"“Yazar olmak istiyorsan, ilk kural: Yatakta kal. İkinci kural: Eğer yataktan çıkarsan, geri dön.” – Dorothy Parker"

Diploma Diktatörlüğü: Modern Eğitim Sisteminin Yetenek Kör Noktası

Modern dünyamızın çarpıcı çelişkisi: Bilgiye erişim kolaylaşırken, kariyer kapıları hâlâ diplomalarla açılıyor. Yetenek ve deneyim, bu kâğıt parçalarının gölgesinde kalıyor. Sanayi çağından kalma bu katı sistem, günümüzün dinamik ihtiyaçlarına uyum sağlayamıyor. Gerçek değer diplomada mı, yoksa yetenekte mi? Eğitim ve istihdam dünyasındaki bu paradoks, adalet sorgulamasını da beraberinde getiriyor.

yazı resim

Günümüz toplumlarında bir paradoks yaşanmaktadır: Bir yandan bilgiye erişim insanlık tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar kolay ve yaygınken, diğer yandan kariyer kapılarının anahtarı hâlâ belli kurumlar tarafından verilen kağıt parçalarına teslim edilmiştir. Üniversite diploması, modern çağın geçiş belgesi haline gelmiş; yetenek, bilgi ve deneyim ise bu belgenin gölgesinde ikinci plana itilmiştir. Bu sistem, yüzyıllar önce tasarlanmış, sanayi çağının ihtiyaçlarına göre şekillenmiş ve bugünün dinamik dünyasına uyum sağlayamamış bir yapıdır. Peki bu sistem nasıl bu kadar katılaştı ve gerçekten adaletli mi?
Sistemin Çelişkisi: Yetenek mi, Diploma mı?
Modern eğitim ve istihdam sisteminin temel sorunu, yeteneği ölçmek yerine belgelendirmeyi ölçmesidir. İki farklı senaryo bu çelişkiyi gözler önüne serer:
Senaryo 1: Yetenekli Ama Diplomasız
Bir kişi, alanında 15 yıl deneyimli, sektörde tanınmış, pratik bilgisi üst düzey, sürekli kendini geliştirmiş olabilir. Ancak gençliğinde ekonomik nedenlerle ya da farklı yaşam tercihlerinden dolayı üniversiteyi bitirmemiş olabilir. Bu kişi, devlet kurumlarında ya da birçok büyük şirkette, bildiği işi yapmak için başvurduğunda otomatik olarak elenir. Sistem ona "yeterli değilsin" der, çünkü yeteneğini değil, diplomasını sorar.
Senaryo 2: Diplomalı Ama Yeteneksiz
Öte yandan, üniversiteyi asgari çabayla, belki kopya ve kolaylı notlarla geçmiş, hiçbir zaman gerçek öğrenmeye odaklanmamış biri, diploma aldığı anda sistemin kapılarını açık bulur. Bu kişinin bilgisi teorik bile olmayabilir, pratik deneyimi sıfır olabilir, ancak diploma sahibi olduğu için "kalifiye" sayılır. Bu iki senaryo, sistemin ne kadar ters işlediğini gösterir: Asıl ölçülmesi gereken yetenek değil, bürokratik bir onay sürecinden geçip geçmediğidir.
Devletin Rolü: Standardizasyonun Tuzağı
Devlet kurumları, anlaşılabilir nedenlerle standardizasyon arar. Binlerce başvuruyu değerlendirirken objektif kriterler gerekir ve diploma, yüzeyde objektif görünen bir kriterdir. Ancak bu yaklaşım, birkaç kritik hataya dayanır:

