Asansördeki Kadın
En kötü durumlarda bile kötü düşünmemeye çabalarım. Asansörde kalışıma bile mizah kattım. Yoksa hayat çekilmez.
"Yazmak, varoluşun o bitmek bilmez 'Acaba ne yesek?' sorusuna verilen en entelektüel cevaptır." — Dorothy Parker"
"Yazmak, varoluşun o bitmek bilmez 'Acaba ne yesek?' sorusuna verilen en entelektüel cevaptır." — Dorothy Parker"
En kötü durumlarda bile kötü düşünmemeye çabalarım. Asansörde kalışıma bile mizah kattım. Yoksa hayat çekilmez.
Yazdığım romanlardan bir öykü, bir kızla bir erkeğin dostluğu. Sana zor gelebilir, ama böyle bir dostluk çok geliştirir.
Geçenlerde köye gittim. Arkadaşımı ziyaret ettim. Tabii meşhur ağacımızın altında oturup sohbet etmek istedim. Ama ne göreyim, dut ağacımız adeta yerinde yoktu. Neredeyse tamamen kesilip budanmıştı.
Arkadaşa Bu ne hal? Ne oldu bu ağaca? dedim. Arkadaşım güldü: Hiç sorma! Bir bilsen ağacın başına neler geldi. dedi.
Bizi bizden başka kimse sevmez Mehtap. Bunu böyle bil bence. Yoksa çok üzerler seni. Onları sevdiğim diye çok pişman olursun.
Ama haklısın. Bizi bizden başka kimse sevmez. Beni en çok seven tek insansın tek, canım gardaşım!
Birbirlerine sarıldılar.
Kardeşim piçin teki olacak
Göle bakan eski bir bankta oturan anlatıcı, altın renkli günbatımında düşüncelere dalar. Şehrin kaosundan kaçtığı bu sığınakta, zihninde bir zamanlar yaşadığı aşkın anılarını canlandırır. Gizemli sevgilisinin öngörülemeyen ruh hallerini, fırtınalı davranışlarını ve aralarındaki derin bağı hatırlarken, geçmişin duygusal izleri günün son ışıklarıyla harmanlanır.
Vezirlerin, sırtında taş taşıyarak yapılmasına emekleri geçmiş; ayrıca bazı burçların yapım masrafını işçi ücretleri dahil vezirler üzerine almışlardır.
Tabancayı kaldırıp raylara atmayı düşündüm. Fakat bu düşüncemden vaz geçiverdim. Bir kadın bağıra bağıra telefonla konuşuyordu. Ona yaklaşıp tabancayı uzattım. Kadın soru dolu gözlerle bana baktı. Gelen metroya atlayıp oradan kaçtım. Telefonla konuşan insanlar genellikle kendine uzatılanı alıyorlar. Bunu daha önce arkadaşlarıma şaka için defalarca yapmıştım.
Yatağa girip uyumaya çalıştım. Uyu uyuyabiliyorsan. Sağa sola döndükçe sanki daha da büyüyordu sızı. Hareketten besleniyordu sanki
Ah bir sabah olsa! diye dua ediyordum. Saat başı bir tane ağrı kesici alıyordum. Arada bir kocakarı ilaçlarına da başvurmuyor değildim. Ama hiç birinin faydası olmuyordu.
Mavi gözünde hüzün bugün garip ve yalnız
Kim bilir ne sızısı o nahif bedeninde
Boynumuz bükük kaldı sen gidince Akça Kız
Senin hatıraların sinedeki eninde