Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Bir gün benim için de böyle bir þey yaptý. Olaylar þöyle geliþti: Birinci sýnýftaydýk. Eðitim þefinin beni çaðýrdýðýný söyledi bir arkadaþým. O anda ürperdiðimi hissettim. Adeta kaným donmuþtu. Eðitim þefinin býrakýn yüzünü görmeyi, adýný duyunca bile ürküyorduk. Her an, bize kýzacak, baðýracak bir nedeni olurdu. Çok sertti, ondan ödümüz patlýyordu. Bir derste bize çok kýzmýþtý. “Size eþekler bile demiyorum Çünkü o zaman eþeklere haksýzlýk etmiþ olurum.” Demiþti. Bizim onurumuzu kýrmýþtý. Ýnsan annesinden, babasýndan uzakta olursa, öksüz gibi olursa, iþte böyle hakaretlere uðrardý. Ona eþekliði bile çok görürlerdi. Ne demiþ atalarýmýz: ”Analý kuzu, kýnalý kuzu. ”Bu hakareti bile, evimizden uzakta olmaya baðlýyordum. Onun beni çaðýrmasý, hiç de hayra alamet olamazdý. Acaba ben ne kabahat iþlemiþtim? Yoksa; çarþýya çýktýðýmýzda Aysellerin evine gittiðimi mi öðrenmiþti? Tek suçum buydu. Keþke bacaklarým kýrýlsaydý da gidemeseydim. Arkadaþlar ”Eðitim þefi sana çay ýsmarlayacakmýþ.” diyerek benimle dalga geçiyorlardý. Korkudan titreye titreye idare katýna indim. Cesaretli olmaya çalýþýyor, baþaramýyordum. Yüzümün limon gibi sarardýðýndan emindim. Aslýnda bir yanlýþým olamazdý. Biz Mudurnulular, kurallara en iyi uyan öðrencilerdik. Hele ben. Yapýlmamasý gereken þeyi yapmam mümkün deðildi. Yapýlmasý istenen þey de, mutlaka yapýlmalýydý. Kurallar, uymak için vardý. O halde benim , eðitim þefiyle ne iþim olabilirdi? Yaptýðým tek yanlýþ, çarþý izninde Ayseller’ e gitmekti. Oraya da arkadaþýmýn ýsrarýyla gitmiþtim .Korkudan diken üstünde oturmuþtum. Oturduðum da ancak onbeþ dakika. Þimdi eðitim þefi, bunun hesabýný soracaktý benden. Üstelik eðitim þefi, öðrencilerin disiplini ile ilgileniyordu. Ýþte bu “disiplin” kelimesi, tüylerimi diken diken etmeye yetiyordu. Eðitim þefinin kapýsýnda bir süre bekledim. Ýçeri girmeye korkuyordum. Kapýsýnda bekledikçe, korkum daha da artýyordu. Ne kadar beklesem, sonunda girecektim. Olacaklarýn önüne geçemeyecektim kapýda beklemekle, sadece geciktirecektim, o kadar. Neden sonra cesaretimi toplayýp, daha doðrusu çaresiz, odasýna girdim. Keskin bakýþlarýyla þöyle bir beni süzdü Eðitim Þefi. Suratý her zamanki gibi asýktý. Zaten güldüðünü ,hatta gülümsediðini görmezdik. Ama bugün daha da sert, daha da sinirli görünüyordu. Ýçerde Allahtan baþka öðretmen yoktu. Beni , bir suçumdan dolayý azarlayacak olursa, en azýndan kimsenin haberi olmayacaktý. Utancým, eðitim þefi ile aramýzda kalacaktý. Öðretmenimiz cebinden bir zarf çýkardý. Üzerinde ismim yazýyordu. Demek ki bana bir mektup gelmiþti, ya da tebrik kartý büyük bir ihtimalle. Yýlbaþý sonrasýydý çünkü. Ýþte þimdi yanmýþtým! Sakýncalý(!) bir mektuptu bu, ya da kart. Korkum daha da arttý. Kimden gelmiþ olabilirdi?Arkadaþlýk ettiðim, hele hele mektuplaþtýðým bir erkek çocuk yoktu. Öðrencilik yýllarýmýzda, hemen hemen hiç birimizin erkek arkadaþý yoktu, olamazdý. Bize, bunun ayýp olduðunu öðretmiþti büyüklerimiz. Kýzlar, kýzlarla arkadaþlýk etmeliydi; erkekler erkeklerle.(!) Aksi takdirde, kemiklerimizi kýrarlardý büyüklerimiz(!) Hem biz okula , okumaya gelmiþtik, erkeklerle arkadaþlýk etmeye deðil.