  1. Diploma = Bilgi Yanılgısı
    Diploma, bir eğitim sürecinin tamamlandığını gösterir, ancak o eğitimden ne öğrenildiğini garanti etmez. Türkiye'deki üniversite sistemi, özellikle bazı kurumlarda, ciddi kalite sorunları yaşamaktadır. Aynı diploma, farklı okullarda tamamen farklı eğitim kalitelerini temsil edebilir.
  2. Tek Boyutlu Değerlendirme
    Devlet sistemi, karmaşık insan yeteneklerini tek bir kritere indirger. Yaratıcılık, problem çözme yeteneği, pratik deneyim, iletişim becerileri, liderlik kapasitesi gibi hiçbir unsur diploma kadar değer görmez. Bu, potansiyel insan kaynağının büyük bir israfıdır.
  3. Sosyal Eşitsizliğin Pekiştirilmesi
    Üniversite eğitimi, özellikle kaliteli üniversiteler, belirli bir ekonomik ve sosyal sermaye gerektirir. Yoksul ailelerin çocukları, yetenekli olsalar bile, bu sisteme dahil olmakta zorlanır. Diploma şartı, sosyal hareketliliği engelleyen bir bariyer haline gelir.
    Eğitim Endüstrisinin Karanlık Yüzü
    Diploma zorunluluğu, eğitim sektörünü muazzam bir endüstriye dönüştürmüştür. Bu endüstri, gerçek öğrenmeden ziyade belge satışına odaklanmıştır:
    - Özel üniversite patlaması: Kar amacıyla kurulan kurumlar, kaliteyi değil diploma vermeyi öncelendirir
    - Sınav hazırlık sektörü: Gençlik yılları, sınavlara hazırlanmakla tüketilir
    - Sahte diploma pazarı: Talebin yüksek olduğu yerde, sahte diplomalar bile değer kazanır
    - Kredi borcu: Özellikle Batı'da, öğrenciler onlarca yıl ödeyecekleri borçlarla mezun olur
    Bu sistem, gençleri gerçek öğrenmeden, kişisel gelişimden ve yeteneklerini keşfetmekten uzaklaştırır. Onları, tek hedefi "diplomayı almak" olan bir yarışa sokar.
    Gerçek Dünya ile Kopukluk
    İş dünyasında sıklıkla duyulan bir yakınma vardır: "Yeni mezunlar hiçbir şey bilmiyor, her şeyi baştan öğretmek zorunda kalıyoruz." Bu ifade, diploma ile gerçek yetenek arasındaki uçurumu özetler. Özellikle hızla değişen sektörlerde (teknoloji, dijital pazarlama, içerik üretimi vb.), üniversitede öğretilen bilgiler mezun olunduğunda bile eskimiş olabilir. Oysa kendi kendine öğrenen, sürekli güncel kalan, pratik deneyim kazanmış biri, diplomanın sağladığı teorik bilgiden çok daha değerlidir. Ancak sistem, bu kişiyi göremez bile. Kapıdan girebilmesi için önce "geçerli belge" gerekir.
    Alternatif Yolların Engellenmesi
    Tarih, diploma olmadan büyük başarılar elde etmiş insanlarla doludur:
    - Steve Jobs, Bill Gates, Mark Zuckerberg (üniversiteyi bıraktılar)
    - Thomas Edison (formal eğitimi çok sınırlıydı)
    - Coco Chanel (resmi moda eğitimi almadı)
    - Birçok ünlü yazar, sanatçı, girişimci
    Ancak günümüz sisteminde, bu insanların çoğu devlet kurumlarında ya da birçok kurumsal yapıda işe bile alınmayacaktır. Sistem, kendi Steve Jobs'unu elleyerek dışarıda bırakabilir.
    Çözüm Önerileri: Yeteneğe Dayalı Sistem Mümkün mü?
  4. Yetenek Değerlendirme Merkezleri
    Devlet, diploma yerine gerçek yetenek testleri, portfolyo değerlendirmeleri ve deneyim bazlı sınavlar geliştirebilir. Bir yazılımcı, diplomasına değil yazdığı koda göre; bir mühendis, sertifikasına değil çözdüğü problemlere göre değerlendirilebilir.
  5. Mikro-Sertifikalar ve Alternatif Eğitim
    Online platformlar, bootcamp'ler ve meslek edindirme kursları, üniversite eğitimine alternatif olarak daha fazla tanınmalıdır. Coursera, Udemy, edX gibi platformlardaki sertifikalar, belirli alanlarda diploma kadar geçerli sayılabilir.
  6. Deneyim Tanınması
    İş deneyimi, resmi olarak eğitime denk tutulmalıdır. 2 yıllık saha deneyimi, birçok durumda 4 yıllık teorik eğitimden daha değerlidir.
  7. Esnek Değerlendirme Sistemleri
    Kamu ihalelerinde, işe alımlarda, belirli görevlerde diploma zorunluluğu kaldırılmalı veya alternatif kanıtlama yolları eklenmelidir.
    Modern toplumun diploma takıntısı, insanı kağıda indirgeyen absürt bir sistemdir. Bu sistem, yetenekli insanları dışlarken, yeteneksiz ama diplomatik bireylere ayrıcalık tanır. Sosyal adaleti bozar, potansiyeli israf eder ve toplumsal gelişmeyi yavaşlatır. Eğitim değersiz değildir; öğrenme her zaman değerlidir. Ancak öğrenme ile belgelendirme aynı şey değildir. Bir insan, üniversite sıralarında değil, hayatın her alanında öğrenebilir. Gerçek soru şudur: Toplum olarak, insanları neye göre değerlendireceğiz. Sahip oldukları kağıda mı, yoksa sahip oldukları yeteneklere mi? Belki de gelmesi gereken zaman, diplomaların değil, yeteneklerin konuştuğu bir sistemdir. Ta ki o zaman gelene kadar, milyonlarca insan, bildiği işi yapabilmek için bilmediği dersleri almak zorunda kalmaya devam edecektir. Ve bu, modern çağın en büyük paradokslarından biri olmaya devam edecektir.

KİTAP İZLERİ

Mai ve Siyah

Halid Ziya Uşaklıgil

Bir Neslin Gözyaşı: Halit Ziya'dan "Mai ve Siyah" Bir klasiği, üzerinden geçen bir asırdan fazla zamana rağmen canlı kılan nedir? Sadece türünün ilk örneği olması
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön