"Yazmak, varoluşun o bitmek bilmez 'Acaba ne yesek?' sorusuna verilen en entelektüel cevaptır." — Dorothy Parker"

Öykü

Zengin Kız ve Tesisatçı Çırağı

Mevlüt, bunları söylerken bir elinde çekiç, bir elinde murç vardı, banyo zemininde betonda delik açıyordu, işe ara vermiş, ona anlıyordu, genç kız banyo kapısı önündeydi, genç adamın solu ona dönüktü.
Kimse bana inanamıyor; anlamıyorum, senin gibi çapsız biri nasıl yapar, sen kimsin ki, torpil yoksa işe

Arabeskin Krallı Bizim Gençlik Yıllarımızdaydı

-Birader Orhan Babanın kasetini aldım gel beraber dinleyelim mi?
-Dinleyelim birader biraz acı takılalım Neslihan'da zaten yüz vermediydi, iyi gider şu sıralar acılı arabesk hem de damardan. Ah Neslihan ah! Pazara kadar değil mezara kadar sürer bu aşk bu sevgi diyordun, elimden kirazla, can erik yiyordun...

Tabanca

Tabancayı kaldırıp raylara atmayı düşündüm. Fakat bu düşüncemden vaz geçiverdim. Bir kadın bağıra bağıra telefonla konuşuyordu. Ona yaklaşıp tabancayı uzattım. Kadın soru dolu gözlerle bana baktı. Gelen metroya atlayıp oradan kaçtım. Telefonla konuşan insanlar genellikle kendine uzatılanı alıyorlar. Bunu daha önce arkadaşlarıma şaka için defalarca yapmıştım.

Babamın Radyosu

Köyümüzde ilk radyoyu Rahmetli Babam satın almıştı.. Sonra çoğu zaten arkadaşlarım olan köyümüzün çocukları nefes nefese etrafımı kuşatarak Baksana, senin baban köye küçük ve acayip bir sandık getirdi, düğmelerine basınca içindeki insanlar hem konuşuyor hem türkü söylüyorlar vallahi, inanmıyorsan git de bak..

Mavi Deniz Marmara ve Sen

Renkleri severim.
Onlarla zihnimin içinde bir şeyler boyamayı çok severim.
Özellikle de mavi ile
Mavi, insanda bir sonsuzluk duygusudur âdeta
Özgürlüğü, barışı, huzuru, aşkı ilham eder, yoksun kalplere.

Zehra

Üzüntüsünden tırnaklarını yiyor, burnundan soluyordu. Aynadaki resmine hüzünle baktı. Gözleri alnında oluşan çizgilerin arasına dalıp dalıp çıkıyordu. Ve gittikçe ağaran saçlarına içerleniyordu:

Posta

Günler, günleri kovaladı. Sitenin her önünden geçişimde görevlilerin bana sesleneceği umuduyla bakıyor, belki postayı verirler diye hayal ediyordum. Ama nafile bütün düşüncelerim boşa çıktı. Ne seslenen vardı, ne de elime bir şeyler tutuşturan Her defasında hayal kırıklığı ile geçiyordum kapının önünden

Başa Dön