Güya İnsan
Soyluyum diye övünüp dururlar,
Birde gururla anlatırlar.
Soysuzun soyundan haberi yok,
Birde koltukta otururlar.
"Ah, yine mi bir şafak söküyor? Sanırım evrendeki tek tutarlı şey, benim uyku düzenimin tutarsızlığı." - Dorothy Parker"
"Ah, yine mi bir şafak söküyor? Sanırım evrendeki tek tutarlı şey, benim uyku düzenimin tutarsızlığı." - Dorothy Parker"
Soyluyum diye övünüp dururlar,
Birde gururla anlatırlar.
Soysuzun soyundan haberi yok,
Birde koltukta otururlar.
Saati zenginlerin bulduğu kanaatindeyim.Yoksulları, köleleri nasıl çalıştıracaklarına karar verirken, saati akıllarına getirdiklerine inanmaktayım. Çünkü saate ihtiyacı olan işçidir, memurdur.Şu saatte kalkması, şu saatte mola vermesi, şu saatte paydos etmesi gereken odur.Patronun kendisi saate ihtiyaç duymaz.İsterse çalışır, isterse çalışmaz.Geç geldiği için kimse kendisinden hesap sormaz.Gider Bebek sahilinde kahvaltısını yapar
Felsefe aydınlıktır. Dönemi aydınlatır ve geleceğe ışık tutar. Fakat o bir kurtuluş manifestosu değildir. Din felsefesi, doğa felsefesi, bilim ya da siyaset felsefesi çağın önyargılarından tamamıyla soyutlanarak ele alınamaz. Yapmamız gereken, felsefenin aynasında yansıyan kendi gerçeğimizi görmek ve bu gerçekle ne yapabileceğimizi düşünmektir.
Sizi, sevdiklerinizi, hayallerinizi, hepimizi ve planetimizi kurtaracak yeni bir düzen, ideal bir sistem arayışındayım.
medyanın verdiği magazinsel bilgilerin ötesine taşınmalı, eğer ülkemizde soğukoluk hala iskenderun’dan bile çok tanınıyorsa ve hakkında menkıbeler yaratılıyorsa, bu husus hikmet-i vücut bulmalı, esbab-i mucibesi de ortaya konmalıdır
Kitabın kime hitap ettiği, neye hizmet ettiği okuyucunun niyetine bağlıdır. Çünkü iyi ve kötü kitap okuyucunun kendisidir. Kitabı kitap yapan okuyucudur.
Aydınlanma Çağını bilmeden nasıl aydın olunur? Kendini " aydın" diye tarif eden herkes aydın mıdır?
Söz
13/10/2010
Konuştuklarımız nasıl ki yaşadıklarımızın ayak izleriyse, yaşayacaklarımız da konuştuklarımızın izlerini taşıyacaktır. Geleceğimiz konusunda belirleyen olmak için, neyi konuşacağımızı seçmeyi öğrenmek zorundayız.
Öylesine bir gündü. Öylesine yürüdüm sokaklarda. Gülen yüzler de gördüm, canı sıkılanlar da. Yaşamın ağır yükü altında eğilmiş olanları da, lüks aracında caka satanları da.
Eğitimin ve bilginin geçer akçe olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu altın çağda bilgili ve donanımlı olanlar önde yürüyecek, cehalet bataklığına saplananlar geride kalacaktır. Bunun böyle bilinmesi, tercihlerin ve gayretlerin bu doğrultuda olması gerekir.
Bazen öğüt, bazen alay, bazen de kinaye içeren özlü sözler.
Bugün kaç kadın dönüp arkasına takip eden var mı diye kontrol etti? Kaç kadın göz tacizine uğradı? Kaç kadın bunu yaparsam böyle derler diye düşündü? Kaç kadın bugün tecavüz edildi?? Bu sorular gibi binlercesi. Binlerce kadın binlerce korku, endişe, gözyaşı Bir de bunun yarını var. Yarın aynı sorular
Öyle görünüyor ki; özgür ve amaçlı üretici olarak kabul edilen insanın en büyük başarısı(zlığı) kendisi de dâhil olmak üzere doğayı araçsallaştırmasıdır. O, doğayı ve doğasını (kendine yabancılaşarak) nesneleştirme yoluyla dönüştürendir. Ve her şey bu önkabulle başlar; insan her şeyden önce kendine araçtır. Tuhaf bir biçimde yaşamını sürdürmek için
Yanımdan koşar adım geçen insanların hayatlarını hissediyorum. O derin çizgiler, düşük göz kapakları, inatla kıvrılan dudaklar. Ne çok acı barındırıyorlar öyle içlerinde. Kimi zaman aşk okunuyor bakışlarda, kimi zaman ölüm. Tereddüt sarmışken bedeni insanlık kambur yürüyor ışığa. Işığın sonundaki karanlık da görünüyor artık. Gözlerin birileri için kapandığı, birileri
” bugün içinde yaşadığımız dünya, başkalarına kıyasla hiçbir özelliği bulunmayan kimselerin, en ufak bireysellikten bile yoksun bırakılmış, giderek önceden saptanmış bir soyut davranışlar toplamına dönüşmüş kişilerin dünyası..
Doğan Cüceloğlu