(!) Peki bu zarf ne demek oluyordu? Ailemden veya kýz arkadaþýmdan gelen bir mektup için, beni çaðýrmazdý eðitim þefi. Sonra birkaç tane daha zarf çýkardý cebinden. Suratý iyice asýlmýþtý. Zarflarý teker teker açtý, önüme koydu. Her birinin içinden tebrik kartý çýktý. Hepsi de ayný kiþi tarafýndan, benim gibi, okuldaki birkaç kýza daha yazýlmýþtý. Kartlarýn yazýsý aynýydý çünkü. Yýlbaþý kartýydý bunlar. Ýyi ama, neden sadece beni çaðýrmýþtý eðitim þefi? Kendisine kart yazýlan diðer kýzlarý neden çaðýrmamýþtý acaba? Eðitim þefi, zarflarý açmayý, içinden kartlarý çýkarmayý yavaþ hareketlerle yapýyordu. Hiç konuþmadan, sessiz sessiz. Bu sessizlik, fýrtýna öncesi sessizliði hatýrlatýyordu bana. Biraz sonra olan olacaktý. Bu arada benim korkudan diþlerim birbirine vuruyordu. O kadar korkuyordum. Kalp atýþlarýmý kulaklarýmda hissediyordum. Benden, kartlarý yüksek sesle okumamý istedi eðitim þefi.. Ayný kiþi tarafýndan, ancak farklý kiþilere yazýlan bu kartlar, okulumuzdaki bir erkek öðrenciden geliyordu. Son sýnýfa giden ve bir köy ilkokulunda staj yapan bir erkek öðrenciden. Benimle beraber üç dört kýz öðrenciye daha kart yazmýþtý. Benimkinin haricindekilerin ifadesi aynýydý. Hepsinde, ”Yeni yýlýný kutlar,derslerinde baþarýlar dilerim.” diye yazýyordu, bu kadar. Bana yazýlanlar ise, diðerlerinden farklýydý. Demek ki, onun için eðitim þefi yalnýzca beni çaðýrmýþtý. ”Kalbin hangi aný bekliyor ve kimin için çarpýyorsa, gözlerin kimi arýyorsa, yeni yýlýn sana onu getirmesini dilerim. Sevgiler.” gibi þeyler yazýyordu. Bir erkek çocuk bana sevgiler sunuyordu, ne ayýptý, ne utanç vericiydi.(!) Bunu okuyunca, utancýmdan yerin dibine girdim. Öðretmenim de bana, “Sesli oku.” diye baðýrýyordu. Bense, yüksek sesle okumaya utanýyordum. Bu kartý yazan çocuk, arada bir beni rahatsýz ediyordu. Benimle arkadaþ olmak için haber gönderiyordu. Bense; erkeklerle arkadaþlýk etmenin ayýp olduðunu bildiðim (!) ve kendisine en ufak bir yakýnlýk hissetmediðim için, her defasýnda reddediyordum. Fakat o ýsrarcý davranýyor, beni bunaltýyordu. Sýnýftaki kýzlar ona “Börtlek” adýný takmýþlardý. Ýkide bir bana “Senin Börtlek” diyerek, beni kýzdýrýyorlardý. Onunla hiçbir arkadaþlýðým yoktu. Bunu öðretmenime nasýl anlatacaktým? Öðretmenim bana,”Sana yazýlanlar, arkadaþlarýnýnkinden niçin farklý? Kalbin kimin için çarpýyormuþ, gözlerin kimi arýyormuþ, söyle bakalým.” diye soruyordu. Ben de “ Hocam, ben zaten bu çocuktan þikâyetçiyim.” diyemiyordum. Çünkü, öðretmenimin “ O zaman þimdiye kadar neden gelip þikâyet etmedin.?” diye soracaktý. Buna ne cevap verecektim? Aðlamaya gücüm yetiyordu. Öðretmen ise,” Aðlama, bana derhal cevap ver. Senin kartýn diðerlerinden niçin farklý? Aranýzda ne var?” diye söyleniyordu. Söylenmek ne kelime, aslanlar gibi kükrüyordu. Aramýzda ne olabilirdi ki! Gündüzlü bir öðrenciydi. Sabah okula geliyor, dersten sonra gidiyordu. Onu tenefüslerde arada bir uzaktan görüyordum sadece. Bazen de ben bahçedeki bankta otururken gelir, izin isteyerek, bankýn bir ucuna iliþirdi. Havadan,sudan bir þeyler söylerdi. Bu yakýnlýktan bile ürker, o oturur oturmaz hemen kalkar giderdim. Erkeklerle arkadaþlýk etmenin ayýp(!) olduðunu hatýrlardým. Eðer isteseydim tenefüslerde onunla sadece konuþabilirdim. Ya da okulun bahçesinde birlikte yürüyebilirdim, o kadar. Ýsteseydim bile bundan fazlasýný yapamazdým. Ama Eðitim Þefi ýsrarla “Aranýzda ne var?” diye soruyordu. Ben þimdi ne yapacaktým? Bir kýz öðrencinin