Deney, herkesin hatalarýna verdiði addýr. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Gösterdiðim acayip davranýþlardan örnekler vereyim de siz karar verin birazcýk deli olup olmadýðýma. Alýn iþte çok taze bir örnek. Hani televizyonda sýcak haberler vardýr ya, onlardan biri gibi: Daha iki gün önce pikniðe gittik ablamlarla, arkadaþlarla. Güzel bir piknikti. Çok güzel vakit geçirdik. Pikniðe, eniþtemin halasý olan bir haným da geldi yeðenleriyle. Hani “ Aðzýndan bal damlýyor.” derler ya, öylesine tatlý dilli biri. Zaman zaman ona tesadüf ediyorum ablamlarda. Az-çok tanýdýðým biri yani. Neyse, akþamdan sonra piknikten döndük. Ýþte her akþam yaptýðýmýz þeyleri yaptým. Televizyon izledim biraz. Kitap okudum, sonra birþeyler karaladým þiir niyetine, falan. Saat onikiye gelmeden yattým. Yorulmuþum piknikte. Zaten pikniklerin yorgunluðu, eðlencesinden daha fazla.Özellikle bayanlar için. Yattým ama, neden bilmem bir müddet uyuyamadým. Uyumaya çalýþýrken geçirdiðim günü düþündüm; “ Piknikte þöyle yaptýk, böyle yaptýk, þu þöyle demiþti, bu böyle demiþti .” gibi. Derken, eniþtemin halasýnýn ne hoþ bir kadýn olduðunu düþündüm. Sesi kulaðýma gelir gibi oldu. Mýsýr patlar gibi çýtýr çýtýr konuþan bir kadýn. Neydi kadýnýn adý, o an hatýrlayamadým. Ama iyi biliyorum caným, az sonra hatýrlarým. Düþündüm düþündüm, hatýrlayamadým. Allahallah ! Baþka þeyler düþünmek istiyorum olmuyor; aklým gidiyor, kadýnýn aklýnda takýlýp kalýyor. Neydi... Neydi.... Neydi kadýnýn adý...? Tüh ! Bir türlü çýkartamýyorum. Hemen hemen tüm yakýnlarýmýn telefon numaralarýný, hatta arabalarýnýn plakalarýný bile ezbere bilirim.Ezberlemek içim özel bir çaba harcamam da, nasýlsa yine aklýmda kalýr. Belki inanmayacaksýnýz ama, bayram kartý yazarken bile pek adres defteri kullanmam. Onlarca þiiri ezbere okuyabilirim. Hafýzam çok kuvvetli yani. Ama bu kadýnýn adýný hatýrlayamýyorum. Düþünürken uykum iyice kaçtý. Saat oldu mu gecenin bir’i. Bu durumlarda uyguladýðým bir yöntem var. Alfabenin ilk harfinden baþlar, sýradaki harfle baþlayan bildiðim bütün isimleri içimden söylerim. Alfabenin son harfine kadar gelirim. Genelde baþarýlý olurum. O gece de öyle yaptým. A’dan Z’ye kadar, sýradaki harfle baþlayan bütün isimleri düþündüm. Yok! Hiç biri deðil. Hay Allah ! Neydi bu kadýnýn adý ? Sonra tekrar alfabenin ilk harfine geldim, yirmidokuz harfi yeni baþtan taradým. Öffff ! Yine hatýrlayamadým. Aslýnda isminin baþ harfini hatýrlasam, iþim daha kolay olacak. Fakat kadýnýn ismine dair hiçbir ipucu yok elimde. Erken bir saat olsa ablama telefon edip; “ Halanýzýn adý neydi? ” diye soracaðým. Ama vakit gecenin bir yarýsý, herkes uykuda diye vazgeçtim. Kadýncaðýzýn adý dilimin ucunda ama, aðzýmdan çýkmýyor bir türlü. Yalnýz, isminin son hecesi.....yet, ...met gibi bir þey; ya da bana öyle geliyor. Düþün düþün düþün.... Mefharet deðil, Müveddet deðil, Azimet deðil, Mürüvvet deðil, Numayen de deðil, Reþadet hiç deðil. Fakat bunlara benzer bir isim olacaktý, eminim. ” Sabah ola hay’rola, yarýn sabah ablama telefon eder, sorarým.” Dedim. Ama bu yüzden