Öyküde
İlk Yirmi |
1
|
|
|
 |
Duydu mu Ceylan? Duymadı belli ki, duyduysa bile bunu belli edecek bir damlacık mecali kalmamış. Araba yolun kıvrımından dönüp te kayboluncaya kadar saçları sulara salınmış bir söğüt dalı gibi olduğu yerde kalakalıyor. Kulaklarındaki ses sürekli kendini yenileyerek halka halka bütün yeryüzünü kuşatıyor sanki ‘Emir Allah’ın’. |
|
2
|
|
|
 |
O'nun düşünü kurduğu minik bir leydi olmadım, içimde yaşayan ve her fırsatta ortaya çıkardığım anarşist ruhlu bir kız ve gereksiz tüm kuralları çiğnemeye her an hazır bir kadın oluverdim. |
|
3
|
|
|
 |
Vaktiyle bir ülkenin bir şehrinde bir sepetçi adam yaşıyormuş. Bu sepetçi sabahtan akşama kadar dükkânında sepet yapmakla uğraşırmış. İşine saygı duyar, en ucuza satacağı sepetleri bile büyük bir özenle hazırlarmış. Bundan dolayı yaptığı sepetler çok sağlam ve dayanıklı olurmuş. Başka şehirlerden, kasabalardan, köylerden onun yaptığı sepetleri almak için dükkânına gelenler bile varmış. Bu sepetçi yalnız salı günleri dükkânında bulunmazmış, çünkü salı günleri o şehirde pazar yeri kurulurmuş ve sepetçi pazarda sergi kurar, sepet satarmış.
|
|
4
|
|
|
 |
Renkli kâğıtlara sarılmış armağanlar gibi sunulmamıştı bana o çorap. Ellerimde tuttuğum çorap değil, sevgiyle çarpan yüreğiydi. Paket yapmadan, bütün doğallığıyla avuçlarıma bırakmıştı yüreğini… |
|
5
|
|
|
 |
Bir billur hayaldin sen efsaneydin dünyada/
Gözünün rengi bize sevmeyi öğretti hep/
Veda edip gittin ya hep geliyorsun yâda/
Senin hazin gidişin bizde gussaya sebep…. |
|
6
|
|
|
 |
Kani Abi iyi adamdır, hoş adamdır. Azıcık da entel dantel bir adamdır. Çok okur, az yazar… Yazdıklarını durmadan bozar. Yeniden ama yeniden bıkmadan yazar. Sanki bir şeyden anlarmışım gibi yazdıklarını bana okutur. “Bak bakalım nasıl olmuş,” der. Sadece hatır, gönül için okurdum. Oysaki okumak kim, eleştirmek kim, beğenmek kim, ben kim? Elime tutuşturduklarını dikkatlice okurdum. Elimde değil, bitirince gülerdim. Ben gülünce azıcık darılır, yüzünü asar, beş on saniye sonra her şey normale dönerdi.
Her zaman yaptığı gibi yine üzerinde bir şeyler yazılı kâğıdı bana uzattı.
- Oku bakalım, dedi.
|
|
7
|
|
|
 |
Gözlerimi sımsıkı kapattım, içimden geçirdim tüm anımsadığım güzellikleri... Gözlerimi açtım yavaşça, avucumu araladım… |
|
8
|
|
|
 |
Her sabah besmeleyle kalkıyorum yatağımdan ve hemen ardından dört aydır olduğu üzere ‘günaydın Mihriban’ım’ la. Cevap, cevap yok henüz. Ama bir gün olacak inşallah. Ben günaydın Mihriban’ım diyeceğim ta yüreğimden. Mihriban kınalı parmaklarıyla dokunacak saçlarıma, sabahın hayır olsun sevdiceğim diyecek. Bu sefer kaçırmayacak yosun gözlerini benden. Ben onun yosun gözlerine demirleyeceğim bu gün hasret çekmede olan gözlerimi. |
|
9
|
|
|
 |
" Anne babamla abim nereye gittiler?"
Anne ağıtını dudak uçlarında donduruyor:
" Onlar gitti kızım, onlar gittiiii..."
" Nereye gittiler anne?"
Anne yutkunuyor. Nasıl dese yavrusuna da onu ikna etse? Kendince en mantıklı yanıtı seçiyor aklının havuzundan:
" Onlar cennete gittiler yavrum." |
|
10
|
|
|
 |
Mustafa Kemal olmakla yakarım
Acıyan canla yanmışım
Ben ateş olup
Yakmaya değil
Gerekişle suyla sönmeye geldim...
|
|
11
|
|
|
 |
Aslında hoş bir seda bırakmak isterdim gelip geçerken;
ya da buruk bir veda...ERDEN ERKİN...
|
|
12
|
|
|
 |
ehliyetsizliğimin bilincindeyim.bilinç yüklüyüm.ruhum kılıçlar üretiyor yeni adalar fethediyorum.duygu adacıkları.içinde sevişiyor ama boşalamıyorum. |
|
13
|
|
|
 |
Toplumun irrasyonel inançları yüzünden insanlar her zaman sıkıntı çekmişti. Hala çekiyor ve gelecekte de çekecek. |
|
14
|
|
|
 |
Sonrasızlığa öncelik tanıyan eksik bir teşebbüs aşkımız.. Bir köprünün iki ayağı gibiyiz; bir araya gelsek, yıkım olur! |
|
15
|
|
|
 |
Okyanusun ortasında bıraktığın düşlerimizi, şimdi hangi kağıt gemilerin küpeştelerinde
bir varmış ile bir yokmuş arasında yolculuklara çıkartabilirdim...
|
|
16
|
|
|
 |
Hayallerimizi aldılar. Hiç değilse düşlerimizi, kişiliklerimizi, kırıntıları kalmış özgürlüğümüzü almalarına #HAYIR DİYELİM Mİ? |
|
17
|
|
|
 |
Çok yalnızım çokluğun içinde.
Çok zor oluyor çokluğun içinde yalnızlık.
Ne beni ben de ara artık ne de uzakta.
Ben senin kalbindeyim,
sarıl bana iki elinle kucakla. |
|
18
|
|
|
 |
Ruh Tecavüzcüleri
Beyin Tecavüzcüleri
Özel Hayat Tecavüzcüleri Ne olmalı cezanız? |
|
19
|
|
|
 |
Doksanlı yıllarda Almanya'da çocuk edebiyatı üzerine Yüksel Pazarkaya bağlamında kısa notlar. |
|
20
|
|
|
 |
Şaka şuka, şaka şuka, şişi çevir, ilk ilmeği örmeden al....
Attığım her ilmekle bir sıkıntımı, bir bunalımımı arkaya, omuzlarımdan geriye bırakıyordum. İnanamıyordum, nasıl bir terapi bu böyle...
|
|