Dünyaya geldiðinden, dünyada bulunduðundan, dünyadan gideceðinden hoþnut olan bir kimse görmedim. -Namýk Kemal |
|
||||||||||
|
Sümüðü buz tutmuþ bir çocuk kapýmýzý çaldý. Saatin kaç olduðunu bilmiyordum. Neredeyse yirmi gündür elektrikler kesikti. Kar hatlarý koparmýþ diyorlardý. Yemeði yedikten sonra yataðýma girip uzanmýþtým. En son radyoda haberlerin baþladýðýný anýmsýyorum. Ýþte tam orada kopup gitmiþim. Radyoda haberler baþlamýþtý Alýþkanlýk iþte önce pencereye koþtum. Dýþarýsý sadece sisli ve cýlýz bir aydýnlýktan ibaretti. Soðuðun önünü kesebilmek için camlarý aylar önce gübre çuvalý naylonlarýyla kapatmýþtýk. Yatmadan önce açýk unuttuðumuz radyo kafasýna göre takýlýyordu. Telaþla sokak kapýsýna koþtum. Tahta sürgüyü geriye çekip kar üzerinde zor ilerleyen kapýyý biraz aralayabildim. Sümüðü buz tutmuþ, ellerini ovuþturan küçük bir çocuk beni bekliyordu. Karlar altýndaki kerpiç evler, daracýk sokaklar kalaylý bir kazan gibi ay ýþýðý altýnda parlýyordu. Bazý evlerin bacalarýndan hala dumanlar yükseliyordu. "Babamýn diþi aðrýyor. Sizde optolidon varmýþ? Varsa birkaç tane verecekmiþsin."dedi. Odaya dönüp gaz lambasýný yaktým. Bir parça gazete kâðýdý yýrttým. Birkaç tane hapý kâðýda sarýp kapýnýn önünde bekleyen çocuða verdim. "Babana selam söyle, geçmiþ olsun de benim için." Saate bakmak o zaman aklýma geldi. Ben kocaman bir uyku çekmiþtim ama sabaha daha kocaman bir yýl vardý. Saat henüz dokuz buçuktu. Yataða geri dönüp uyumak mümkün deðildi. Sobanýn külünün birazýný maþa ile çekip eski bir alüminyum tepsinin içine aldým. O tepsi artýk bu iþ için kullanýlýyordu. Sabanýn arka kýsýmlarýna iki tane tezek yerleþtirdim. Ön tarafa da birkaç parça kuru odun. Kapaðýný kapatýp hava deliðindeki boþluða bir gazete sokup tutuþturdum. Adem ve ben bin dokuz yüz seksen beþ kýþý kadar inatçý ve tutkulu iki aþýktýk. Madem ki uykum kaçmýþtý, madem ki soba da yanýyordu ve hala lambamda gaz vardý. O zaman bir yandan radyo dinleyip öte yandan þiirler, mektuplar yazmak kaçýnýlmazdý. "Ela gözlüm, aklýmda kardan ve soðuktan baþka bir þey yok. Beyaz temizliðin, aydýnlýðýn, duruluðun rengidir derler. Sakýn inanma… Burada tam iki aydýr yaþamýn bütün renkleri bembeyaz... Beyaz kar demek, soðuk demekmiþ. Açlýk, hastalýk, yokluk demekmiþ. Haberimiz bile yokmuþ. Köy yollarý neredeyse bir aydýr kardan kapalý ve yirmi gündür elektrikler kesik. Neyse ki gazýmýz var, unumuz, þekerimiz ve tuzumuz da. Anlatmakla olmaz, yaþamak lazým diyenleri þimdi çok daha iyi anlýyorum. Sana içimde her gün biraz daha büyüyen can sýkýntýsýný, yalnýzlýðýmý ve buradaki yaþamýn ölümcül tekdüzeliðini anlatmayý beceremem. Gelip görmen, yaþaman ve öteki insanlarla paylaþman lazým... Ela gözlüm, sigarayý yine arttýrmýþým. Kaç pakete çýktým bilmiyorum. Köylülerden biraz tütün aldým. Arada bir kendim sarýp içiyorum. Bu uçsuz bucaksýz beyazlýk her bakýþta efkârýmý çoðaltýyor. En çok neyi özlüyorum biliyor musun? Elbette önce seni… Ve ela gözlerinden sonra koyu maviden, yeþile çalan bir denize bakmayý özledim. Konak meydanýna inip kalkan güvercinleri, vapurlarýn peþinden koþup duran martýlarý özledim." Bin dokuz yüz seksen beþ yýlýnda Elbistan Ovasýnda son otuz yýlýn en acýmasýz kýþý yaþanýyordu. Can sýkýntýsý gölge gibi bedenimize eklenmiþti. Hayrinin Kahvesi'nde sabahtan geceye kadar sürekli taþ ve kâðýt oynuyorduk. Oynayanlar ile yancýlar sürekli deðiþse bile masa hiç dinlenmiyordu. Âdem ve ben umutsuz ve bunalýmda iki âþýktýk. Raký ile dargýn kalmaya özen gösteriyorduk. Ýçmek için birlerce nedenimiz vardý. Ama insan bu koþullarda aðzýyla içemez raký þiþesinde balýk olmayý isteyebilirdi. Zühre Bacý halimize acýmýþ olacak ki dün akþam bizi yemeðe çaðýrdý. Patatesli, kýymalý kömbe yapmýþ. Ayranýmýz koyu, turþularýmýz kehribar gibi sarýydý. Lüküs ýþýðýnda çaylar içilip, sohbetler yapýldýktan sonra eve döndük. Dýþarýdaki ayaz anlatýlýr gibi deðildi. Birkaç yüz metre içinde ayakkabýlarýmýz bile donmuþtu. Sobayý yakmaya üþendiðim için eve girer girmez yattým. Âdem kendi odasýnda yataðýnýn içinde ve gaz lambasý ýþýðýnda bir þeyler yazmaya çalýþýyordu, " Sen isterse yazma zararý yok. Sana kýrýlabilecek, darýlýp küsebilecek durumda deðilim. Burada yaþamla aramdaki en güçlü baðým sensin. Eðer bir gün "mektuplarýný istemiyorum, yeter artýk, yazma bana," dersen susarým. Yazdýklarýmýn nasýl göründüðünün farkýndayým. Sana öyle uzaðým ki elimden bir þey gelmiyor. Ben sana aþaðým. Hastalýklý bir tutkunun esiri deðilim." Bin dokuz yüz seksen beþ kýþýnda Âdem ve ben âþýktýk. Evleri, sokaklarý, aðaçlarý ve kýþý bambaþka bir gezegendeydik. Sadece insanlarý tanýdýktý. Uzaktan bakýldýðýnda da, içine girildiðinde de bütün köylüler birbirlerine benziyorlardý. Gün boyu ineklerden, koyunlardan, traktörlerden, particilerden konuþuyorlardý. Ve gelecek yýl pancar fiyatlarýnýn daha iyi olacaðýný umut ediyorlardý.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |