Denemede
Ýlk Yirmi |
1
|
|
|
 |
Oysa bakýlan þeyi kavrayabilmek, anlayabilmek, sindirip olgunlaþtýrmak için; eskilerin tabiriyle onda “tefani” olmak gerekir. Yani, onda erimek, onunla bütünleþmek onda yok olana dek var olmak… |
|
2
|
|
|
 |
Yaþamakta farklý, yaþanmasý deðiþik. Savrulursun ortasýna, yön bulmaya çalýþýr, çýkýþý bulmak için kaybolup durduðun bir labirent misali hayat. |
|
3
|
|
|
 |
"ÞÝMDÝ" yi yazmak... Belki de yaþamak, ÞÝMDÝDEN... |
|
4
|
|
|
 |
Onu tanýdýðýmda 12 yaþýnda bir çocuktum. Güneþli Köyü Ýlkokulu'nu bitirmiþ, Köprübaþý Ortaokulu'na yeni baþlamýþtým. Gerçi o zamanlar ortaokulla lise tek çatý altýndaydý. Okulun adý Köprübaþý Lisesi olarak geçiyordu. Ortaokul da onun bir parçasý olarak eðitim öðretim hayatýna devam ediyordu. Köyden geldiðim için ilk günler biraz çekingendim. Ne de olsa Köprübaþý, köyümün 20 katý büyüklükte bir yerdi. Farklý köylerden farklý insanlar vardý. |
|
5
|
|
|
 |
Taksim Meydaný’nda sýra konaklarýn, Baðdat Köþkü’nün çinilerinin, Baruthane Deresi’nin, Kozyataðý’ndaki arabacýlar kahvesinin, suyu akan çeþmelerin Ýstanbuludur bu dizelere ruhunu estiren… Kendi dünyasýndan bir aný sonraki nesiller için sonsuzlaþtýrmýþtýr dizelerinde þair. Ýstanbul, dinmeyen bir esinti ve bir devam ediþtir…
|
|
6
|
|
|
 |
Aslýna bakarsanýz hepimiz gidiciyiz. Hani diyor ya büyük mutasavvýf Yunus Emre ’’Biz dünyadan gider olduk kalanlara selam olsun.’’ Bize selam verene bizden de aleykümselam ... Bakalým biz giderken bizlerin selamýný kimler alacak? |
|
7
|
|
|
 |
Merak ediyorum. Gerçekten çok merak ediyorum. Yani üzerimize serpilen bu ölü tohumlarý topraðýyla birlikte süpürmek için illa ölçüsüz bu çirkinliðin ve baþýbozuk bir kötülüðün dilini, metaforlarýný kullanmak zorunda mýyýz? |
|
8
|
|
|
 |
Otobüs yolculuðu hakkýndaki gözlem ve izlenimlerimin, estetik kaygýsý gütmeden kalemimden dökülmüþ hali... |
|
9
|
|
|
 |
O yýllarda TRT de oynayan Amerikan dizi ve filmlerinde sizin de dikkatinizi çekmiþtir mutlaka, oyuncular birbirlerinin suratlarýna yaþ pasta fýrlatýrlardý... Biz de, bizim filmlerde olmaz böyle þeyler derdik. Garibimize giderdi o sahneler, o fýrlatýlan pastalar birer nimetti bizim için, hala da öyledir. |
|
10
|
|
|
 |
Aynaya baktýðýnýzda gördükleriniz dýþýnda, göremediklerinizi de sunabilirsiniz okura. Ama ilkinde karþýnýzda dikizciler bulursunuz ve kendi imgenizi onlarýn göz ucuna hapsediverirsiniz. Ýkincisinde ise bir paylaþým bulursunuz. Kendini anlatmakla ifade etmek arasýndaki o ince çizgi burada yatýyor bence. |
|
11
|
|
|
 |
Ekonomi konusunda düþünürler var ki konuþurken mangalda kül mül benzeri bir þey býrakmýyorlar, o sebeple mangallarýn külleri de bu düþünürlere gönül koyuyorlarmýþ ''Bizi niye mangalda býrakmýyorlar.'' diye... Makro Ekonomiyi incelemek, irdelemek ve dahi hatta hercümerç etmekten baþlayýp sonra mikro ekonomiye geçip, döviz, altýn fiyatlarýndan dem vurup, faizlerin düþüp düþmemesi ile ilgili biraz konuþup, dýþ ticaret açýðýnýn nedenleri ile bitiriyorlar... Bense sadece cebimdeki paraya bakýyorum. Ay sonu hiç gelmese... Sonu gelmeyen bir ay icat edilemez mi? |
|
12
|
|
|
 |
Umarým ben ölmeden insanlýk dirilir. |
|
13
|
|
|
 |
Ýnsanýn kendini yere göðe sýðdýramamasý ne garip. Hele en son sýðdýrdýklarý yeri düþününce. Bazý insanlar o kadar uçta ki. |
|
14
|
|
|
 |
Beklenti arttýðýnda mutsuzluk çoðalýr mý? Olabilir, ama umudun kaybolduðu nokta daha çok mantýksal olarak ilgi kurduðumuz ahlaki ve inanýþ sisteminin beklediðimiz gibi sonuç vermemesinden kaynaklanýyor olabilir. |
|
15
|
|
|
 |
Sadece canlýlar mý ölür, peki ya kitaplar? Kitaplarýn da bir ruhu yok mudur?
Kitap sektörünün ve yayýncýlýðýn zor günler geçirdiði günümüzde, acilen bir þeyler yapýlmazsa eðer kitaplar ölecek ve kültür büyük bir darbe görecektir. Kitaplarýn ölmesi demek, toplumun hafýzasýnýn ölmesi demektir ki bu da ciddi bir zihin krizi yaratýr. Bizler sadece iklim krizi ve küresel salgýnlar deðil farkýna varamasak da, zihin krizleri ve teknolojik salgýnlar da yaþarýz. Kitapsýz kalan bir milletin hayat damarlarý yavaþ yavaþ kurur ve fikir yakýtýyla aydýnlanamayan beyinler gün geçtikçe karanlýklarda boðulmaya baþlar. Buna ben ‘’modern cehalet’’ adýný veriyorum. Bizler kitaplardan uzaklaþýp modern çaðýn cahilleri hâline gelirsek eðer, geçmiþle baðlarýmýz kopar; kültürel mirasýmýz ve geleneklerimiz yok olmaya baþlar, düþünce ve bilinç eksenimiz ise gittikçe daralýr.hâlde -kitaplar ölmesin, fikirler ve eserler silinmesin- parolasýyla çýktýðým bu yolda hem bu projeme hem de doðaya katký saðlayacaðýný düþündüðüm projeme destek veriniz ki güçlü bir sinerjiyle saðlam köprüler kurup geleceðimizi koruyabilelim.
Tüm bu önemli noktalardan hareketle ve çok daha güçlü bir sesle diyoruz ki: ‘’Kitaplar ölmesin, fikirler ve eserler silinmesin’’
Yolu kitaptan geçen herkesle bir gün bir yerlerde görüþmemiz ve sinerji yaratmamýz dileðiyle...
Haydi katýlýn bize, kitap ve doða sevgisiyle el ele, gayece.
Gaye Dilek GEZER. (Kitap kalpler)
|
|
16
|
|
|
 |
Bazen atasözlerini uygulamalý yaþarýz. |
|
17
|
|
|
 |
Bazen uzun gelir yaþam süren, an olur bitsin istersin. Bazen ise uzatmalarý dilersin. Nasýl bir ikilem ise...
Umutlarýn, hayallerin, tüm yapmak istediklerin sýrt çantanda biriken yükün olur. Aðýrlaþtýðýnda tek tek çýkarýp atmak zorundasýn. Hayat iþte. |
|
18
|
|
|
 |
Bazen bütün terslikler üst üste gelir. Kaderde fýrça yemek varsa kaçýþ yok. |
|
19
|
|
|
 |
Düþündüðünde Yunus’un zamanýný yedi Taptuk Emre
Yetmez idi herkes gibi Yunus’a da söylediði masallar ile
Haliyle her Ademoðlu yaþar bu hayatý kendi bildiði ile
Gün sonunda sonuna kadar ilerlemeli güvendikleri ile |
|
20
|
|
|
 |
Çoðumuz için ev, sadece bir evin içi deðil; mahalle, kasaba, köy veya bir adadýr.. Hatta milyon metre karelik bir memleket topraðý.. |
|