Yedi iklim dört köþeyi dolandým / Meðer dünya her tarafta bir imiþ. -Dadaloðlu |
|
||||||||||
|
Gazetelerde hileli gýdalar ve insan saðlýðýna zararlý katký maddeleri ile ilgili haber okumadýðýmýz gün yoktur. Yapan da biz, satanda, tüketende… Yazýlanlara bakýlýrsa aldýðýmýz et ürünlerinde et dýþýnda her þey varmýþ. Üzerinde dana eti yazýlan sucuk ve salam ve sosis gibi ürünlerde sakatat, domuz, at, eþek eti kullanýlýyormuþ. Sakatat ve yaðlar bir tarafa dünyada birçok ülkede at ve domuz eti tüketiliyor. Saðlýk ve hijyen kurallarýna uygun kesilip hazýrlandýðý zaman kimse bu hayvanlarýn etini yediði için hastalýktan kýrýlmýyor. Biz inançlarýmýz gereði bu hayvanlarýn etini yemeyi býrakýn, yenilebileceði düþüncesine bile tiksinerek bakýyoruz. Keþke yediklerimizin içinde sadece at, eþek ve domuz eti olsa. Saðlýklý olsa, temiz olsa ve bilmeden dana eti niyetine tüketsek. Dünden razý olacaðýz… Yýllarca yurt dýþýnda yaþamýþ bir aðabeyimiz var. Sohbeti tatlý, keçisakallý, macera dolu birikimli biri iþte... Bu tiplerden mutlaka siz çevrenizde de bir iki tanýdýðýnýz vardýr. Mutlaka sürekli briç oynadýklarý bir ekipleri vardýr. Hepsi zamanýn mektepli, diplomalý, yabancý dil bilen okumuþ çocuklarý. Olgun abimizin briç yanýnda avcýlýk meraký da var. Neyse en iyisi olan biteni onun kendi aðzýndan anlatayým. Geçen sene Aralýk ayýnda bir hafta sonu Çakýroðlu’na býldýrcýna gittim. Býldýrcýný býrak çulluk bile rast gelmedi. Av hevesi sadece köpeðin iþine yaradý. Hayvan açýk havada kýra, bayýra vurdu kendini. Keyiften geberecek. Hayvancaðýz aniden önümden yüz, yüz elli metre ilerde zýnk diye durdu. Sarkýk kulaklarýný olabildiðince havaya dikti. Defneliðin kýyýsýna koþup havlayama baþladý. Ne olup bittiðini ben de anlamadým. Hayvan defneliðe doðru koþup havlayarak saldýrýyor, inleyerek geri kaçýyordu. Yaklaþýnca bir de baktým sýk defne kümesinin içinde bir domuz var. Beni görünce domuz çalýlarýn arasýndan çýkýp bayýrdan yukarý doðru koþmaya baþladý. Arka arkaya niþan alýp iki tane çaktým. Burnu üstü yere çakýlýp yuvarlanmaya baþladým. Önce niye vurdum ki bu hayvaný diye düþündüm. Tarlada ekinimiz yok, mýsýrýmýz yok. Þimdi Almanya’da olsam veya Ýsveç’te bu domuz dünyanýn parasý eder. Hem organik, hem yabani… Oysa þimdi ben burada býrakýp gideceðim leþi günlerce etrafý kokutacak. Domuzun orasýna, burasýna bakýp incelerken aklýma þeytanca bir fikir geldi. Yurt dýþýndayken arkadaþlar kuzu eti diye bana defalarca domuz yedirip sonra da alay etmiþlerdi. Üstelik yaðlý kýsýmlarý atýlýrsa etinin tadý kuzu etine de benziyordu. Býçaðýmý çýkarýp hayvanýn ön ve arka bacaklarýný kestim. Köydeki eve gittim. Kestiðim bacaklarýn derilerini yüzdüm. Etlerini kemiklerden ayýrdým. Yaðlý kýsýmlarýný kesip attým. Bir tencereye doldurup soðanlý, patatesli, havuçlu güzel bir yahni kaynattým. Hem de az buz deðil. Kocaman bir tencere… Yeme de yanýnda yat. Ardýndan Sinop’a bir telefon patlattým. “Uþaklar koþun gelin. Köyde ziyafet var. Sadece ekmek alýn. Baþka bir þey lazým deðil. Yok, içeriz, uçarýz diyorsanýz sizin bileceðiniz iþ. Mutfaðýmýzýn geçici bir ekonomik arýzadan dolayý içki servisini bir süreliðine durdurmuþtur,” dedim. Bir saate kalmadan çýkýp geldiler. Hem nevaleyi de oldukça çeþitlisinden düzmüþler. Icýðýný cýcýðýný sormasalar ben de yalan söylemek zorunda kalmayacaktým. Ekmek buldun mu yanaþ, dayak gördün mü sývýþ. Oðlan için adaðým vardý. Okulu bitirsin bir koç keseceðim demiþtim. Daha önümüzde üniversite var ama adak adaktýr. Kesmek lazým. Ýþte o koçu bu tün kestirdim. Birazýný fakir fukaraya daðýttým. Geri kalaný da size ayýrdým. Bir ikisi gak guk etti ama sesini kestim. Neymiþ efendim ben dindar deðilmiþim. Adak adamak kim ben kimmiþim? Oturduk sofraya hep beraber giriþtik yahniye. Kaþýklarýn biri batýp, öteki çýkýyor. Bir tabak, iki tabak derken tencerenin dibi göründü. Bir de iþin uzmanlarý var. Bu koç daha bir yaþýna yeni girmiþ. Yem ile deðil kýrda, bayýrda kekik ile beslenmiþ. Eti misler gibi kokuyormuþ. Sanki illa ukalalýk etmeliyiz. Her þeyden anlamalýyýz. Yahni kaþýklandý, þaraplar, biralar, rakýlar hafif hafif bünyede yol bulmaya baþladý. Sofra toplandý, tatlý bir sohbet baþladý. Zaten keyfimiz de yerinde. “Arkadaþlar, dedim. “Üzgünüm, yediðinizi ne kuzu ne de koçtu. Çakýroðlu’nda öðleye yakýn bir domuz vurdum. Ziyan olmasýna gönlüm elvermedi. Getirip eve piþirdim. Sonra da sizi çaðýrdým.” - Yalan valla yalan, bizimle kafa buluyor. - Doðrudur oðlum, ben anlamýþtým zaten. - Þaka dimi be Olgun abi. Hadi þaka de… - Yalan söylüyor. Bir bakýþta ne eti olduðunu þýp diye anlarým. - Yapar ulan bu gâvur, valla yapar… - Ne olursa olsun. Et güzeldi. Ellerine saðlýk. Ben takmam aga, - Domuz olsa ne yazar. Önemli olan niyet... Biz onu koç diye yedik. “Þaka þaka…” dedim. Hepsinin rengi geldi. Ama öte yandan içlerine de kurt düþtü bir kere. Artýk fayda çýkmaz. Kurcalayýp dururlar. Adým gibi biliyorum. Birisi atladý hemen; - Bunun kemikleri nerde? - Köpeklere verdim, nerede olacak köpeklerin karnýnda. - Derisi nerde? - Koçu kesen köylüye verdim. Derisini, ciðerlerini, kalbini ve böbreklerini o aldý. - Yalan dimi, ne olursun doðruyu söyle. Yediðimiz domuzun etiydi dimi? Bursa Nisan 2011 Seyfullah
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |