"Bir yazarın en büyük başarısı, okunmamış kitap yığınlarının altında ezilmeden ayakta kalmaktır." ― Franz Kafka"

Öykü

O Kış Okula Giderken

Televizyonda polisiye diziler var. Hemen hemen hepsi yabancı ülkelerin dizileri, bizim TRT daha dizi filan çekmeye başlamamış o tarihlerde... İşin içinde polisiye oldu mu heyecan, izleme, izlenme, operasyon, takip, seyrettin mi, yürekte heyecandan pıt pıt atıyor. Adeta seyrederken filimin içine giriyor o olayın bir parçası oluyorsun çocuk yüreğinle...

yazı resimYZ

Böyle Bir Sibel Saldırı Beklemiyorduk

Zaman zaman oluyor devlet kurumlarına ve özel sektör kurumlarına, siber saldırılar... Biz erkeklere de Sibel saldırıları var, aslında hiç istemesek de... Sibel saldırı dediniz mi, şöyle durup durup bir üç beş dakika düşüneceksiniz... Hangi Sibelden bize saldırı geliyor diye... Belki adam daha önce Sinan filandı da sonra Sibel

Şeftali Bahçesinde

Şeftali bahçesindeki sohbetleri bazılarının gözünden kaçmamıştı.
Coşkun, o gün incir bahçesine incir toplamaya gelmemişti ve Songül eve dönerken dayanamamış, çiftlik evine gelmişti,

Iskadro (Siğil)

çoğalıyordu. Ayağımın üzeri küçük küçük noktalarla dolmuştu. Zamanla bu noktalar birleşiyor ve kocaman bir yumru oluşturuyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Yumru büyüdükçe, bot da ayağıma dar gelmeye başlıyordu.
Iskadro denilen bu siğillerin yakmakla geçtiğini biliyordum. Erkekse geçer; yok dişi ise çoğalır, artar. denilmişti. Benimkisi çoğalıp artan türdendi.

Genç Kızların İç Dünyası ve Dışardakiler

Zarife, üst katta odaları temizliyordu. Kızların seslerini ve gülmelerini duydukça seviniyor, içi bir hoş oluyor, içine ormansı bir ferahlık iniyor; ama o ıslak bezi sert sert öfkeyle ahşaba sürerken çılgın bir isyan hissediyordu, bu ahşabın da evin de küfür ediyordu içinden. Evin hanımı Hayriye temizlik konusunda hastalıklıydı, her

Cassandra Hotel Bodrum

Dar sokaklardan ilerliyoruz. Minibüs, yolcu alıp indiriyor. Bu nedenle sık sık duruyor ve hareket ediyor. Yolcuların büyük çoğunluğu yabancı. Minibüste genellikle hep İngilizce konuşuluyor. Türkçe konuşan yok denecek kadar az.
Şoföre:
-Ne kadar kaldı? diye soruyorum.
-Daha var, gelince ben size söylerim,

Iskadro

Ayağımdaki küçük dediğim nokta, her geçen gün büyüyor, büyüdükçe çoğalıyordu. Ayağımın üzeri küçük küçük noktalarla dolmuştu. Zamanla bu noktalar birleşiyor ve kocaman bir yumru oluşturuyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Yumru büyüdükçe, bot da ayağıma dar gelmeye başlıyordu.
Iskadro denilen bu siğillerin yakmakla geçtiğini biliyordum.

Bir Şey

Çocukluğundan beri yaşadığı her şey bazı duyuların kaybolmasına sebep olmuştu. Artık duyuları hiç de iyi işlemiyordu. Yani her bir şey dışarısında kalıyordu. Etrafını sis bürümüştü. Aniden, bir uç sivriliyor, batıyordu. Canı çok acıyordu. Öyle ki uyku için başını koyduğu yastık bile çividen farksız geliyordu. O, bu ucun açtığı

Başa Dön