Kurak Gönüller
Aynı cümleler dökülüyordu ağzından ve buna engel de olamıyordu zaten. Akşamın sessizliği ve karanlığı daha yeni yeni çöküyordu yaşadığı şehrin üzerine…
"Yaşamak, çoğu zaman, sadece bir sonraki kahve molasına kadar dayanma sanatıdır." — Franz Kafka (kurgusal)"
"Yaşamak, çoğu zaman, sadece bir sonraki kahve molasına kadar dayanma sanatıdır." — Franz Kafka (kurgusal)"
Aynı cümleler dökülüyordu ağzından ve buna engel de olamıyordu zaten. Akşamın sessizliği ve karanlığı daha yeni yeni çöküyordu yaşadığı şehrin üzerine…
Bireyin değişimi. İnsanın; “düşünce, bilgi, fikir ve değerlerden oluşan” bilincinin; sonucu olan eylemlerin tahlili. İnsan tabiatının, temelini oluşturan fikirlerin; eylemlerine nasıl yansıdığı. Entrika-tema: Siyasi, eski bir hücre mahkûmunun; ömür boyu kaçtığı, insafsız bir toplumun önyargılardan, kurtuluş yolları araması.
Öykünün esin kaynağı: Bir fosil kazısında bulunmuş milyonlarca yıl öncesine ait bir cıvata. Dünyadan kaç uygarlık geçti, kaç kıyamet yaşandı kim bilir? Dağcılar, maceracılar, Yamantau'dan hoşlanabilirler.
"Mevsimsiz ortaya çıkan bir sis tarafından bu askerlerin tümü yutuldu. Bu sis güneş ışınlarını çok güçlü bir şekilde yansıtıyordu. Topçulara hedef gösteren askerlerin gözleri kamaştı. Hedef bilgisi gelmediği için, top ateşi bir süre kesildi. Sisin yuttuğu askerleri daha sonra ne gören , ne de duyan oldu."
Geçmişe bakar mısınız; O mümtaz ve muteber şahsiyetler, meşhur şairlerimiz ömürlerinin en güzel ve verimli çağlarını sürgünlerde veya mahpus damlarında geçirmişler!..
Ne dersiniz, şair olmaya talip olmak isteyen var mı?...
Sabah olmuş,günün peçesi kalkmış,güneş yüzünü göstermeye başlamıştı.Şehir uyanıyordu,arabalar,insanlar yolları doldurmaya başlamıştı.''Bizim güneşimiz ne zaman doğacak acaba'' diye düşündü Eda;''ne biçim bir iş bu,güneş istedikçe gece oluyor'' Sedef'in gözlerinden akan yaşları görmüştü.Çok zordu çaresizlik çok...Seslerın sözlerin kifayetsiz kaldığı anlardı bunlar.Acı sesle ya da harfle anlatılmıyordu,ancak yaşandığı zaman tanımlanabiliyor,''budur'' denilebiliyordu..Önce
Bir hikaye, bir anne ve bir ogul, yazilmamis bir sevda söylenmemis sözler, bir hayata son verirken ardinda bir umut icin acik bir pencere............yeniden baslamak hayata
43 yaşında olan avukat Nesrin hafta sonunu yıllardır görmediği arkadaşıyla geçirmek üzere Sinop'a doğru yola koyulur. Hafta sonunun tam bir kabus haline geleceğini, gerçek ile hayallerin içinden çıkamayacağını henüz bilmemektedir.
"Lukacs diye bir Macar köylüsünü getirip burnumuzun dibine dayadılar, estet diye." /
""KİTAP ÖZETİ""
Kuş! Kanatlarında gümüş parıltılarıyla o beyaz kuş.
İki yana sere serpe açıyor kanatlarını, tüm pencereyi kaplıyor. Göz göze geliyoruz.
Kanatları küçük çırpınışlarla sarsılarak, bekliyor beni....Artık hazırım!
-“Lanet olsun!”
Yere tükürdü. Şaşkındı, sinirden tekrar ağlayacaktı. Kendine mani olmaya
çalıştı; başaramadı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bazen kesilen nefesini düzenlemek için duruyor ve tekrar. Eline geçen bir şeyi fırlattı. Küfürleri hıçkı
Tolga karlar altındaki köşkün yanan ışıklarına bakarken üşümekten buz kesmiş ellerini nefesiyle ısıtmaya çalıştı. Amcası ile yaptığı görüşmenin ardından öğrendiklerini henüz Sinan’la bile paylaşmamıştı Arkasından yaklaşan ayak seslerini duyduğunda başını çevirdi. Nazlı, üzerinde kalın parkası ve beyaz yün atkısına sarılmış bir halde karşısındaydı. O çok sevdiği kumral saçlar