Dene - Me
Okumaya değmeyen bir deneme. Gidin bir bardak çay için veya çocuğunuza yenilin daha iyi...
"Hayatta en komik şey, insanların ciddiye aldığı şeylerdir. Özellikle de kendilerini." — Oscar Wilde"
"Hayatta en komik şey, insanların ciddiye aldığı şeylerdir. Özellikle de kendilerini." — Oscar Wilde"
Okumaya değmeyen bir deneme. Gidin bir bardak çay için veya çocuğunuza yenilin daha iyi...
Kız çocukları, ikinci dört yılın sonunda okuldan alınacaklar. Belli görüşe hizmet eden dershanelerde eğitilecekler. Erken yaşta meslek okullarına yönlendirilecekler. Çocuklar gelecekleri açısından karar verebilme olgunluğuna henüz erişmedikleri için, başkalarının yönlendirmesiyle hareket edecekler. Çocuk gelinlerin sayısı artacak. Birçok dershaneye gün doğacak. Açık öğretim hakkı bahanesine sığınarak, kız çocuklarına haksızlık
Nasıl da her gün her gün tükürüp, çöp attığımız bu sokaklarda birikmiyor bu pisliklerimiz ?
Bu gün 19 Eylül Gaziler Günü. Bildiğim kadarı ile İstiklal Savaşı gazilerimizin hiç biri kalmadı hayatta. Bir iki tanesini üç beş sene önce televizyonlara da çıkarmışlardı. Aksakallı, onlarca oğlu, torunu torbası olan, nur yüzlü, buram buram Anadolu kokan dedelerimiz, mübarek insanlar. Onlara çok şeyler borçluyuz. Hayatımızı, namusumuzu, vatanımızı,
Gazze'deki çatışmalar ve ateşkes süreci hakkında eleştirel bir yazı. Netanyahu'nun insanlık dışı tutumu, Trump'ın ikiyüzlülüğü ve İsrail'in güvenilmezliği vurgulanırken, Filistinlilerin evlerine dönme umutları ve yaşadıkları belirsizlik çarpıcı bir dille anlatılıyor. Yazar, uluslararası anlaşmaların samimiyetini sorgulayarak Ortadoğu'daki siyasi ikiyüzlülüğü gözler önüne seriyor.
Yine guzelim uykum uzaklardan gelen bir aciyla bolunmus, daha da kendini hissettirmis ve gozlerimi acmaya zorlamisti. Acim dinsin diye yanibasimdaki karaciger ilacimi, yerde duran ve de dunden kalan sicak biramla icmis, etkisini gostersin diye de uyudugum kanepeye tekrar uzanmistim
şuursuzca yazılan kelimelere şurulu insanların cevapları nasıl olacak acaba?
Gışın en büyük eğlencem, kuşlar sevgili günlüğüm. Yalnızlığımızı unutduran guşlar. Serçe guşlarım, garabakal guşlarım. Hem bahçeme, hem pencere gıyılarıma geliyorla. Onlar uçun cam gıyısına avuç avuç döktüğüm pirinç gırıklarını yiyorla. O gadar alıştılar ki, garınları doyunca gitmiyorla. Suçlu, mahzun çocuk gibi duruyorla penceremde.
Toplum ve kişilerin yaşamış oldukları tüm olumsuzlukların ana kaynağı, içerisinde bulundukları çağın ilke ve şartlarını kavrayamamaları ya da buna ayak diremelerinden kaynaklanmaktadır. Doğru ve bilimsel bakılması bilinse, sorunların büyük bir çoğunluğu tamamen yok olacaktır. Bunu çağa göre yaşayan toplumlardan rahatlıkla görebiliyoruz.
Kalbimin en orta yerinde bir vaveyla! Bir an sustum, sustum sustum! Çünkü ruhum bedenime, bedenim ellerime geçmiş durumdaydı. Toplum sağırlığı, bilinç körlüğü de adına, ne dersen de işte! Bunlardı beni üzen şeyler. Beş duyu neden yetmiyordu? Ne zaman ki bu kör noktayı yıkacağız işte o günü kadınlar günü
İnsan doğasının karanlık yönlerini ve günlük hayatta sıkça karşılaştığımız ahlaki ikilemleri sorgulayan düşündürücü bir metin. Yalakalık, hırsızlık ve riyakârlık gibi kavramları ele alarak, okuyucuyu kendi davranışlarını ve motivasyonlarını sorgulamaya davet ediyor. Modern toplumda normalleşen etik dışı davranışlara dair keskin bir eleştiri sunuyor.
Haziranın tatlı telaşı, yaz gibi sardı bizi. Bizde yaz gibi bir an önce ısınmak, bir an önce ıslanmak, bir an önce çimlerde debelenmek, bir an önce üzüm asmalarının, mısır tarlalarının içinde kovalamaç oynamak ve sonunda yorgun yapraklar gibi sararmak için can atıyoruz.
Kadın olmak çile demek, dert demek... Kadın olmak, tertipli olmak düzenli olmak demek... Kadın olmak, evi evirip çevirmek, geçimi sağlamak demek... Kadın olmak, Yük demek, zor demek, güçlük demek ama hepsinden önemlisi de kadın olmak bunların hepsinin bir çırpıda üstesinden gelmek demek...
Köy Enstitülerinin kapatılması eğitime nasıl büyük bir darbe vurduysa, köylerden öğretmenlerin çekilip alınması da, köy halkının aydınlanmasına darbe vurdu. Öğretmensiz kalan köylünün içine düştüğü karanlığı görmemek için; insanın hem kör, hem sağır ve hem de alık olması gerekiyor.
Bakış açın kadarsın, bakış açımız kadarız unutma!
Ardımızda bıraktığımız ne varsa o kadar yaşamışızdır esasında.
İnsanın kaderini ve sonunu tercihleri belirler.
O hâlde tercih senin.
İster hayrı seç ister şerri.
Besteci Johann Strauss’un Tritsch-Tratsch-Polka - sı eşliğinde çakıl taşlarının bütün bir kış hareketlerinden yorulmuş dalga, bu sabah onları sakince sevmeye yeltenmiş, bebek uykuları kadar dingin deniz, ben duyamıyorum kimin umrunda….
Doğru bir tarih algısı için önce yaşadığınız
toplumu anlamanız gerekiyor
Bu yaştaki kız çocuklarının annelerinin davranışlarını daha iyi incelediklerine şahit oluyorum. Ve elbette çevrelerinde duran ablalarına! Onların saçlarına, makyajlarına, başörtülerine, hareketlerine, giyim tarzlarına kadar rol model alabiliyorlar.
Zülfü Livaneli