• ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Toplum ve Birey |
321
|
|
|
|
Komþuluk kalmadý artýk.Millete günaydýn yada iyi akþamlar deyince cevap vermek bir yana insana kötü bir þey söylemiþsin gibi bakýyorlar.Atalarýmýz ne güzelde söylemiþ "Ev alma komþu al" diye Helede bir sitede oturuyorsanýz geçmiþ olsun. |
|
322
|
|
|
|
Ýlden ile telefon sohbetleri de öyle, ayný þekil de sürüp gidiyor. Adam bir yakýnýný arýyor cep telefonundan ya da sabit telefondan. O anlatýyor öbürü anlatýyor. Dedemgil nasýl? Ýyi iþte ne olsun? Sen nasýlsýn, haným nasýl? O da iyi yanýmda selam eder sana ve yengeye... Tamam, sohbet gayet güzel gidiyor. Tarladan tapandan bahsediliyor... Uzuyor da uzuyor kelimeler cümleler uzamasýna da konuþmada deðiþik bir cümle yok. Ve iþte o an geldi o cümle için ''Daha daha nasýlsýn?'' Burada kopuyor film... Ya arkadaþým en baþta sormadýn mý sen nasýlsýn, diye? Karþý da ki ne diyecek? Daha daha iyiyim eniþte ya da bacanak neyse iþte... |
|
323
|
|
|
|
TERÖR NEDÝR ? TERERÝSTLÝK NE? ZORBALIK VE TERÖRÝZMLE KÝM MESUT OLMUÞ? |
|
324
|
|
|
|
Ez dinalîm…
Oy oy dinalim..
Dinalîm’in ne olduðunu bilir misiniz?
Aslýnda yalnýz hastalýkta deðil, derdi olan herkes dinale/inler, anlatabiliyor muyum? |
|
325
|
|
|
|
O aþþaðýlýk insanlar elimizden ekmeðimizi alýyor, bir yýðýn dolandýrýcý, kaçakçý zengin oluyor diyeceksiniz. Ama çok safsýnýz! Ama çok doðrucu ve aptalsýnýz! Tüm hayatýnýz boyunca hep böyle þikayet edip durduðunuzun artýk farkýna varmalýsýnýz! |
|
326
|
|
|
|
Sizlere sunulan hayat çizgisinde yürümek zor geliyorsa, üzerinize bol duran kiþiliklere büründürülmeye çalýþýlýyorsanýz ve aklýnýz doðru ile yanlýþý ayýrt edebiliyorsa, içinizde ukdeleriniz kalmamasý adýna HAYIR demeyi bilmelisiniz…
|
|
327
|
|
|
|
-Esbab-ý Nuzülden, Tefsirden, Buhariden, Týrmiziden, Bakaradan, Nisadan, Ahzaptan ýslanmadan; iki salla, bir baðla yaparak Müslüman olduðunu sanan Sen.
-Rönesans ve Reformdan, 1789 dan, Tanzimattan, Cumhuriyetten kana kana içmeden; denize girip, bira içmeyi çaðdaþlýk sanan “elhamdülillah atatürkçüyüm” ya da “Allah laiklikten ayýrmasýn” diye absürd dualar eden Sen.
Sen oyunu kime vereceksin?
