Bayramlar, Bayramlar
Bayram günleri gerginliğimi çözemedim ya, her günümü bayram eden yüreğimi buldum. Gerginlik hayata kaldı, çocukluğum ise Yüreğime.
"Gelecek, şimdinin bir yansımasıysa, aynaya bakmaktan neden bu kadar korkuyoruz?" - Franz Kafka"
"Gelecek, şimdinin bir yansımasıysa, aynaya bakmaktan neden bu kadar korkuyoruz?" - Franz Kafka"
Bayram günleri gerginliğimi çözemedim ya, her günümü bayram eden yüreğimi buldum. Gerginlik hayata kaldı, çocukluğum ise Yüreğime.
Bahçemizde ağaçlar vardı . Elma ağacından kiraza salıncak kurmuştu babam . Her sallanışta patır patır dökülürdü çürük elmalar. Öğrenmiştik sağlamlık ve direnç arasındaki ilişkiyi... Sallanırdık ve rüzgarla uçuşurdu sarı buklelerim. Gökyüzünü seyre dalardım. Daha çok küçüktüm bulutların aslında birer hava boşluğu olduğunu öğrenmem ve evet bu benim ilk
Kavramlardan bahsedebilmek için insanın otuz beş yaşına gelmiş olması gerekir. Onun öncesinde kavramlardan bahsetmek, soyutlama yapabilmek doğal olarak mümkün değildir\*
İçime boş yaz tatillerinin sıcak, hayatı anlamsız kılan, bunaltıcı sorgulamaları çöktü şimdi.
Evim sandığım tüm yollar uzaklarda
Sevginin büyüttüğü bebekler hep gülümserler evrene. Seni seviyorum canım kızım, anlatmaya gücümün yetmediği bir sevgiyle...
Ve ey Dünya Devleri!..
“Biraz az kazanın!...
Kazandıklarınızı dar gelirli insanlarla paylaşın…
Fakiri tahrik etmeyelim!..
Ve paylaşımcı anlayışı hayatımıza egemen kılalım.
Bütün insanların üstüne üstüne geldiğini görünce onlara çarpmamak için bir sağa bir sola kaçmak zorunda kalan kimsenin görmediği bir hayalet.
Bu denemeler tutunamayan bir insanın ama hayata sevgiye ya da dostluğa değil düzene tutunamyan bir insanın kendisine iç dökmeleridir.
Pencereler, evlerimizden sokağımıza açılan yüreğimizdir bizim. Mahremiyetimizin dışında olanı öğrenme isteğimizdir. Cadde de yürüyen kalabalıkların telaşlı koşuşturmasını görmek, yudumlamakta olduğumuz kahvenin damakta bıraktığı lezzetle tasasız bir günün dört duvar arasında keyfini sürmektir. Mizacımıza göre önünde yerimizi aldığımız bir dayanaktır bize pencereler, bazen mahcup ve sıkılgan bazen de hoyrat
Kaç zamandır gözlere bakmadınız , ne zaman ilk heyecanınızı hissettiniz..kaç zamandır en mutlu anınızı düşündünüz..ilk öpüşmenizi..ilk sevişmenizive daha bir çok ilkleri
Büyük bir yazar olarak yatılıp bir hiç olarak uyanılabilir. Bukowski'nin buna benzer bir sözü vardı. İşte bu da öyle bir tükeniş, kıvılcım gibi bir şey. Her ne dersen de.
Devşirme bilgeler, sonradan oldum alimler, tamamlandığını sanan kimlikler, kara kaplı defterlerden büyülerle yaşamı organize edenler,
Zaman mı değişti yoksa gerçek amacından mı saptı bilemiyorum. Sadece izliyorum olan biteni.
Göz altlarım oldukça kırgın. Dudaklarım üzülmüş. Annesine küfürler ediyorum önceki gecenin. Senin ben diyorum
Her an ensemizde bekleyen zamanın kılıcı, akıttığımız kan gibi yasadığımız her dakika, akıttığımız kan gibi yakıcı.