Matt Haig Rahatlama Kitabı'nda diyor ki… “Hepimiz gerçek bir hayalin içindeyiz. Yoktan var edilmiş ateşleriz. İmkansızlıkların içinde doğmuşuz. Ama yine de varız”
Ne kadar da derin bir anlam. Hepimiz gerçek bir hayalin içinde yaşıyoruz. Zamanın unuttuğu bir sessizlikten doğduk; yokluğun ortasında, varlığın en narin kıvılcımı olduk. Ateşiz biz, hem yakarız hem aydınlatırız. Karanlığın içinde yanmayı öğrenmiş, yanarken bile güzelliği arayan ruhlarız.
Evet, bizi imkânsızlık yoğurdu, umutlar şekillendirdi. Her düşüşümüz bir dua gibi yankıland, her yeniden doğuşumuz sessiz bir lütuftu. Çünkü var olmak, çoğu zaman sadece nefes almak değil; yanarken bile inatla ışımaktır.
Belki de bu yüzden, hayal gerçeğin ta kendisidir. Gerçek ise, yalnızca inananların elinde biçim bulur.
Kısacası biz, görünmeyen bir rüzgârın izinde yürüyen, adını unuttuğu bir cenneti arayan yolcularız.











