Trakya Rüzgarı
Aydamak: Sürmek, haydamak...
Aykırlamak: Bir istikamete yönelmek, yöneltmek...
TRAKYALIYSAN PAYLAŞ
Domatiz: Domates.
Aretlik: Ahiretlik, can arkadaş, kanka...
"“Yazmak, dünyayı değiştirmek isteyip önce kendi kahveni mahvetmektir.” – Franz Kafka"
"“Yazmak, dünyayı değiştirmek isteyip önce kendi kahveni mahvetmektir.” – Franz Kafka"
Aydamak: Sürmek, haydamak...
Aykırlamak: Bir istikamete yönelmek, yöneltmek...
TRAKYALIYSAN PAYLAŞ
Domatiz: Domates.
Aretlik: Ahiretlik, can arkadaş, kanka...
-Başını eğemediğin kişi senin kölen değildir.
-Her fırsatta düşüncene yeni bir düşünce aşıla ki kocaman bir bilgi ağacın olsun.
-Şimdiki zor anların kararı,geleceğin zaferi olabilir.
-Başkalarının akılsızlığını senin yolunu aydınlatan bir ışık olarak kullan.
Bu konuda dikkatimi çeken bir husus;dönen nesnelerin hepsinde mutlaka bir etmen söz konusu.
Yani onlar kendiliğinden değil de bir güç tarafından döndürülüyorlar.
Peki insanın döneni için de bu geçerli mi?
Elbette ki onların dönmesini sağlayan bir etmen de var.
Çoğunlukla
-Toplum içinde yaşamak, insanlar için birçok açıdan garantilidir.Yırtıcı hayvan yoktur seni yemek isteyen,hasta olduğunda ilaç ve doktor bulabilirsin,her şeyini kaybettiğinde bile sana ölmeyecek kadar yiyecek veren insanlar olabilir,üşüdüğünde yanan bir ateş seni ısıtır. Doğadaki küçücük bir sinekten, kocaman bir file kadar tüm hayvanlar bunlardan yoksundur ve tek başlarına
-Ne kadar kendini etrafındakilere sevdirmeye çalışırsan o kadar antipati toplayabilirsin. İnsanlara seni sevmelerini öğretemezsin.Bırak bu konudaki kararı onlar kendileri versinler.
-“Ben kötüyüm,ben beceriksizim” diyen birisi “Hayır,öyle değilsin” sözünü duymak için can atar.
“Nasıl,eskisi gibi mi?” diye sormuşsun.
Nasıl olabilirim,ya da nasıl olmamı bekliyordun?Nasıl olursam sevinirdin veya nasıl olursam üzülürdün?Bu soruların cevabını bilip de söylemek isterdim nasıl olduğumu.
Evden 50-60 metre uzaklaştığımda karşıma bir sokak köpeği çıktı.Bana bakıyor.”Neresinden ısırsam ne kadar et koparırım” diye düşünmediğini sanıyorum.Çünkü bakışları dostça,tanıdık birine bakar gibi.
-Bilginler arasında bilgisizlerin sesi kısılacağına aksine daha da fazla açılır.
-Gevezeler,bilgi düşmanıdır;öğrenemedikleri için başkalarının da öğrenmesini engellemeye çalışırlar.
-Eğer bilgi parayla edinilebilseydi,birçok zengin varlıklarının hepsini olmasa bile önemli bir kısmını bu yolda harcamaktan çekinmezdi.
-İnsanlık için yaptıkların kendi soyunun yararınadır.
-Acınacak hale düşen bir insan,acınmayı hak etmiştir.
-Aşkın mezarı olmaz,çünkü aşk ölünce, uçar ve göklerde kaybolur.İstediğin kadar bekle veya ara asla geri dönmeyecektir.
-İyi olmana sevindim.Ben pek iyi sayılmam.Çünkü sana bazı şeyleri anlatmam konusunda uygun zamanı seçip seçmediğimin tereddütü içindeyim.
-Dedim ya hayatım,en güzel günlerimden birini yaşıyorum.Gece rüyalarımda çok uzun süre sen vardın.Hatta hep sen vardın.Senin hayalinle yattım,senin rüyalarınla uyandım.Bu nedenle benim iyiymserliğimi bozacak hiç bir şey düşenemiyorum.
