 • ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) |
581
|
|
|
|
Biz ikinci çayýmýzý daha bitirmemiþtik. Milletvekili olduðunu öðrenmiþ bulunduðumuz Þahabettin Yusyuvarlak, kahvehaneye arkasýndan itiliyormuþ gibi girdi. Arkasýndan adamlarý… |
|
582
|
|
|
|
Gazete haberi; Türk erkekleri üzerinde bir araþtýrma yapýlmýþ, sonuç: Esmer, etobur, býyýklý. |
|
583
|
|
|
|
Annesinin sesi aðlamaklýydý, “Babasý yetiþ! Baðýr çaðýr, itele burkuþtur ses yok. Oðluma bir þeyler oldu.” Belki çýðlýk atacaktý, onu bile yapamýyordu þaþkýnlýktan.
|
|
584
|
|
|
|
Küçüklerden, yerli malý haftasýnýn dýþalým ürünü çikolata, kola gibi gýdalarla kutlandýðýný duymak beni hem üzdü, hem de o yýllara götürdü. |
|
585
|
|
586
|
|
|
|
Ýþte bunun için geldim avukat bey. Bu borçtan kurtulmanýn usûlen bir yolu yok mu?” |
|
587
|
|
|
|
Bunlarýn da tek kusuru adýmý bilememeleri. Ýkide birde de susayýp "Gapýsýnda gara köpek baðlý evin çocuðu" diye baðýrýp duruyorlar. |
|
588
|
|
|
|
Ertesi gün iþe elinde eski bir gazete parçasý ile geldi. Sözde Amerikalý bilim adamlarý sigaranýn kanser etmediðini söylemiþler. Bunlar sömürgelere sigara satan þirketlerin aylýklýlarý olmalý, ama onun iþine geliyor; “Hastalanmazsýn, korkma” demek istiyor
|
|
589
|
|
|
|
Kime Maþallah desem sabaha çýkmýyor. Kýzdýðýnýz, sevmediðiniz kimse varsa, çekinmeyin lütfen bana bildirin. Ben onlara bir Maþallah diyeyim, iþ tamam!.. |
|
590
|
|
|
|
'Tosyaya pirince giderken evdeki bulgurdan olmak' mý,
yoksa 'Yaðmurdan kaçarken doluya tutulmak' mý Þans?!
Þimdi sorarým size bunu nesi ve neresi Þans! |
|
591
|
|
|
|
Annem mutlu görünüyordu; hepimize gülücükler daðýtarak tek tek baktý, sonra da bir soru sordu:
- Demirli bir þey deðil miydi o? |
|
592
|
|
|
|
Ufuk bey, alýþýncaya kadar yoklaya yoklaya oturdu.
|
|
593
|
|
|
|
- Allah baðýþlasýn. Yeðenimiz bir tane mi efendim?
- Yok, üç tane.
- Oh oh oh! En ideali efendim, en uygunu. Malumualiniz devlet katýnda makbul olan sayý da üçtür efendim.
|
|
594
|
|
|
|
.... buzdolabýnda soðuk bubi tuzaðý takliti yapan soda þiþesi olayýný... |
|
595
|
|
|
|
- Size þeker, pirinç takdimetmiþ miydik? Harçlýðýnýz var mý? Malum, hizmette sýnýr yok. |
|
596
|
|
597
|
|
|
|
Eþim odaya girdi, elinde bir kaðýtla geri döndü kaðýdý uzattý. Bir de ne göreyim doðalgaz faturasý ve dörtyüz liralýk makbuz. Elim ayaðým her tarafým titremeye baþlamýþtý. Sakinliðimi korumalýydým. Derin bir nefes alýp çarpýntýmý hafiflettikten sonra sakince sordum:
|
|
598
|
|
|
|
Hani yaz baþýnda ileri, kýþ baþýnda yeniden geri alýnan, çok ilgimizi çekmediði için sýk sýk deðiþtiriliyormuþ gibi gelen bir yaz saati uygulamasý vardý ya; ben ondan hiç bir zaman bir þey anlamamýþýmdýr
|
|
599
|
|
|
|
Hiç birini istemeyince “Canýn ne isterse ondan alayým” dedim; hiçbir þey istemem anlamýnda elinin dýþýyla öte götür iþareti yaptý. Ardýndan uzunca bir “off!” çekti; “Batsýn bu dünya!” diye de ekledi.
Ama bu da olmadý ki:
- Dur anacýðým, dedim, dur. O dediðin arabeske girer. Hiç olmaz. Bu gidenliklerden olmalý, türkü olmalý. Sana bir “Devrent Deresi” asýlývereyim mi þöyle, þifa niyetine?
- !
|
|
600
|
|
|
|
Bu sinmiþ tavýrlar da “Devlet malý deniz …”ci zihniyeti daha bir cesaretlendiriyordu. |
|