Fatih Sultan Mehmed: Eğer Bu Topraklar Onunsa Gelip Kurtarsın
Vezirlerin, sırtında taş taşıyarak yapılmasına emekleri geçmiş; ayrıca bazı burçların yapım masrafını işçi ücretleri dahil vezirler üzerine almışlardır.
"Yazarların blokajı, tanrının bize 'Biraz da boş boş otur' deme şeklidir." - Franz Kafka"
"Yazarların blokajı, tanrının bize 'Biraz da boş boş otur' deme şeklidir." - Franz Kafka"
Vezirlerin, sırtında taş taşıyarak yapılmasına emekleri geçmiş; ayrıca bazı burçların yapım masrafını işçi ücretleri dahil vezirler üzerine almışlardır.
Geçenlerde oturuyorum odada, gazete okurken bir bakayım, şu televizyona göz gezdireyim dedim. Haberler, haberlerde de siyasi miyasi bir şeyler... Bu hemen isyan etti Yeter be gardaşım bıkmadın mı bu siyasileri izlemekten. dedi... Bana zaman zaman Gardaşım. der... Şaşırmayın canım, sizin ayak başparmağınız da size gardaşım ya da aşkitom
Ne olursa olsun o çelik kelebeği, o akıl almaz gücü bütün gücümle çakacağım gökyüzünehırsla değilinatla değil.
Sadece yüreğimin isteğiyle, ruhumun açtığı cepheyle, ışık göstergeleriyle, kozmik bir azimle.
Saçların yıldızları ışıldasındilin
Catulle Mendès Fransız bir şair ve mektup yazarıydı. Ondan bir eseri serlevha edelim
Köyümüzde ilk radyoyu Rahmetli Babam satın almıştı.. Sonra çoğu zaten arkadaşlarım olan köyümüzün çocukları nefes nefese etrafımı kuşatarak Baksana, senin baban köye küçük ve acayip bir sandık getirdi, düğmelerine basınca içindeki insanlar hem konuşuyor hem türkü söylüyorlar vallahi, inanmıyorsan git de bak..
Renkleri severim.
Onlarla zihnimin içinde bir şeyler boyamayı çok severim.
Özellikle de mavi ile
Mavi, insanda bir sonsuzluk duygusudur âdeta
Özgürlüğü, barışı, huzuru, aşkı ilham eder, yoksun kalplere.
Mavi gözünde hüzün bugün garip ve yalnız
Kim bilir ne sızısı o nahif bedeninde
Boynumuz bükük kaldı sen gidince Akça Kız
Senin hatıraların sinedeki eninde
SIRACALI
Saçın yüzüne dökmüş salınarak geziyor
Seslenirim pas vermez sıracalı sevdiğim
Sitemli kahır edip beni her dem üzüyor
Su içmeye tas vermez sıracalı sevdiğim
Üzüntüsünden tırnaklarını yiyor, burnundan soluyordu. Aynadaki resmine hüzünle baktı. Gözleri alnında oluşan çizgilerin arasına dalıp dalıp çıkıyordu. Ve gittikçe ağaran saçlarına içerleniyordu: