Güzellik her yerde karþýlaþýlan bir konuktur. -Goethe |
|
||||||||||
|
Herþey iyi giderken beni þoke eden bir gerçekle tanýþtým eve taþýndýðýmda. Benim sokak uzantým olan minik balkonum, meðer uzun süredir bir güvercin ailesi tarafýndan iþgal edilmiþ. Bir masa ve birkaç sandalye koyarak akþamüstü keyifleri yapmaya hazýrlandýðým, renklenmesi için boy boy saksýlar alýp çiçek seçmeye kalkýþtýðým alaným, çoktan baþkalarýna mekan olmuþ meðerse. Derin bir ýzdýrap tabii ilk tanýþma. Ben, hayvan hastasý olan ben kaderin ne acayip bir hediyesidir ki sadece gagasý ve kanadý olan hayvanlardan korkan ben, balkonumda en büyük korkumla yüz yüze kalýverdim o an. Serçe , kumru falan da deðil neredeyse martý ebadýnda bir bay birde bayan güvercin “Sen de nereden çýktýn” der gibi bakmaktaydýlar korkudan mora çalmýþ suratýma. Sonrasý sabit; bir çýðlýk, çarparak kapattýðým balkon kapýsý ve telefonda tuþladýðým numara. “Anne, balkonumda kuþ var” “Kýzým kovala gider.” Tabii bu sýrada sesin tonunda çok eðlenen bir insanýn ifadesi yerini almýþtý bile. “Gel sen kovala” dedikten sonra kadýncaðýzýn suratýna çarparak kapattýðým ahizenin sesi. Salondaydým ve týrnaklarýmý yemeye baþlamýþtým artýk. Çaresiz balkona komþu olan salon penceresini kapatmak durumunda kalmýþtým birde üstüne üstlük. Akþama doðru “beni kimse anlamýyor” acýsýnda bir zavallý pozisyonuna girmek üzereydim ki ailenin ileri gelenleri operasyonu gerçekleþtirmek ve zavallý kýzlarýna þefkat göstermek üzere çaldýlar kapýyý. Ama gene yýkýcý bir hamleyle. Kapýyý açmadan önce“Kim o” diye sorduðumda aldýðým cevap “Balkondaki ev sahiplerin” þeklinde gelmiþti. Sinirli ama çaresiz ben açtým kapýyý, gülen yüzlere ters bakýþlar fýrlattýktan sonra direk balkonu gösterdim tabii. Onlar orada olduðu sürece benim baþka türlü davranmamý beklemeyen kabilem sürü halinde ilerlediler mutfaða ve oradan balkona. Ben içerden avaz avaz baðýrýyordum, “kapýyý çok açmayýn” diye. Bizimkiler, içeri seslendiklerinde delirmek üzereydim. Bizim ailenin iki tanede yumurtasý varmýþ balkonda. Yufka ben, “býrakýn kalsýn” dedim cýlýz bir sesle.”yavrular çýkýnca kovarsýnýz.” Hataya bak, balkon efendilerim kocaman iki sene boyunca toplam on tane yavru uçurdular yuvalarýndan. Ben ne zaman tam camdan bakýp yavrular çýkmýþ, uçmak üzereler diye eþrafa haber versem her seferinde güvercin teyzemin altýndan iki yumurta daha çýkýyordu. Hep ayný sahne tabii, “Býrakýn. Bunlarda uçsun”. Yuva yýkmamaya o kadar þartlamýþtým ki kendimi balkonda ki haczi bir türlü kaldýramaz vaziyetteydim. Bundan üç ay önce, balkonda ki yavrularýn uçtuðu ve yeni yumurtalarýn olmadýðý bir þanslý haftaya sahip olup onlardan kurtuldum. Yuvalarýný bozdurup, balkonu temizlettim. Sonra komple boyayýp ele geçirdim ama o kadar alýþmýþ ki bizim kuþlar bizim balkona buna raðmen tek baþýma balkonda oturamaz haldeydim. Hep birlikte gelip benim aklýmý baþýmdan alýyorlardý. Sebat edip, o balkonu her gün yýkadým. Rüzgar gülü taktým sesten korksunlar diye, balkon demirlerine hýþýrdayan poþetler baðladým. Yok, hiç biri kifayet etmedi maalesef. Rüzgar gülünü seyrettiler, poþetleri de gagaladýlar durdular. Eðer evde bir balkonum daha olsaydý zaten onlara býrakma inceliðini gösterecektim ama yoktu iþte. Tanýdýðým herkesi balkonuma toplamaya baþlamýþtým. Beni bir yerlere davet eden dostlarý, “ Siz gelin, benim balkonda keyif yapalým þöyle açýk havada” diye ayartmaya, sanki fark etmiyorlarmýþ gibi davranýp