Meçhule Yazılmış Mektuplara Arka Kapak Yazısı
Gerisi okuyucuya kalmıştır. Niyetimiz hayırdır. Hayra vesile olunuz ki hayra karşı gelesiniz…
Selâm olsun merhabamıza gönlünü açanlara…
"“Yazmak, düşüncelerimi düzelttiğim bir terapi değil, düşündüklerimi daha az utanç verici kılma çabasıdır.” – Mark Twain"
"“Yazmak, düşüncelerimi düzelttiğim bir terapi değil, düşündüklerimi daha az utanç verici kılma çabasıdır.” – Mark Twain"
Gerisi okuyucuya kalmıştır. Niyetimiz hayırdır. Hayra vesile olunuz ki hayra karşı gelesiniz…
Selâm olsun merhabamıza gönlünü açanlara…
Bugün sisli ve soğuk bir Ankara sabahı, içimi ısıtan ve gözümü ışıtan hayalinle güne merhaba diyorum. Kimbilir, bugüne hayalinle değil de seninle başlamak nasıl olurdu. O da adresin gibi meçhul ve muhayyel…
Senin için açarken guzmanyalar dilim lâl. / İçimde tozan karlar seni arar ey
Bulutlar gözesi nazın katresi. / Sudan yansır göze rengin cilvesi. /
Biliyor musun, hayallerimin nadidesi? Yüreğimin, kanaviçesinde işli hüzün olduğunu…
Aslında içimde çağlayanlar çağıldıyor, ummanlar coşuyor, lâkin ; ben duygularımı yansıtmaktan acizim… İlk mektubumda dedim ya iki lafı bir araya getiremem.
İlmek ilmek düğüm düğüm aşk kilim. / Elif boylum güle emsal sevgilim.
Zamana kekreliği ayrı bir anlam katar. / Her yudum şifa olur gamı sineden
Zaman yel yepelek bir at. Yelesinde gönlüm sana doğru, iklimine doğru koşar.
Seni kıskanır laleler, zambaklar
Ellerinden süzülen ıtır mı buğu mudur. / İnce edan ve tavrın emsalsiz kuğu
Giydiğimiz ateşten gömlek harmanladı ruhumuzu koynunda. Akkor hâline gelen yüreklerimiz birbirine karıştı aynı potada…
Elif endamıyla hayallerimi süslemeye devam eden muhayyel periye…
Kutlu bir yolcuyu bekler sanırdı görenler. / Gamzesinde güllerle emsaliydi cerenler.
Hurufat ehlinden ayn, şın ve kaf’ı çağırdım muhayyel ülkeme. Davetime icabet ettiler. Lakin , adresini ve künyeni bilemediğim için sana ulaşamadım.
Dara çekilen Mansur misali bağrım. Bağrımı yarsalar senden sebep yaralarım. Hani bir türküde haykırır ya “âşık sebebim oy.”diye ben feryadımı içime dürerim. Dara çekilmekten değil korkum, seni kaybetmekten. O yüzden suskunluğum.
Bu sabah yine senle uyandım. Senle doluyum. Gönlüm bir kristal sürahi. İçinde yedi derya. Leba lep sen kristal sürahi...
Yine zamanı düreceksin avuçlarında. Bembeyaz zambaklar açacak vadinde. Benim muhayyel ülkemin muhayyel perisi… bekle bekle…
“Bir fas-lı gül deminde gönlümün gülşeninde.
Açan gülürana sen aşk gülü desen desen.”İ.K
Bugün, içimde mahiyetini tam izah edemeyeceğim bir asudelik var. Belki de, yüreğimin kanaviçesine işli kalan; kadim tebesümünü hatırlayarak uyanmama borçluyum bu asudeliği. Anlaşılan bu mektubu kaleme alırken her zamankinden farklı bir ruh hâlinde olacağım.
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)
Dilberin gamzeleri.
Demliğin dem demleri.
Bardakta keklik kanı.
Tebessüm huzmeleri.
Dostun dosta ikramı.
Alır yürekten gamı.
Fincanda türkü söyler.
İnce bellide mani.
Zamanın gül kurusu
Gülde gülşen dokusu.
Rehavetten kurtarır.
Pek de şirin doğrusu.
Bardaktır mihmandarı.
Herkesin çeker canı.
Yalnız bu kadar değil.
Sohbetlerin mimarı.
İnce bir gülüş gibi.
İçe süzülüş gibi.
Ülfete kapı açar.
Kaldırır hep uzleti.
Ankara,03.09.2007
İbrahim KİLİK
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)
Dilberin gamzeleri.
Demliğin dem demleri.
Bardakta keklik kanı.
Tebessüm huzmeleri.
Dostun dosta ikramı.
Alır yürekten gamı.
Fincanda türkü söyler.
İnce bellide mani.
Zamanın gül kurusu
Gülde gülşen dokusu.
Rehavetten kurtarır.
Pek de şirin doğrusu.
Bardaktır mihmandarı.
Herkesin çeker canı.
Yalnız bu kadar değil.
Sohbetlerin mimarı.
İnce bir gülüş gibi.
İçe süzülüş gibi.
Ülfete kapı açar.
Kaldırır hep uzleti.
Ankara,03.09.2007
İbrahim KİLİK
Ankara
Şiir ve deneme türünde yazılar.
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)
Yola geç çıkanlardan olduğum için bu bölümü boş bırakıyorum.