"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Öykü

Meyve Cumhuriyetleri

Bir başka hayati derecede önemli konuda şudur, Muzlarda Cumhuriyet oluyor da biz şeftalilerin ve de karpuzların adı sanı neden bir cumhuriyette geçmiyor diye hayıflanmaktadırlar... Öyle ya biz de insanlara enerji vermekteyiz, mutluluk vermekteyiz, onların serotoninini, dopamininini artırmaktayız ... Bize ne bize ne, bizlerde cumhuriyet olmak istiyoruz diye, şeftaliler

yazı resimYZ

Ah Kitaplarım Vah Kitaplarım

Saftık, kötülük bilmeyen temiz çocuklardık, herkesi kendimiz gibi bilirdik, çünkü rahmetli babamızdan, annemizden öyle terbiye almıştık. Emanete hıyanet diye bir şey yazmazdı bizim kitabımızda. Arkadaşlarımızdan bir şey aldık mı, zamanı gelince geri vermesini de bilirdik. Adı ne olursa olsun ister kaset, ister kitap, isterse ödünç para...

Bir Şey

Çocukluğundan beri yaşadığı her şey bazı duyuların kaybolmasına sebep olmuştu. Artık duyuları hiç de iyi işlemiyordu. Yani her bir şey dışarısında kalıyordu. Etrafını sis bürümüştü. Aniden, bir uç sivriliyor, batıyordu. Canı çok acıyordu. Öyle ki uyku için başını koyduğu yastık bile çividen farksız geliyordu. O, bu ucun açtığı

Zengin Kız ve Tesisatçı Çırağı

Mevlüt, bunları söylerken bir elinde çekiç, bir elinde murç vardı, banyo zemininde betonda delik açıyordu, işe ara vermiş, ona anlıyordu, genç kız banyo kapısı önündeydi, genç adamın solu ona dönüktü.
Kimse bana inanamıyor; anlamıyorum, senin gibi çapsız biri nasıl yapar, sen kimsin ki, torpil yoksa işe

Tabanca

Tabancayı kaldırıp raylara atmayı düşündüm. Fakat bu düşüncemden vaz geçiverdim. Bir kadın bağıra bağıra telefonla konuşuyordu. Ona yaklaşıp tabancayı uzattım. Kadın soru dolu gözlerle bana baktı. Gelen metroya atlayıp oradan kaçtım. Telefonla konuşan insanlar genellikle kendine uzatılanı alıyorlar. Bunu daha önce arkadaşlarıma şaka için defalarca yapmıştım.

Akça Kız

Mavi gözünde hüzün bugün garip ve yalnız
Kim bilir ne sızısı o nahif bedeninde
Boynumuz bükük kaldı sen gidince Akça Kız
Senin hatıraların sinedeki eninde

Zehra

Üzüntüsünden tırnaklarını yiyor, burnundan soluyordu. Aynadaki resmine hüzünle baktı. Gözleri alnında oluşan çizgilerin arasına dalıp dalıp çıkıyordu. Ve gittikçe ağaran saçlarına içerleniyordu:

Başa Dön