-İyi konuşanı değil,iyi dinleyeni alkışlamak gerekir.
-Yarayı iyileştirenlerden birisi ilaç ise,diğeri de zamandır.
-İnsanları,hayvanları ve doğayı sevin sevebildiğiniz kadar;nasılsa sevgi parasız...
-Her sanatçının değeri ancak eserlerinin toplamı kadardır.Bugün olduğundan fazla veya az değer verilse de ileride gerçek değerini bulacaktır.
-Düşüncelerimiz davranışlarımızın direksiyonudur.Sakın direksiyonu başka ellere vermeyiniz.
-Senin için iyi olmayan,mutlak kötü değildir.Sana zarar veren birçok kişiye yarar sağlayabilir.
-Adamlar Atatürk’ten nefret ediyorlar
-Adamlar acımasız
-Adamlar paranın gücünü biliyorlar
-Adamlar pervasız
-Adamlar yasa masa tanımıyorlar
“Uyuyanları uyandıralım” sözüne karşıyım.Aksine,uyuyanlara ellemeyin uyusunlar.Çünkü onları uyandırmak çok zordur ve de uyandıklarında da ne size ne de kendilerine pek bir yararları dokunmaz.Zaten kısa bir süre sonra da gene uykuya dalarlar.Peki ne yapalım?Onları uyandırmak için zamanımızı boşuna harcamayalım.Pek etik olmayacak ama yapmamız gereken :onlara hoşlanacakları,uykularını derinleştirici yeni ninniler
\* Okunmak istiyorsan okumalısın.Sadece okunmak amacıyla yazıyorsan umduğunu bulamayabilirsin!
-Bulunan her şey yeni bir arayışın ilk başlangıcıdır.Aradın,aradın bir şeyler buldun.”Tamam işte aradığım bu!” dediğin anda başka bir konunun başlangıcında olduğunu gördün.Hadi bakalım şimdi de yeniden arayış,arayış…Belki de sonsuza kadar arayış…
-Kayığına bindiğin adamın türküsünü çağırmazsan,birazdan yüzme bilmediğin için pişmanlık duyabilirsin!
-Ayakkabılarını eline,eldivenlerini de ayaklarına giymeye çalışsana.Olmadı mı?Öyleyse neden eşinden anne ilgi ve şefkati bekliyorsun?
Skolastik genel anlamda kiliseye bağlı olan okullarda ve kilisenin otoritesini tanıyan üniversitelerde okutulan konular,uygulanan yöntem ve hakim olan zihniyet demektir.
-Herhangi bir felsefe okuluna sımsıkı bağlanıp kendini her tür eleştiriye kapamış olan bir otoriteye bağlanma zihniyetine de skolastik denir.
-Bilmeyip de öğretmeye kalkanın bir kaatilden farkı yoktur.Çünkü öldürmek sadece bedeni yok etmek değildir.
-Soru soramıyorsan benimle konuşma;çünkü sözlerin ateşli bir hastanın sayıklamalarından farksız geliyor bana.
-Acı da zevk verir.Yeter ki ondan haz duymayı öğrenmesini bil.
Ve gene demiştin ki “Yağan yağmurun damlaları arasında,içtiğin suda,yediğin bir meyvede çıkacağım karşına.Sinekleri öldürme sakın,bırak karıncalar işgal etsinler evini,fareler tiksindirmesin seni,yılandan-çıyandan korkma,yiyecek vermen için miyavlayarak yalvaran bir kediye kızma ne olur,biraz okşa sev onu,çünkü buna çok ihtiyacım var çook!”
Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım.İddiasız iki romanım var.Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim.Emekli bir felsefe öğretmeniyim.Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var.Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.
04 03 1952 doğumluyum.13 sene devlette felsefe öğretmeni,müdür yardımcılığı ve okul müdürlüğü görevlerinde bulunduktan sonra özel sektöre(dersanecilik) geçtim.16-17 sene bu sektörde çalıştıktan sonra emekli yaşamı sürmeye başladım.
Deneme türü yazıları daha çok sevdiğimi farkettim.
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.
Cevaplaması zor bir soru.Buna okur karar versin.