|
|
328
|
|
|
|
Burasý güzel yurdum Türkiye lakin bir de öteki Türkler var, sýnýrlarýmýzýn dýþýnda yaþayan. Yani Türkler ikiye mi ayrýlýyor acaba? Ötekiler ve bizler diye, ötekiler Türk adýný taþýyan devletler ve topluluklar oluyor. Bizden baþka milletlerde yaþýyor dünyada onlarda haliyle ikiye ayrýlýyor. Türklerin dostu olanlar ya da Türklerin düþmaný olanlar. Tabi düþman olanlarda kendi arasýnda ikiye ayrýlýyor zaman zaman düþman olanlar, her zaman düþman olanlar. Zaman zaman düþman olanlar, bazý zaman zorunlu olarak dost da görünebiliyorlar eðer ki çýkarlarý varsa bizden... |
|
329
|
|
|
|
Ýnsanlarýn önemli bölümü kaybetmedikleri eþeklerini yeniden bulmanýn sevinciyle yetinmeyip, coþtukça coþmuþtu. |
|
330
|
|
|
|
tarihi ve kültürel bir oto-kritik... |
|
331
|
|
|
|
Hiçbir insan, kimlerin çocuðu olarak nerede ve ne zaman doðacaðýný seçmez. Ýstese de seçemez. Gerçek böyleyken, insanýn nereli olduðu, rengi ve kökeni hata olamaz, olmamalý. Suç, hiç olmamalý. Teorik olarak bu yaklaþýmý doðru bulanlar çoðunluktadýr. |
|
332
|
|
|
|
“Bir Mahalle Ki” adlý oyunda þenlik ve müzik hiç bitmiyor. Oyun fasýlla baþlýyor zaten… Davul zurna hiç susmuyor. Oyun erkeklerden kurulu… Kadýnlar oyunun sonundaki dans bölümünde görülüyorlar. Kavuklu’nun karýsýný bir erkek oyuncu canlandýrýyor. Kavuklu ile Piþekâr sürekli çatýþma halinde görülüyor. Kavuklu halký, Piþekâr iktidarý temsil ediyor. Bu da halkla iktidar sahiplerinin birbirleriyle olan münakaþalarýný hatýrlatýyor bize. Son yýllarda Türkiye’de yabancýlara mal satýlmasý, her þeyin peyderpey özelleþtirilmesi eleþtiriliyor burada. Ne zamanki halk bedava olan suyu parayla alýr, sürekli zamlarla karþýlaþýr, iþte o zaman özelleþtirmenin, AB’nin, ÝMF’nin karþýsýna dikilirler.
|
|
333
|
|
|
|
Hem yangýný çýkaran olup, hem de yangýndan kaçarak kurtulacaðýný sanmak, bir açmazdýr. Üstelik yangýný söndürme iddiasýyla kaçmak, açmazýn çok ötelerine uzar. Yangýndan kaçarak kurtulabilir, ancak söndüremezsiniz. |
|
334
|
|
335
|
|
|
|
Hep þikayet ederiz þehir hayatýndan ama tatillerde bile kalabalýk þehirleri tercih ederiz. |
|
336
|
|
337
|
|
|
|
4000 yýl evvelki zihniyet buysa þimdilere nasýl geldik anlamak çok zor... |
|
338
|
|
|
|
Bazen bakarsýnýz baþlýða, hemen dalarsýnýz yazýya, ancak içeriði size bir anlam ifade etmez. Zerre fikir beyan etmek aklýnýzýn köþesinden geçmez. Sizin duygu ve düþünceleriniz ile örtüþmeyen bir yazýdýr. Hemen atlar yorum yazarlar. Anlamsýz bir yazýya laf olsun torba dolsun diye yorum yazýlmamasý gerekirken, durur durur yazarlar. Yazanda havalardan havalara girer ki bu da çok sakýncalý bir durumdur yazar adayý ya da yazar için. |
|
339
|
|
|
|
Aslýnda bütün suç, Batýnýn reform ve rönesanslarla bilim devrimi yapýp kimsenin bileðini bükemeyeceði bilim ve teknoloji devi haline gelmesi ve tahrif edilmiþ Hýristiyanlýk-Antik Yunan kaynaklý aþýrý dominant kültürünü dünyaya dayatmasýnda. Yoksa öncelikle biz Müslüman Türkler ile doðu Müslüman halklarýn suçu neydi ki?
|
|
340
|
|
|
|
Bakkallar yavaþ yavaþ hayatýmýzdan çýkýyorlar. Ekonomik geliþmeye kurban gittiler, kapitalizmin çarklarý onlarý da öðüttü... Oysa ne güzeldi seksenli doksanlý yýllarda ve hatta daha öncesi yetmiþli yýllarda, mahalle bakkallarý... Erken açýlýrdý bakkallar. Saat altý altý buçuk dedi mi, bakkallar faaliyete geçerdi. Þimdiki büyük marketler gibi saat dokuzu, onu beklemezlerdi... Sabah erkenden okula gidecek öðrenciler, iþe gidecek memur ve iþçiler bakkallar sayesinde erken kahvaltý ederler, sonra yola koyulurlardý...
|
|