bu arada balkonun insan iþgalinde olduðunu benim kuþlara anlatmaya çalýþýyordum. Birkaç ay boyunca düzenli olarak devam eden kalabalýk benim gagalý korkularýmý ürkütmüþ olacak ki birden bire vazgeçtiler. Artýk balkon benimdi. Hemen o hafta sonu, saksýlara toprak doldurup özenle salon camýnda yetiþtirmeye çalýþtýðým kokteyl domates fidelerimi ektim ve balkona yerleþtirdim. Çiçeklerimi hazýrlayýp balkonda boþta kalan her yeri yeþerttim. Buz gibi kocaman bir birayý da þereflerine kaldýrdým. O hafta sonu evde kalmadým ve hafta baþýnda eve döndüðümde sevgili fidelerimin sökülmüþ, çiçeklerimin de üzerlerine oturulmak suretiyle talan edilmiþ olduðunu gördüm. Gene týrnaklar yenmeye baþlanmýþtý tabii. Kendime bir kahve yapýp, düþünmeye baþladým ve fark ettim ki ben insaným. Düþünebiliyorum. Elin hayvanýyla girdiðim bu savaþý bu þekilde kazanma þansým var. Ýlk adým ne olmalý? Tabii ki önce duygularý öldürmeli. Acýmak yok artýk. Pimapen yapýlacak. Hemen bu hafta hem de. Yok eðer öyle olursa onlar içeri giremez ama bende dýþarý uzanamam. Gene onlar kazanmýþ olur bu durumda. Bu olmaz. Ne yapacaðýz öyleyse. Evet, tel yapacaðýz. Balkona boydan boya tel çekmek gerek. Onlar giremeyecek, bende hava alacaðým. Tel nereden bulunur, doðru alýþveriþe. Bulduk iþte hem plastik, ince kafesleri var hem de çok çirkin bir görüntüsü yok. Tavana bir korniþ, tele halka takýldý ve balkonum bu semtin gördüðü görebileceði en ilginç görüntüye kavuþtu. Fideler yenilendi ve balkon elden geçirildi. Ýlk günler aþaðýya bakmak için demirlere dayanýp eðildiðimde suratýma çarpan þeyin ne olduðunu anlamak için biraz zorlandým tabii. Ama insanoðlu, azmi eline alýnca çözümsüz sorun kalmýyor demek ki. Tanýdýðým herkes olayý birbirinden duymuþ ve “Ýnanmýyorum ya, gerçekten balkonu kümese mi çevirdin?” telefonlarý açmaktaydý. Bende her seferinde, “Siz görenlerin abarttýðýna bakmayýn, dýþardan belli bile olmuyor” yalanýný tüketmekteydim. Ev tamamen benim olmuþtu artýk. Bir gün balkonda otururken fark ettim ki benim eski misafirler; ince tahta parçalarýný, süpürge çöpü gibi ev yapmalarýna yarayacak ne buldularsa gagalarýnýn arasýna sýkýþtýrýp üç kat üzerimdeki komþumun balkonuna taþýyorlar :))) Güç bendeydi artýk. Belki sitemizin ikinci bir telli balkonu olacaktý önümüzde ki sene. Bir taraftan da yukarýda ki evin sahipleri fark etmezde hayvancýklar yuvalarýný rahat rahat yaparlar inþallah diye dua etmekteydim. Hayatým normal seyrine kavuþmuþ ve huzurlu devam ederken bu sabah, balkondan gelen hýþýrtýyla kulaklarým dikildi. “Yok caným” diye geçirdim içimden, “daha neler artýk. Nasýl girecek o tel varken”. Gene de biraz temkinlice balkona yaklaþtým ve güvercin teyzeyi bir adet saksýmý eþeleyip kendine oturacak yer hazýrlarken yakaladým. Balkon kapýsýný kapatýp,camdan bakarak teli gözden geçirdim, açýlmýþ veya yýrtýlmýþ bir yeri yoktu. Sakin olmaya çalýþarak, kapýnýn camýndan onu seyretmeye baþladým. Bu arada kapýya vurup ses yaparak ürkütmeye, girdiði yerden çýkmasýný saðlamaya çalýþýyordum. Kuþ bir on dakika kadar çýrpýndý tel ve balkon arasýnda fakat en sonunda teli duvardan ayýrmayý ve yarattýðý boþluktan çýkmayý baþardý. Ben en aptal ifademle seyrediyordum bütün olanlarý. Neler olmaktaydý böyle. Zaferimin üzerinden bir ay bile geçmeden hayallerimi yýkmak için geri gelmeye baþlamýþlardý herhalde. Ne aptal hayvanlardý bunlar, her biri altmýþ daireli yaklaþýk otuz kýrk bloktan oluþan bu