|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katýlýmý |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
27 Ocak 2004
Fatih Altaylý'ya Cevap
Nükhet Everi
15 Ocak 2004 günü Fatih Altaylý Hürriyet gazetesindeki köþesinde ‘Turisti Kazýklayan Cezasýz Kalmasýn’ baþlýklý bir yazý yazdý ve sayýlarý dokuz bini bulan Profesyonel Turist Rehberlerini kýrdý, üzdü. |
|
15 Ocak 2004 günü Fatih Altaylý Hürriyet gazetesindeki köþesinde ‘Turisti Kazýklayan Cezasýz Kalmasýn’ baþlýklý bir yazý yazdý ve sayýlarý dokuz bini bulan Profesyonel Turist Rehberlerini kýrdý, üzdü. Kendisi ile TUREB (Turist Rehberler Birliði) bazýnda yapmak istediðimiz görüþmeyi kabul etmedi. Kimsenin kiþisel tepki vermesini istemedik, bunu kurum olarak yapalým dedik ama gene de dokuz bin kiþinin hepsini tutmak mümkün deðildi tabii. Bazý kiþiler olumlu ve olumsuz tepki verdiler yazýlý olarak Fatih Altaylý’ya; o da bunun üzerine 22 Ocak 2004 tarihinde ‘Ucuz Turun Alýþveriþi Pahalý Olur’ baþlýklý, içinde ‘dar pencereden bakan rehberler’, ‘Yemem!’, ‘Galatasaray’dan sýnýf arkadaþlarým turizmci. Benim yazdýklarým da sapýna kadar doðru.’ gibi oldukça rencide edici üslupta yazýlmýþ cümleler olan bir yazý daha yazdý. Fatih Altaylý þunu anlamýyordu: Mesele yemek ya da yememek deðildi, Galatasaray Lisesi’nden sýnýf arkadaþý olan turizmciler de pek çoðumuzun dostu, meslektaþý ve bazýlarý da iþ vereni idi. Mesele onurumuzun kýrýlmasýydý. Ben Fatih Altaylý’yý severim. TEKE TEK programýnda sevgili dostum Hrant Dink (AGOS gazetesi Genel Yayýn Yönetmeni) ile yaptýðý söyleþi ile beni þaþýrtmýþ, kendine hayran etmiþti. Hemen ardýndan beni CÝNE 5’teki programýna çaðýrmýþtý o zamanlar Türkiye’nin ilk Kedi Oteli’nin sahiplerinden biri olduðum için ve o programdaki tavrý, bakýþý ile bir kere daha hayran býrakmýþtý beni kendine. Tam bunlarý düþünüyordum ki, özelime en sevdiðim meslektaþlarýmdan biri olan Almanca rehber Cengiz Yüce’den bir mail geldi. Cengiz de onurunun kýrýldýðýný, bir cevap yazmak istediðini, bunu Fatih Altaylý’ya da yolladýðýný söyledi. Bu mail’i aldýðým günün ertesi, yani 26 Ocak 2004 tarihinde Fatih Altaylý köþesinde yeni bir yazý yazdý: ‘Turizmciden Açýklama’. Bu sefer daha ýlýmlý idi yaklaþýmý, bir turizmci dostunun yaptýðý açýklamanýn bir bölümünü almýþtý köþesine. Ama tüm bunlar bizim kýrýlan onurumuzu tamir etmiyordu ne yazýk ki! Bu nedenle bu hafta köþeme konuk alýyorum müsaadenizle. Cengiz Yüce’nin bana yolladýðý mail’i kelimesine dokunmadan buraya aktarýyorum. Kendisine de tüm Turist Rehberleri adýna duygularýmýza bu kadar iyi tercüman olduðu için teþekkür etmek istiyorum.