iki saat uyuyamadým. Bir yandan da sordum kendime; “ Bir isim için bu kadar düþünülür mü ! Yoksa ben acaba birazcýk deli miyim? ” diye. Ertesi sabah kalkar kalkmaz ablama telefon etmeyi ihmal etmedim. Hem de sabahýn köründe. “ Neydi sizin halanýn adý? Dün piknikteki? “ der demez; uyku þaþkýnlýðýyla yanýtladý: “ Müeyyeeeeeet !....” Sonra sesi birden meraklý bir hal aldý. “ N’olmuþ, halama bir þey mi olmuþ yoksa ? ” dedi....Sonra anlattým ne olduðunu, daha doðrusu hiçbir þey olmadýðýný...Kýsacasý, halanýn adý meðer Müeyyet’miþ... “ Ah Müeyyet Hala ah ! Bana birkaç saat uyku borcun var. Nerden bulmuþlar bu ismi sana! ” diye söylendim içimden. Neyse, öðrendim ya ! Oh ! Çok þükür ! Nasýl rahatladým, anlatamam. Böyle þeyler oluyor ara sýra, hatta sýk sýk. Bir seferinde de biriyle telefonla konuþuyordum. Bir ara gözüm televizyona gitti. Bir Türk filmi vardý tv’de. Filmde de genelde kötü adamý oynayan bir sinema sanatçýsý. Onlarca filmini izledim bugüne kadar. Neydi bu aktörün adý, neydi ? Ýsim kafama takýlýnca, telefonda ne dinlediklerimi tam anlayabildim ne doðru dürüst konuþabildim. Aklým, aktörün isminde. Ve telefonu kapattým. Gözümü tv’ye diktim. Bir yandan aktörü izliyorum, bir yandan ismini düþünüyorum.Yine A harfinden baþladým, son harfe kadar geldim. Düþün düþün düþün, hatýrlayamýyorum. Ýþi gücü býrakýp; sýrf aktörün adýný belki hatýrlayabilirim diye, neredeyse filmin tamamýný izledim. Baþka konuya vermek istiyorum dikkatimi, olmuyor. Ama hatýrlayamadým. O günlerde bir sürü tv dergisi vardý evde. Bir gazetenin eki olarak veriliyordu. Evde ne kadar eski tv dergisi varsa hepsini çýkardým. Bütün dergilerin tv programlarýndaki Türk Filmlerinin tanýtýmýna baktým. Aktörün ismini görsem, hemen hatýrlayacaðým çünkü. Onlarca dergiyi, belki o aktörün ismine rastlarým diye tek tek inceledim. Hiçbir filmde bu adamýn adý yok. Sinirlerim bozuldu düþünmekten. Baþýma aðrýlar girdi.Neydi bu aktörün adý, neydi? Günlerce, aklýma geldikçe bu aktörün adýný düþündüm durdum.Temizlik yaparken, çamaþýr ütülerken, duþ alýrken..... Kenan Pars deðil, Hayati Hamzaoðlu deðil, Erol Taþ deðil, Bilal Ýnci deðil. Hatýrlamak ne mümkün ! Baþkalarýna sormaya da utanýyorum. Ne demezler insana ! Yemek tarifi sormayacaðým ki, bir oyuncunun adýný soracaðým. Eþime, kýzýma, bildikleri bütün aktörlerin isimlerini saydýrdým. O aktörden baþka herkesin adýný söylediler ama benim istediðim aktörü söylemediler. Beni bu dertten kurtarmak için, durup durup “.......mýydý? ” diyorlar, “ Hayýýýýýýýr! ” diye baðýrýyorum kýzgýn kýzgýn. Bir isim için günlerce düþünülür mü ? Ben düþündüm.......Ve yine ayný soruyu sordum kendime: Ben birazcýk deli miyim? Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Eþim ve kýzým konuyu çoktan unuttular. Ýkide bir bana “ Hatýrlayamadýðýn sinema sanatçýsý ....mýydý? ” demekten çoktan vazgeçtiler. Derken bir gün televizyon ekranýnda bir filmin oyuncularýnýn isimleri geçerken, bu aktörün adýna rastladým. Olamaz !...” Muzaffer Temaaaaa ! ” diye haykýrdým olanca sesimle. Eþim þaþýrdý; ” N’oldu Kâmuran? ” dedi hayretle. Altýn bulmuþ gibi sevindim...Sonra yine ayný soruyu sordum kendime: ” Ben birazcýk deli miyim? ”.... Hep de “ birazcýk mý ” diye soruyorum. Çünkü tam deli olmak istemiyorum. Öte yandan; “ Bu kadarcýk þey yaptým diye deli olunur mu hiç ! ” diye teselli ediyorum kendimi. Sadece bu kadar deðil tabi yaptýklarým. Alýn bir tane daha: Geçenlerde tam uykuya dalmak üzereydim. Loþ odanýn duvarýna iliþtirilen raftaki kitaplar gözüme gitti. Yarý aydýnlýkta, kitaplarýn adý okunmuyor. Okumaya çalýþýrken gözlerimin zorlandýðýný hissediyorum. Kitabýn, karanlýkta görebildiðim bir- iki harfinden yola çýkarak adýný söylemeye çalýþýyorum. Adýný söylediðim kitabýn yazarýný söylüyorum arkasýndan da. Eziyete bakýn hele ! Kitabýn adý, yazarýnýn adý.... Olacak þey mi bu ! Kendi kendimi imtihan ediyorum gece yarýsý. Derken, atasözleri ile ilgili kitabý zorla seçebildim. Kitabý derleyen yazarýn adýný söyledim içimden:Ragýp Soysal....... Güzeeel ! Yani sýnav iyi gidiyor þimdilik. Bu kez de kitaptaki yüzlerce atasözü geldi aklýma. Bu kitapta okuduðum çok ilginç, ilk kez okuduðum bir atasözü vardý. Çok gülmüþtüm.Yine baþladým gülümsemeye. Daha atasözünün ne olduðunu içimden geçirmeden gülüyorum...Keyifli keyifli gülümserken, bu atasözünün ne olduðu sorusu geldi aklýma. Gülümsemem hemen durdu, yüzüm gerildi. Aklýmda caným, hatta dilimin ucunda. Söyleyeceðim ama, sanki aðzýmda dilim dönmüyor. Durun hele, birazcýk düþüneyim...Düþündüm, hatýrlayamadým. Bildiðim tüm atasözlerini, ilk kelimesinin baþ harfine göre alfabetik sýraya koydum. Hepsini sýradan geçirdim. Bir kez daha baþa döndüm, sona geldim, yine hatýrlayamadým. Uykum kaçmýþtý zaten, þimdi sinirlerim bozuldu bir de . Uyuyabilirsen uyu. Eþimi uyandýrýrým korkusuyla usulca kalktým yataktan. Atasözleri kitabýný elime aldým; hýrsýz gibi ayak uçlarýma basa basa salona çýktým. Gecenin bir yarýsýnda. Sanki yarýn sýnava girecekmiþim gibi.... Bir gören olsa ne demez ! Eþimin bile görmesini istemiyorum. O beni, aklý baþýnda biri sanýyor, zavallý!...Kitabýn geliþigüzel bir sayfasýný açtým. ” Þansým varsa, bu sayfadadýr aradýðým atasözü, tesadüf ya ! ” Dedim. Ama yok. Ayný þekilde onlarca sayfa açtým, okudum, bulamadým! Her atasözü var, benim aradýðým söz yok.Yorulmadým, devam ettim. Sanýyorum en az bir saat sonra , aklýma gelmeyen atasözünü buldum. Bir sevinçle birkaç kez okudum atasözünü: “ Bir çocuðun kýrk ebesi olursa; ya kör doðar, ya topal.”.....Sonra içim rahatlamýþ olarak yataðýma döndüm. Tam uykuya dalacaðým, bu kez de malum soru geldi aklýma: ” Ben birazcýk deli miyim? Ya da halk diliyle söyleyeyim : ” Yoksa ben týrlak mýyým? ” Hemen arkasýndan teselli etim kendimi: ” Yok caným! Daha neler! “ dedim.” Bu kadarcýk þey için insan deli ya da týrlak mý olur! ....... Olur olur.... Yok, olmaz olmaz.” saçmalýklarýný fýsýldaya fýsýldaya uykuya daldým. Durun, daha bitmedi anlatacaðým saçmalýklar. Bir gece, saat yarýma geliyordu. O anda dinlediðim bir þarký, baþka bir þarkýyý çaðrýþtýrdý bana. Hangi þarkýydý ?......Hangi þarkýydý ? Yok ! Hatýrlayamýyorum. Hatýrlayamadýðým bu