Ýyi bir aþk mektubu yazmak için, neler yazacaðýný bilmeden oturman, kalktýðýnda da ne yazdýðýný bilmemen gerekir. -Rouesseua |
|
||||||||||
|
Gaziantep adliyesi karþýsýndaki Maarif Kavþaðýndan ikindi üzeri insan akýyor. Kavþaðýn altýndaki tünelse bir baþka acayip, horlar gibi… Kavþaktan akan herkesin acelesi var. Kimse ýþýklarý beklemek istemiyor. Kavþaðýn ortasýnda yirmili yaþlarýnda bir delikanlý barak söylüyor. Arabalarýn sesini bastýrabilmek için neredeyse gýrtlaðýný paralayacak. Baþýnda tuttuðu takýmýn renklerinden yün iplik þeritler, ayaklarýnýn dibinde spor bir þapka… Söylediði þarkýlarý tam olarak anlayamýyorum. Barak ile arabesk karýþýmý þeylere benziyorlar. Gaziantep’te ikindi üzeri bir delikanlý Fransa’daki akranlarý gibi dileniyor. Dualar etmeden, duygu sömürüsü yapmadan ve sokaklara þarkýlar döküp saçarak. Az ilerideki katmerciden çýkan anne ile küçük kýzý þarký söyleyen delikanlýya bakýyorlar. Kadýn gülüyor, küçük kýz ise “Anne bu amca ne yapýyor?”diye soruyor. Küçük kýzýn dudaklarý fýstýk kokuyor. Annesi küçücük ellerini siliyor. Kaldýrýmlar ýslak mendil kolonyasý kokuyor. Küçük kýz inatla bir kez daha soruyor. - Anne bu amca ne yapýyor? - Boþ ver kýzým, diyor annesi. Boþ ver sen hadi yürü, çabuk. Küçük kýza adamýn ne yaptýðýný nasýl anlatacaðýný bilemiyor. Kolayýna kaçýyor, - Boþ ver kýzým o adamý, diyor yeniden. Teyzen bizi bekliyor. Hadi yürü biraz, çabuk ama… Kavþaktan karþýki kaldýrýma küçücük adýmlar daha yeni geçmiþti ki birden zýnk diye bir araba duruyor. Ama ne durmak? Asfalt tekerleklerin altýnda acýyla kývranýr gibi bir feryatla baðýrýyor. Herkes dönüp arabaya bakýyor. Hatta korkanlar, irkilenler bile oluyor. Kýrmýzý bir araba diðer yoldan gelen siyah bir arabanýn önünü kesiyor. Birden kimsenin ne olduðunu anlayamadýðý bir koþuþturma baþlýyor. Adamlarýn ellerinde silahlarý var. Ýki kiþi silahlarýný siyah arabanýn içindekilere doðrultmuþken ötekisi kapýyý açýp sürürcüyü dýþarý çýkarýp yere yatýrýyor. Bizde durup izliyoruz. - Polis, sakýn yanlýþ bir þey yapmayýn. Ýnin arabadan çabuk. Elleri göreyim, hopp sen mavili, sakýn indirme ellerini… Siyah arabadan üç kiþi indirdiler. Hepsini asfalta yatýrýp ellerini kelepçelediler. Hepsinin üzerlerini aradýlar. Adamlarý yerden kaldýrýp kýrmýzý arabaya bindirdiler. Siyah arabaya da polislerden biri bindi. Ýki araba peþ peþe toz duman içinde çekip gittiler. Kimse ne olduðunu bilmiyordu. Her þey neredeyse üç dakika içinde olupbitti. Kaldýrýmdan akan kalabalýk birden kavþaða yýðýldý. Sessizce ve korkulu gözlerle olan biteni izledi. Kimsenin çýtý bile çýkmadý. Yaþlý bir amca yanýndaki; - Toz iþidir bu garanti dedi. Bilme mi? Öteki ona baktý ama bir þey söylemedi. Polisler gittikten on on beþ saniye sonra her þey eski haline döndü. Kavþaktan arabalar ve insanlar akmaya devam etti. Sanki orada bulunan onlarca kiþi ortak bir rüyayý görmüþtü. Çünkü caddede olan bitene dair en ufak bir iz bile kalmamýþtý. Benim aklýmda bir tek Cemal kaldý. Polisler arabadan inerken biri diðerine “Cemal sen direksiyondakini kolla.” demiþti. Cemal uzun saçlý, bir haftalýk sakalýyla kirli yüzlü biriydi. Ayaðýnda siyah bir kot pantolon, üstünde lacivert, beyaz, mavi çizgili bir gömlek vardý. Birde son zamanlarda çok moda olan kýpkýrmýzý spor ayakkabýlarý. Sinirli, telaþlý ve aceleci biri gibi görünüyordu. Üstelik biraz sakar biriydi de. Arabadan inip öteki arabaya koþarken ayaklarý birbirine dolaþmýþ düþmüþtü. O yerde yuvarlanýrken annesinin elinden sýmsýký tutan küçük kýz yine ayný soruyu sordu. - Anne o amaca ne yapýyor? - Düþtü kýzým düþtü, dedi kadýn. Baþka bir þey demedi. Beklide sadece o kýrmýzý ayakkabýlardan ötürü olan bitenden bir tek Cemal kaldý aklýmda. Ve elbette o küçük kýz. Ayný gün yine o saatlerde Þahinbey Burç Jandarma Karakol komutanlýðýnda otuz beþ yaþýnda bir adam aðlýyordu. Jandarma komutaný da kafayý oynatmak üzereydi. Adam bir türlü laftan anlamýyordu. Çaresiz kalan komutan adamý yazýcý askerin odasýna aldý. Yazýcý ayaða kalkýp esas duruþa geçti. Komutanýn emrini bekliyordu. - Oðlum al bunun ifadesini, dedi. - Emredersin komutaným, diyen asker komutaný odadan çýkýnca hemen bilgisayarýn baþýna geçti. Adý, soyadý, doðum tarihi, ana adý, baba adý, adresi diyerek yazmaya baþladý. Seyfullah Ekim 2007
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |