 • İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
561
|
|
|
|
hukuk düzenimizin ne kadar adil olduğu hakkında sizi yönlendirecek bir yazı değil sadece kafamızda birtakım sorular uyandırmak için yazılmış bir yazı... |
|
562
|
|
|
|
"...Gerçeği kabul etmiş ve derin bir sessizliğe dalmıştı.
O akşam gardiyanlar mahkûmları işkenceye götürmek için koğuşa gelince adamın ölüsünü bulmuşlardı; zavallı, gerçeğe dayanamamıştı.”
Hikâyeleri yazarken bile ürperdim, inanın…" |
|
563
|
|
564
|
|
|
|
Ekranlarda önce Irak'tan sonra Haiti'den yağmalama görüntüleri gelince, aklıma bunlar takıldı! |
|
565
|
|
|
|
Deli keçinin bir boynuzu her zaman kırık olur. Bir deli miyim acaba? Yüreğim kırık her zaman. Kafamda her daim uzayan baş ağrısı. Nedir bu çileli duruş? Keçi gibi inatçı değilim? Üstelik ne etimden fayda var ne de derimden... |
|
566
|
|
|
|
Fransızca'dan dilimize geçmiş ve din ve devlet işlerinin ayrılması manasındakı bu kelimenin aslı Latince "laicus" yani din adamı olmayan kimse, din adamı dişında kalan halktır.
Atlantik ve sanayii devrimlerinin arkasındaki esas iteneklerden biri de kilise ve feodalitenin saf dışı bırakılması gerçeğidir ki Avrupa teknolojik kalkınmayı böyle başarmıştır. Ama şu unutulmamalı ki büyük Fransız devriminin akabindeki mahkeme mantığı devrimin amacına ulaşmadığı fakat kilise ve derebeyliğin önünün kesilmesi teknolojik devrimin önünü açtığı muhakkaktır. Kilise muharref bir dini baskı aracı olarak kullanmakla ve para merkezli yapısıyla ilerlemenin önüne engel teşkil ediyordu.
Her ne kadar dinsel baskı azalmış gibi gözükse de şu an belki tüm Hiristiyan Avrupa ülkeleri Hiristiyanlığın etkisi altında bir nevi teokratik devlet durumundadırlar.
Onların resmi ideolojilerinde kilise, Hiristiyanlık (ve mezhepleri), İncil rahatça telaffuz edilebilirken; Vatikan üzerine düşeni yaparken maalesef Türkiye'de esasen din istismarcılarının neden olduğu tutkulu laisizm uygulanmaktadır.
Atatürk'ün "Türkiye laikliği"ne aykırı ve Atatürkçülük maskesi altında yasakçılık yapanlar ve din sömürücülerinin arasında kalan vatandaşlar faturayı ödemektedirler. İşte başörtüsü bu açmazın simgesidir de!
Aslında laikliği bir bakıma en iyi uygulayanlar Hz. Muhammed, Fatih Sultan Mehmet ve de Atatürk'tür.
Artık yasakçıların, başörtücülerin, 68'lilerin, particilerin hatalarını anlayıp optimal diyalektik çerçevesinde çözüm üretmeleri gerekiyor. |
|
567
|
|
|
|
Sadece iki üç kişi değil bunlar. Bir sürü bahane, bir sürü zerzevat düşünce bunlar. Gittikçe çoğalan cop, biber gazı, sopa, dayak, yumruk, taş, molotof kokteyli şiddet kelimesiyle tekleştiriliyor. Bir yığın taşın izdüşümüdür dağlar. Kim bu taşları kepçe ağzıyla döker? Kim sürekli birilerine taş atar? İnsanlar yığın, sürü... Bir yığın bir sürü sıkıntı bundandır. |
|
568
|
|
|
|
Hırsızlık kültüründe,kaçak elektrik adı altında elektrik çalınırda, yetkililer dahil kimse umursamaz.
Ama halk kayıbın kendisine fatura edildiğini biliyor mu acaba? |
|
569
|
|
|
|
Kusurlarımızı yazmak tabu değil ya! |
|
570
|
|
|
|
Türk toplumu bir sınıf toplumu değildir!
Toplumun katmanları arasında çok dinamik bir dikine hareket vardır.
Toplumdaki farklılıklar ise sınıfsal değil de, kişilerin görgü seviyesine bağlı olarak oluşmaktadır. |
|
571
|
|
|
|
Toplumu saran ve vatandaşların can ve mal emniyetini tehdit eden şiddete karşı bir şey yapmak istiyorsanız, bu yazıyı siyasilere ve gazetelere yollayabilirsiniz |
|
572
|
|
|
|
İnsanın sinirleri bozuk olunca korkuları çok oluyor. Bu ara benim de çok korkularım var. Sinirlerim bozuk. Tarzım değil bu hayat. Sinirlerimi bozuyor. Bugün bilboartta bir reklama rastladım. Oksijen bedava, çayır çimen bedava, Telekom'la yaylada ev telefonu bedava diyordu. Ya ne demek çayır çimen bedava. Koyun muyuz, sığır mıyız bak yine sinirlerim bozuldu, korkularım arttı. |
|