"Her yeni gün, içindeki yaratıcı gücü keşfetmek ve hayatın anlamını yeniden yazmak için bir fırsattır."

Öykü

Patlıcan Oturtma

Eğer ki patlıcanlar biz oturtma olmak istemiyoruz, sen en iyisi bizden İmam Bayıldı yapsan, nasıl olur derlerse, bu sizin için büyük bir sıkıntı olacaktır... Bir de şöyle bir şey var patlıcanlar için bir yerlerden oturma izni almak gerekir mi gerekmez mi bunu da bir araştırmamız lazım... Birçok çocuk

yazı resimYZ

Tavla Tavla Beni Tavla

Yok, yok kimseleri tavlamıyoruz. Bacanak ile tavla oynuyoruz. Seneler var elime almamışım. Bilirimde oynamam. Oynarım da yenemem... Yenilirim de kızmam... Sevmemde, her zaman satrancı tavlaya tercih ederim, ama bacanak Gel sana biraz ders vereyim. deyince, tabi kaçmak olmaz, oturduk tavlaya... Bakalım burada kim kimi tavlaya...

Iskadro (Siğil)

çoğalıyordu. Ayağımın üzeri küçük küçük noktalarla dolmuştu. Zamanla bu noktalar birleşiyor ve kocaman bir yumru oluşturuyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Yumru büyüdükçe, bot da ayağıma dar gelmeye başlıyordu.
Iskadro denilen bu siğillerin yakmakla geçtiğini biliyordum. Erkekse geçer; yok dişi ise çoğalır, artar. denilmişti. Benimkisi çoğalıp artan türdendi.

Şeftali Bahçesinde

Şeftali bahçesindeki sohbetleri bazılarının gözünden kaçmamıştı.
Coşkun, o gün incir bahçesine incir toplamaya gelmemişti ve Songül eve dönerken dayanamamış, çiftlik evine gelmişti,

Hayal ve Gerçek

Aşk ve umutla dolu bir kalbin, sevdiğine kavuşma hayallerini anlatan duygusal bir metin. Rüzgarlı sokaklarda attığı her adımda, iş çıkışlarında, izin günlerinde sevdiğini düşünen bir kalbin özlemini ve bekleyişini şiirsel bir dille aktarıyor.

Nur - Işık

Evi de yoktu. Sağlıksız, virane görünümlü, boyasız, sıvasız, rutubetli küçücük bir odada kalıyordu. Burası bir dükkândan bozma bir mekândı. Ev desen eve benzemiyor, dükkân desen dükkâna benzemiyordu.
Yalnızdı. Yapayalnız. Karısı, çocuğu, akrabası kimsesi yoktu. Bu yüzden gamsız, kedersiz, umarsız olmuştu. Beklediği, istediği hiçbir şey yoktu. Nasıl

Genç Kızların İç Dünyası ve Dışardakiler

Zarife, üst katta odaları temizliyordu. Kızların seslerini ve gülmelerini duydukça seviniyor, içi bir hoş oluyor, içine ormansı bir ferahlık iniyor; ama o ıslak bezi sert sert öfkeyle ahşaba sürerken çılgın bir isyan hissediyordu, bu ahşabın da evin de küfür ediyordu içinden. Evin hanımı Hayriye temizlik konusunda hastalıklıydı, her

Bir Memleketin Dönüşüm Hikâyesi

Yıllar sonra büyükler çocuklarına, torunlarına; özgür bir milletin nasıl köleye dönüştüğünün öyküsünü anlatmışlar. Ülkelerinin eski günlerine duydukları özlemi, bu öyküyle gidermeye çalışmışlar. Öyküyü anlatan büyükler; Aslında, öyküdeki memleket bizim memleketimiz. Yavaş yavaş gelen tehlikeyi görmeyen, görmezden gelen eşekler de bizleriz, diyememişler. Utanmışlar.

Tabanca

Tabancayı kaldırıp raylara atmayı düşündüm. Fakat bu düşüncemden vaz geçiverdim. Bir kadın bağıra bağıra telefonla konuşuyordu. Ona yaklaşıp tabancayı uzattım. Kadın soru dolu gözlerle bana baktı. Gelen metroya atlayıp oradan kaçtım. Telefonla konuşan insanlar genellikle kendine uzatılanı alıyorlar. Bunu daha önce arkadaşlarıma şaka için defalarca yapmıştım.

Başa Dön