þarký o yýl ; “ Yýlýn En Sevilen On Þarkýsý ” listesine girmiþti. Ablamla beraberdik. Düþündük, düþündük, hatýrlayamadýk þarkýyý. Sözleri “ yapma, etme.......” gibi falandý. Bursa’da oturan çok sevdiðimiz ve bizi anlayacaðýndan emin olduðumuz bir yakýnýmýza telefon ettik, gecenin o geç saatinde. Þarkýnýn adýný sorduk. ( Þimdi; “ Siz ailecek böyle misiniz? ” dediðinizi duyar gibi oluyorum.) Ve telefon sayesinde þarkýmýza kavuþtuk. Ýkimiz birden þarkýyý söylemeye baþladýk: “ Gel, gönlümü yerden yere vurma güzel, ne olursun ! Gül dururken dikenleri ,derme güzel, ne olursun ! ” Bir seferinde de, kendi kendime “ Deyim bulma “ oyunu oynadým gece yarýsý. Ýtiraf edeyim, bunu arada bir yapýyorum. Uyuyamadýðým zamanlarda, koyun sayacaðýma bu oyunu oynuyorum. Bence çok eðitici, öðretici bir oyun. Þöyle : Bir harf veriyorum kendime ve bu harfle baþlayan deyimleri söylüyorum, bazen de atasözlerini. Öyle bir- iki tane deðil, onlarca hem de. Hatta daha da ileri gidiyorum bazen. ” Eðer .... harfiyle baþlayan onbeþ tane deyim bulursan, çok istediðin iþte falanca hayalin gerçekleþecek.” diyorum kendime. Eðer olmasýný istediðim þey benim için çok önemliyse, bulmam gerek deyim sayýsýný yirmiye falan çýkarýyorum. Ýþimi kendim zorlaþtýrýyorum yani. Allahtan, istediðim sayýda buluyorum genelde. O zaman seviniyorum. Tam sevinirken ayný soru geliyor aklýma: ” Ben birazcýk deli miyim?...Sonra; “ Yok caným! Bunu da nereden çýkardýn! Senin yaptýðýn delilik deðil, beyin cimnastiði.” diyorum. ( Hani atalarýmýz demiþler ya; “ Akýllarý pazara çýkarmýþlar, herkes kendi aklýný satýn almýþ.” diye, aynen onun gibi.) Arkasýndan, beyin cimnastiði ile ilgili okuduklarým geliyor aklýma : ” Beyin cimnastiði yapanlar, yaþlýlýk dönemlerinde hafýza kaybýna uðramazlar ” Yaaaaa ! Ne güze l!.....Ýþte o zaman rahatlýyorum. Ben hiç hafýza kaybýna uðramayacaðým, yaptýðým bu saçmalýklar sayesinde......Sonra aklýma gelen bir þeyle irkiliyorum: Ýyi de; çok iyi bildiðim isimleri, deyimleri, atasözlerini neden hatýrlayamýyorum bazen ? Yoksa, çoktan mý baþlamýþ bende hafýza kaybý ? Çok sevdiðimiz bir dost aile vardý Mudurnu’da. O ailede de bir Hatice Teyzemiz.....Ýnsanlarýn gösterdiði bazý acayip davranýþlardan söz ettiðimizde, þöyle derdi: “ Kýzým! Yetmiþiki çeþit delilik varmýþ. Her evin de bir delisi olurmuþ. Ama herkes kendi delisini kendisi bilirmiþ.”......Þimdi, o teyzenin sözleri yankýlanýyor kulaklarýmda. Yine ayný soru geliyor aklýma: ” Ben birazcýk deli miyim ? Bizim evin delisi de ben miyim?...... Ve benim deliliðim acaba hangi tür? ” Sizin de böyle davranýþlar gösterdiðiniz oluyor mu, bilmiyorum. Üstelik ben, gösterdiðim acayip davranýþlarýmdan sadece birkaç örnek verdim. Bunlara benzer yaptýðým öyle çok acayiplikler ( Belki de gerçekten beyin cimnastiðidir.) var ki !....... Söyleyin Allah aþkýnýza; ben birazcýk (!) deli miyim? Yoksa benim gösterdiðim acayip davranýþlarý sizler de gösteriyor musunuz?..........Ýyi düþünün ve son kararýnýzý verin: Ben “ birazcýk ” deli miyim? Kasým / 2002
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |