"Yazmak, varoluşun o bitmek bilmez 'Acaba yarın ne yiyeceğiz?' sorusuna verilen en pahalı cevaptır." - George Orwell"

Öykü > Anı

üzgün

Kitaplar Üstüne

Kitaplar Üstüne
Hastanede yatıyorumziyaretçisi gelmedi diye kırgın, gözleri dolu pek çok hastayla birlikte. Yalnızlık endişesinden kıvranan insanlar dolu çevremde.
Ben oldukça şanslıyım. Montaigne ile söyleşmek istiyorum bazen, bazen Edisonla . Kuluçkaya nasıl yattığını dinliyorum. Acaba Konfiçyüs çayı sever miydi. Evet onunla çay içebilirim. Tolstoy,

karışık

Vatan Sağ Olsun

Necdet: Burada asker var mı? diye sordu. Kadın anlamadı. Boş gözlerle Necdete baktı. Necdet, kendi askerlerini göstererek Asker. Bunlar bizim asker. Sizin asker nerede? dedi.
Kadın anladı. No, No diyordu. İşaretlerle burada asker olmadığını, kaçtıklarını söylemeye çalışıyordu. Birkaç asker içeriyi kolaçan etmişti. Kadın doğru söylüyordu.

olumlu

Babamın Radyosu

Köyümüzde ilk radyoyu Rahmetli Babam satın almıştı.. Sonra çoğu zaten arkadaşlarım olan köyümüzün çocukları nefes nefese etrafımı kuşatarak Baksana, senin baban köye küçük ve acayip bir sandık getirdi, düğmelerine basınca içindeki insanlar hem konuşuyor hem türkü söylüyorlar vallahi, inanmıyorsan git de bak..

olumsuz

Küçük Bir Leblebinin Başıma Açtığı İş

Yatağa girip uyumaya çalıştım. Uyu uyuyabiliyorsan. Sağa sola döndükçe sanki daha da büyüyordu sızı. Hareketten besleniyordu sanki
Ah bir sabah olsa! diye dua ediyordum. Saat başı bir tane ağrı kesici alıyordum. Arada bir kocakarı ilaçlarına da başvurmuyor değildim. Ama hiç birinin faydası olmuyordu.

üzgün

Akça Kız

Mavi gözünde hüzün bugün garip ve yalnız
Kim bilir ne sızısı o nahif bedeninde
Boynumuz bükük kaldı sen gidince Akça Kız
Senin hatıraların sinedeki eninde

karışık

Zehra

Üzüntüsünden tırnaklarını yiyor, burnundan soluyordu. Aynadaki resmine hüzünle baktı. Gözleri alnında oluşan çizgilerin arasına dalıp dalıp çıkıyordu. Ve gittikçe ağaran saçlarına içerleniyordu:

olumsuz

Posta

Günler, günleri kovaladı. Sitenin her önünden geçişimde görevlilerin bana sesleneceği umuduyla bakıyor, belki postayı verirler diye hayal ediyordum. Ama nafile bütün düşüncelerim boşa çıktı. Ne seslenen vardı, ne de elime bir şeyler tutuşturan Her defasında hayal kırıklığı ile geçiyordum kapının önünden

üzgün

Çokça Pınarın Başındayım

Gümüşkent köyünün Ağdaş bölgesinde pınarın kenarındaki beton bankların birine oturmuş, seni bekliyorum. Yaşı kırklara karışmış bir adamın, yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye derin derin düşünüyorum: Belki bir ayrılık hadisesi, belki bir sevgisizlik ya da bir aşka geç kalma hadisesi. Belki de bir nevi sevinçleri,

karışık

Gel Mezarıma İşe Oğlum

Bankadaki işimiz bitince boş koltuklara oturup beyefendi ile biraz sohbet ettik. Emekli bir memurmuş. Çocuklarının her biri farklı şehirlerdeymiş. Eşi öleli çok olmuş. Yalnız yaşıyormuş. Dizlerinden ameliyatlıymış. Gözleri izin verdiği sürece kitap okumayı çok severmiş. En çok da Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin Kitaplarını okumuş. Hala onları bir

olumlu

Kısa Bot

Dolmuştaydım; günün yorgunluğu vardı üzerimde. Hafta sonu olduğu için trafik ağır ilerliyordu. İnip yürüsem eve daha erken varırım, diye düşünüyordum ama yürümeye takatim yoktu.

olumsuz

O Annene Söyle, Çocuğun Aklına Bunları Sokmasın (1)

Çocuk 6 yaşındadır. Annesi ve babası sevgililer günü kutlaması için dışarı çıkmıştı. Çocuk ve 3 yaşındaki kardeşi doğal olarak güvenilir bir yakını olan dede ve ninesine bırakılmıştır. Kardeşi erken uyumuştur. Okula yeni başlayan büyük torun ile anneanne baş başa vermiş televizyonda uygun bir filim arayışındadırlar.
Bir

nostaljik

İlk Sosyalist Muhtar Fevzi Ağabey

Onu, işte bu 1970'li yılların ateş çemberinde, eylem birliği toplantılarında, dayanışma ziyaretlerinde tanımıştım.
12 Eylülün işkenceli, cezaevli yıllarını aştıktan sonra kimi toplantılarda rastlaşmış, dertleşmiştik.

olumsuz

Biz Kaç Kişiydik?

İnsanın mutlu giden günlerinde, ''rahat batması'' tabirine uygun olarak inatla mutsuzluğa giden yola sapmasını anlatan bir öykü.

Başa Dön