sitede, girmesinler diye tel örgü olan tek balkonda ýsrar ediyorlardý. Kuþ gittikten sonra balkona çýktým, sanki rutinleþmiþ gibi hiç düþünmeden hayvanýn daðýttýðý yerleri düzelttim, masayý sandalyeleri sildim ve o andan sonra donakaldým iþte. “Ne kadar insana benziyorlar” diye bir düþünceye esir oldum birden bire. Ben, duygularý öldürüp onlarý hayatýmdan çýkarmak savaþýna girmiþtim. Onlar ise, hayatlarýný alýþýk olduklarý gibi devam ettirmek. Ýki eski sevgili gibiydik her nasýlsa. Ben terk eden, yeni bir hayata yelken açmak isteyen, o ise bir türlü vazgeçip gidemeyen. Ben önce çok zarar görmesin diye, sessizce yanýmda kalmasýna izin vermiþtim. Kendi kendime uzaklaþmýþ ve ona belli etmemiþtim içimde ki fýrtýnayý. O ise, zavallý, masum ve seven taraftý iliþkimizde ki. Hiç problem olmadýðýný zannedip, huzurlu günler geçiren ve hýzla üzerimize doðru yaklaþan karanlýðý göremeyen. Bir gün ben dayanamamýþ ve onunda kabullenme gücünün yüksek olduðunu sandýðým bir günde, habersiz ve saldýrgan bir tutumla ona hayatýmdan çýkmasýný söylemiþtim. O ise bir anlam verememiþ bütün yaptýklarýma ve bir gün geçer elbette beklentisiyle sessizce boyun eðer gibi gözükmüþtü. Ben onun olmadýðý bir hayata sabýrsýzlanarak daldýðýmda, o her gün kapýmý çalarak sabýrla kendini hatýrlatmýþ ve beklemeye devam etmiþti. Ben ona artýk vazgeçsin diye, hayatýmda ki baþka insanlarý her gösterdiðimde kabul edememiþ ve gene sabýrla kapýmý çalmaya devam etmiþti. En sonunda aramýza ciddi bir duvar ördüðümde boynunu büküp, o duvarýn ötesinde kalmaya alýþmaya baþlamýþtý. Ama alýþkanlýklarý ve geçmiþi benden kopmasýna engel olan birer düþman gibiydi. Ben mi, ben kendi hayatýma sahip olmanýn huzurunu hissetmekteydim sadece. Tam hayatým istediðim hale gelmiþ, ondan kurtulduðumu hissetmiþken baþka bir yuvaya uçtuðunu görmüþtüm. Yüreðim rahatlamýþtý ve onunda artýk kabullenerek kendi ayaklarýnýn üzerinde durabildiðini görmüþtüm. Vicdaným kurtulmuþtu kendini sýkan pençelerden. Dua etmeye baþlamýþtým yeni yuvasýnda mutlu olsun diye. Artýk geçmiþ olmuþtuk birbirimiz için, yollarýmýz ayrý yönlerde uzayýp gitmiþti. Aklýma bile gelmediði bir gün, tekrar dönmeye kalkmýþtý benim yeni yaþamýma. Ansýzýn kapýyý çalan eski bir sevgili, telefonda yýllar sonra sesini duyduðum eski bir aþk gibi. Bir türlü benden kopamayan, varolmak için su gibi, yemek gibi bana sahip olmak isteðinde olan eski bir aþk. Artýk onu da suçlayacak bir yaný kalmamýþtý yaþananlarýn, en azýndan baþka bir yerde mutlu olmaya çalýþmýþtý. Bir çabasý olmuþ ve benden vazgeçmiþti. Ama olmamýþtý iþte, bana geri dönmek tek kurtuluþuydu belki de. Döndüðünde beni görmek, iyice bocalatmýþtý onu. Duvarýn dýþýndan ýsrarla içine sýzmýþtý ama eskisi gibi istenmediðini bir kez daha hissetmiþti. Artýk iyice yorgun ve yaralýydý. Kesinlikle istenmediðini fark ettiði andan sonra bu sefer duvardan dýþarý çýkmak için son gücünü de tüketmiþti. Ben ise, duvarýn sahip olduðum kýsmýnda, onu seyretmiþtim gitmek isterken. Yýkýldýðýný, kaybettiðini ve yalnýzlýðýný seyrederken maalesef bir kez daha insan olduðumu hissetmiþtim. Kýsa bir süre, “açsam mý þu teli” diye düþünmüþ ama yeni alýþkanlýklarýma yenik düþmüþtüm bende. “Son gidiþin olur umarým eski sevgili” diye el salladým ardýndan ona göstermeden. Çünkü her dönüþün beni de senin kadar yaralýyor.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Simten K. Ataç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |