"Her yeni gün, zihnini genişletmek ve ruhunu beslemek için bir fırsattır; kelimelerle dünyanı yeniden yarat."

Öykü

Japon Mektup Arkadaşım Mitsiyo

Hey dergisinde mektup arkadaşlığı var. Siz, isminizi, adresinizi gönderiyorsunuz, hangi yabancı dilde mektuplaşmak istediğinizi (Almanca, İngilizce, Fransızca) bildiriyorsunuz, onlarda Avrupadan ya da Dünya üzerinde ki başka bir memleketten arkadaş bulup, onun ve sizin mektup ile haberleşmenizi sağlayıp aradan çekiliyorlar... O zaman nere de İnternet, nere de cep telefonu?

Sıracalı

SIRACALI
Saçın yüzüne dökmüş salınarak geziyor
Seslenirim pas vermez sıracalı sevdiğim
Sitemli kahır edip beni her dem üzüyor
Su içmeye tas vermez sıracalı sevdiğim

yazı resimYZ

Ehram Yokuşu, Beşiktaş

Yıl; 1997
Ay: Haziran
Henüz 17,5 yaşındaydım.
İstanbul, Esenler otogarından çıkıp abimin kaldığı eve gelmiştim. Evin konumu tepedeydi. Eve ulaşmak için Bebek karakolunun yanından 44 adet sık basamak, 65 geniş basamağı tırmanarak sola sapılır ve ayak bilekleri sızlayarak 16 geniş basamak daha

Makineleşmek ve Kaçış - 2

Bir büfeye yanaştı, elindeki parayı uzatıp sandviç istedi. Büfedeki adam küfür ederek onu kovdu ve:-Boklu paran sende kalsın pislik şey. Diyerek bir köpeğe verir gibi uzaktan bir sandviç attı önüne. Sandviçin içindeki peynir ve domates etrafa saçıldı. Yerden bunları toplayıp sandviçin içine koydu ve yedi.

Bir Ziyafet

Bizim Timur abi boğazını çok sever.
Trakyalı olmasına rağmen
bir doğulu gibi et balık yemeye bayılır.
Yemek ve yediği yemek üzerine şiir yazmak
ayrıca onun özel bir zevkidir.

Makineleşmek ve Kaçış - 1

Konteynerin yanına oturdu. Çok geçmeden bir genç, onu dilenci zannedip önüne para attı. Zaten görüntü olarak dilenciden pek farkı da yoktu. Paraya baktı, almadı/alamadı. Gelip geçenler onun bu halini görünce kimi acıyor, kimi görmemezlikten geliyor, kimi kızıyor, kimi de ona Çalış, çalış! diye akıl veriyordu.

Posta

Günler, günleri kovaladı. Sitenin her önünden geçişimde görevlilerin bana sesleneceği umuduyla bakıyor, belki postayı verirler diye hayal ediyordum. Ama nafile bütün düşüncelerim boşa çıktı. Ne seslenen vardı, ne de elime bir şeyler tutuşturan Her defasında hayal kırıklığı ile geçiyordum kapının önünden

Zehra

Üzüntüsünden tırnaklarını yiyor, burnundan soluyordu. Aynadaki resmine hüzünle baktı. Gözleri alnında oluşan çizgilerin arasına dalıp dalıp çıkıyordu. Ve gittikçe ağaran saçlarına içerleniyordu:

Karagöz İle Hacivat: Harami

KARAGÖZ İLE HACİVAT: HARAMİ
Hacivat pencereye çıkar ve karşı mahalledeki evinin bahçesinde bulunan Karagöz'ün üstüne atlar. İkisi birlikte yere yuvarlanır. Aralarında boğuşma başlar. Daha sonra Hacivat ayağa kalkar. Karagöz yerdedir ve gözleri kapalı durumdadır. Buna karşın, sağa sola yumruklar, tekmeler savurmaktadır. Hacivat, Karagöz'ün omzuna, koluna dokunarak

Başa Dön