bir erkek öðrenciyle mektuplaþmasý, ceza almasýna , okuldan uzaklaþtýrýlmasýna yetiyordu. Bu arada ders zili çaldý. Öðretmen “Dersten sonra tekrar gel.” dedi bana. Yapmadýðým bir þeyden utanýyordum Ceza alacaðýmdan korkuyordum. Hem de hiç suçum yokken. Bunun yaný sýra, kendimi müdafaa etmekten âcizdim. Eðitim þefinden öyle korkuyordum ki, aðzýmý açmaya cesaret bile edemiyordum. Böyle davranýnca da, suçlu izlenimini veriyordum. Aðlayarak sýnýfa çýktým. Masama kapanýp, baþýma gelecekleri düþünerek, baðýra baðýra aðlamamý sürdürdüm. Ya bana ceza verirlerse, bunu aileme bildirirlerse ben ne yapacaktým? Anneme, babama ne cevap verecektim? Bunlarý düþündükçe, olay daha da vahim bir hal alýyordu. Yanýma Nurþen geldi. Hani þu gözü kara,cesur ve osmanlý kýz.Ne olduðunu sorunca, aðlayarak anlattým. Nurþen, bana kart yazan çocuðun beni nasýl rahatsýz ettiðini biliyordu. Sýnýftaki diðer kýzlar da. Elimden tutmasýyla, beni sürükleyerek koridora çýkarmasý bir oldu. “Nereye?” diye sorduðumda, “Ýdareye, Eðitim Þefine gidiyoruz, salak!” dedi bana. Yýldýrým hýzýyla beni, merdivenlerden çekiþtire çekiþtire idare katýna indirdi. Bir yandan da bana “Aptal! Niye ,o çocuðun seni rahatsýz ettiðini söylemedin? Pýsýrýk!” diye çýkýþýyordu. Adýmlarýmý ona uydurmakta zorlanýyordum. Nurþen’le Eðitim þefinin odasýna girdik. Þimdi daha da korkuyordum Eðitim þefi Nurþen’e “Sen Kâmuran’ýn avukatý mýsýn? Onun aðzý dili yok mu?” diye söylenecekti. Ben aðlaya durayým, Nurþen eðitim þefine; benim suçsuz olduðumu söyledi. Kartý yazan çocuðun, bana verdiði rahatsýzlýklarý , tenefüslerde hep peþimden gezdiðini anlattý. Benim, sýkýlgan olduðum ve o çocuðun zarar görmesini istemediðim için, þimdiye kadar kendisini þikâyet etmediðimi söyledi. Ben korkudan tir tir titrerken,aðlarken, o benim adýma konuþuyordu. O sinirli , sert mizaçlý eðitim þefinden korkmuyordu. Acaba Nurþen bu cesareti nereden alýyordu? Eðer kendisine inanmayacak olursa, bu durumu, bizim sýnýftaki öðrencilere de sorabileceðini söyledi.”Kart yazan çocuðu çaðýrýn, Kâmuran’la yüzleþtirin.” gibi, akýl bile verdi. Öðretmenimizin yüzündeki ifade yumuþar gibi oldu, çatýlmýþ kaþlarý aralandý. Ve Nurþen’in anlattýklarýna inandý. Bana kart yazan çocuk için; “Çaðýrýn onu bana.” dedi ve bana gidebileceðimi söyledi. Büyük bir sevinçle eðitim þefinin odasýndan çýktým. Böylece Nurþen’in sayesinde, haksýz yere suçlanmaktan ,hatta belki de ceza almaktan kurtuldum. Dünyaya yeni gelmiþ gibi oldum. Çok mutluydum. O anda okulumuz birdenbire aydýnlandý sanki. Her þey bana çok güzel görünmeye baþladý. Hani derler ya; “Allah fakir kulunu sevindirmek isterse, eþeðini kaybeder, üç gün sonra buldururmuþ.” diye. Bana da öyle yaptý. Ýþte o günden sonra yatýlý okulu sevmeye baþladým. Alýþýyordum yavaþ yavaþ yatýlý okul hayatýna, aile özlemine.Yatýlý okulda edindiðim, tatilde özlediðim kýz arkadaþlarým vardý artýk. Birinci yýlýn sonundaki yaz tatilinde okulu aramaya bile baþlamadým. Ýyi ki yatýlý okuyordum. Yatýlý okul hayatý çok güzeldi. Hele-arkadaþlarýmýn ifadesiyle- Börtlek’siz daha da güzeldi. Eðitim þefine bile alýþtýk. Gene de ne olur, ne olmaz diye, onunla karþýlaþmamaya, ona görünmemeye dikkat ettik. Bizi her görüþte, mutlaka kýzacak , bize baðýracak bir þey bulacaðýný biliyorduk çünkü.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |