"Her yazma eylemi, aslında okurun sabrını test etme eylemidir. Çoğu zaman da yazanınkini." – Umberto Eco"

Hiçbir yere ait olamamanın ağır sessizliği

yazı resim

Yılların gölgesi omuzlarıma çökmüş, yorgunluğun ve küskünlüğün taşlarıyla örülmüş bir iç sur gibi beni çevrelemiş. Ne bir mekâna ne bir zamana ait hissediyorum kendimi; hiçbir yer, hiçbir şey beni kucaklamıyor, ben de hiçbir şeyi kucaklayamıyorum.

Bir pasajda okumuştum: “Şehirlere sığamıyorum” diyordu. O zaman sormuştum kendime: “İnsan nasıl sığmaz ki bir şehre?” Oysa şimdi biliyorum; sığılmıyormuş. Bazen insan kendi içine bile sığamazken, betonların, kalabalıkların, tabelaların arasına nasıl sığsın?

Her sokakta bir yankı, her duvarda bir suskunluk var; ve ben o yankıların, o suskunlukların arasında bir hayalet gibi dolaşıyorum. Ne sesim birine değiyor ne bakışım birine konuyor. Şehir büyüyor, kalabalık çoğalıyor ama ben küçülüyorum, eksiliyorum, kayboluyorum.

Bir vakitler inandığım aidiyet duygusu, şimdi rüzgâra bırakılmış bir mendil gibi uçup gitti benden. Geriye sadece şehirlere sığamayan bir ruhun kırık dökük hikâyesi kaldı.

KİTAP İZLERİ

Ayaşlı ile Kiracıları

Memduh Şevket Esendal

Ankara'da Bir Apartman Dairesi: Cumhuriyet'in Mikrokozmosu Memduh Şevket Esendal'ın ilk olarak 1934'te yayımlanan ve adeta bir edebi zaman kapsülü niteliği taşıyan romanı Ayaşlı ile Kiracıları,
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön