"Yarınki gazeteyi okumak için yaşama arzusu duyuyorsan, henüz ümidini kesmemişsin demektir." - Voltaire"

Öykü

Çikolatatör

Bizim mahallenin küçük zibidilerinden Burakcan çok akıllı cin gibi bir bebe... Geçenlerde yolda rastladım. Ne var ne yok dedim. İyiyim sağ ol Ahmet Amca, sen nasılsın? ''Epeydir görünmüyordun, yeni yeni icatların da var mı bu sıralar?'' Hemen cevap verdi kerata... ''Olmaz mı Ahmet Amca olmaz mı?'' Nedir, ne

Yıldız Adam Hatırası

Ağaçta oturan kuş, dalın kırılmasından asla korkmaz; çünkü güvendiği ağaç değil, kendi kanatlarınadır, her durumda, zor durumda, çıkmaza düştüğünde bunu hatırla ve hayat akar durur, ve sürekli yeni şeyler olur, şaşırtır, kızdırır, bozar; ama yeni duruma ayak uydurursan sorun olmaz, yani ak, su gibi ol. Ve kuşu hatırla.

yazı resimYZ

Atla Gezelim

Geçenlerde cumartesi günü kızı merkezi bir yerden araba ile gidip alacağız. Telefonlaştık geliyoruz diye, benim arabanın arka kapısını açtım, hanım binecek ve biz kızı almaya gideceğiz. Tam o sırada Karabaş dostumuz da geldi arabanın yanına, kapıyı da açık görünce hemen içeri atladı... ''Karabaş haydi in, dışarı haydi.'' Yok

Zengin Kız ve Tesisatçı Çırağı

Mevlüt, bunları söylerken bir elinde çekiç, bir elinde murç vardı, banyo zemininde betonda delik açıyordu, işe ara vermiş, ona anlıyordu, genç kız banyo kapısı önündeydi, genç adamın solu ona dönüktü.
Kimse bana inanamıyor; anlamıyorum, senin gibi çapsız biri nasıl yapar, sen kimsin ki, torpil yoksa işe

Tabanca

Tabancayı kaldırıp raylara atmayı düşündüm. Fakat bu düşüncemden vaz geçiverdim. Bir kadın bağıra bağıra telefonla konuşuyordu. Ona yaklaşıp tabancayı uzattım. Kadın soru dolu gözlerle bana baktı. Gelen metroya atlayıp oradan kaçtım. Telefonla konuşan insanlar genellikle kendine uzatılanı alıyorlar. Bunu daha önce arkadaşlarıma şaka için defalarca yapmıştım.

Akça Kız

Mavi gözünde hüzün bugün garip ve yalnız
Kim bilir ne sızısı o nahif bedeninde
Boynumuz bükük kaldı sen gidince Akça Kız
Senin hatıraların sinedeki eninde

Zehra

Üzüntüsünden tırnaklarını yiyor, burnundan soluyordu. Aynadaki resmine hüzünle baktı. Gözleri alnında oluşan çizgilerin arasına dalıp dalıp çıkıyordu. Ve gittikçe ağaran saçlarına içerleniyordu:

Başa Dön