TURÝZMÝN PÝYADELERÝ-REHBERLER Ben binlerce profesyonel tercüman rehberden birisiyim. Bizim dünyamýz bilinmeyen,biraz izole, steril, getto bir dünya sanýrým, birçok normal vatandaþ için... Zaten yýllardýr kendi yaðýnda kavrulan bir sektör olan ama ayný zamanda çok þey beklenen turizmin, gene kendi kaderine býrakýlmýþ ama önemli bireylerinin oluþturduðu bir topluluk... Yollarda görülür onlar,arkalarýnda binlerce kilometre uzaklýktan gelmiþ, meraklý, bilgi açý, ön yargýlý, þüpheci, baþka dili ve dini olan, mantalitesi tahmin edilemeyecek kadar farklý insanlarýn olduðu, anlatan, gösteren, yönlendiren kiþilerdir. Kimisi özenerek, kimisi merakla kimisi de hayret ederek bakar ve geçerler onlara. Kimisi de, kendilerini okuyan, izleyen milyonlarca kiþi olduðunu bir anda unutarak, sýrf yazmýþ olmak için, sütun iþgal etmek için, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak gazetelerinde gereksizce eleþtirir onlarý... Fatih Altaylý, bir Japon turistin Türkiye’den aldýðý bir hediyelik eþyanýn memleketinde inceletip pahalý olduðunu anladýðýný ve ‘kazýklandýðýný’ bu olayýn Türkiye turizmine çok þey kaybettireceðini yazarak ekliyor: “birkaç rehberin üç beþ kuruþ fazla kazanma uðruna yaptýðý” diye... Þimdi ben ona bu “birkaç” ve “üç beþ kuruþ” laflarýný bir açýklayayým... Türkiye rehberleri dünya istatistiklerine göre dünyanýn en iyi rehberleri konumundadýr!! Yarýsýndan fazlasýnýn ‘akademik’ bir backround’u vardýr! Bir veya birkaç dili o ülkelerin insanlarýndan daha iyi konuþabilirler... Eðitimleri ve gezileri esnasýnda çok sýký bir elemeye tabi tutulurlar. Dünya, Türkiye, Ýslam, Roma,Yunan ,Bizans, Hýristiyanlýk tarihi ve tarih öncesi dönemle ilgili donanýmlýdýrlar ve bu bilgilerini baþka bir dilde aktarabilme yetisine sahiptirler. Türkiye sevdalýsý olduklarý için asýl meslekleri olan, tarihbilimci, avukat, doktor, mimar, arkeolog, dilbilimci, ekonomist unvanlarýný ve birikimlerini bu ülkeye gelen misafirlere aktarýrlar. Fatih Altaylý ve bu konuda hiçbir fikri olmayan bir sürü insan, sýcak yataklarýnda ve villalarýnda otururken, soðuk kýþ günleri ve yakýcý sýcaklarda havaalanlarýnda gece yarýlarý, sabahlara karþý saatlerce beklerler ve gene de misafirleri güler yüzle karþýlarlar. Benim eniþtem TCDD’da kondüktör. Bana yýllar önce demiþti ki; eðer gece yarýsý sokaða çýkarsan 3 þey görürsün; köpek, bekçi ve trenci. Ben de ona rehber olduktan sonra, listeyi dörtle ve beni de ekle demiþtim, hiç unutmam. Acaba bu deðerli yazar kardeþimiz o yazýyý yazarken, transfer, handling, marketing, chartering, Info-kokteyl, Anadolu turu, konuþma saati, kültür turu, alternatif tur vs vs gibi konular hakkýnda bir þeyler biliyor muymuþ??? Ve bunca kavramýn içinde hep ayný ismin yani REHBER isminin olduðunu ve onsuz olamayacaðýný da??? Ve ayný kiþi veya kiþiler bizlerin, zaten kötü tanýnan bu olaðanüstü Anadolu’yu en güzel þekliyle tanýtma, ön yargýlarý yýkma, at gözlüklerini attýrma uðruna mide rahatsýzlýklarý, sigara, düzensiz yemek, 40-50 bin kilometre yýllýk otobüs yolculuklarý, oteller ve yollarda ailemizden uzak kalmalarý göze alarak savaþtýðýmýzý? O VÝP tribününde elinde viskisi fanatik taraftarlýk yaparken, bayram izni, seyahat izni vs kullanýrken bizim binlercemizin bayram, ramazan, oruç, aile gibi kavramlardan uzak her an baþka bir þehirde ve ortamda o özel günlerin ve anlarýn farkýnda bile olamadan yaþadýðýmýzý biliyor mu?? Her birimizin muhteþem birer ‘stand-up show’cusu, gerekirse dramacý , arkeolog, hatip ve mitolog olabildiðimizi?? O toz kondurulmayan medeniyet bekçisi Amerikalý gruplarýn Boðaz Köprüsünün Avrupa yakasýndan Asya yakasýna geçerken: “Acaba Asya yakasýndakiler çekik gözlü mü” sorusunu yönelttiðini, Avrupa’nýn en köklü ve mükemmel medeni kanunun onlarca yýl uygulandýðý Cumhuriyet Türkiyesinde “üç kadýnla evlilik zor olmuyor mu?” sorusunun dibimizdeki Avrupalýlar tarafýndan hala sorulduðunu?? Baþörtülü kadýn görmedikçe turistlerin agresifleþtiðini ve Avrupa kültürünün, Hýristiyanlýðýn Anadolu üzerinden gittiðini duyunca dumura uðrayýp ayný zamanda kýzdýklarýný? Ve bunlarla her gün, her an yýllarca sabýrla muhatap olurken sakince bilgilendirdiðimizi? Küfürle gelen insanlarýn aðlayarak bu ülkeyi terk ettiðini? Ve her rehberin tek baþýna birer Türkiye neferi ve resmi olduðunu?? Evet birileri Türkiye bekçisi kesilmek, doðruya soyunmak ve onu savunmak gibi bir misyon üstlenmiþler ve ellerinde kalemle bunu yapmaya çalýþýyorlarsa ve konu Türkiye ve onun dýþa tanýtýmý,dýþardan görünümü ise, o zaman bir Japon’un yaþadýðý hikaye ile deðil bunu tam aksine iþin direkt içinde olan turizmin neferleri, aydýn, eðitimli, konuþtuðunu bilen, global dünya ferdi olmuþ, komplekslerinden arýnmýþ rehberlerin sözlerini dinlemeli, onlarý programlarýna konuk etmelidirler... Eðer elinde kalem olan ve masa iþgal eden birileri onurlu ve yararlý bir mücadele vermek istiyorlarsa, Türkiye’nin bu pýrýl pýrýl, Atatürkçü, eðitimli ama unutulmuþ meslek grubunun, bir yasaya kavuþmasý için mücadele etmelidirler... Çünkü onlar henüz hayat kadýnlarýnýn ulaþtýðý statüde bile deðiller!!! Gazeteler boy boy ve gururla “turizmden yýllýk þu kadar milyar dolar gelir elde edildi” derken onun her aþamasýnda bizlerin payý olduðunu unutmasýnlar... Çünkü 150-200 dolara bu ülkeye bin bir zorluk ve savaþla getirilen müþterilerden rehberler “üç beþ kuruþ” kazanýrken TC’nin kasasýna milyarlarca dolar giriyor ve parayý sadece mutlu huzurlu, memnun ve bu ülkeye sempati kazanmýþ turistler harcýyorsa ve bunu biz gerçekleþtiriyorsak bir teþekkürü hak etmiþizdir bence... Bizim bu bilinmeyen dünyamýz çok güzel anýlar ve yaþanmýþlýklarla da dolu tabii ki... Ýçinden skeç showlar, tiyatro konularý çýkar bir konuþulsa... Bir arkadaþýmýz Denizli’den Pamukkale’ye geçerken, coþkuyla ve övünçle Denizli horozlarýnýn o muhteþem ötüþünü anlattýktan sonra bir Alman bayan sormuþ: “Pardon, acaba bize Denizli horozlarýnýn nasýl öttüðünü taklit edebilir misiniz?” Rehber zekasý ve tecrübesi devreye girmiþ hemen: “Tabii hanýmefendi ,eðer siz bana hemen yumurtlayabilirseniz ben de hay hay öterim!!!!” Tabii her meyve sepetinin içinde birkaç çürük meyve olacaktýr. Bu basýn dünyasýnda kokusu bile duyulacak kadar yaygýnken, çok deðerli ve bilgili, birçok insanýn okuduðu deðerli gazeteci Fatih Altaylý biraz daha temkinli olmalýydý bence... Ýnþallah bir gün turizmin her kademesinde etkili olan, görev bilincinde, idealist, modern Türkiye neferleri, pýrýl pýrýl bu insanlar gene ayný gazeteciler tarafýndan daha çok önemsenirler ve öyle tanýnýrlar. Ýnanýn bunda hem Türkiye kazançlý çýkar hem de sahipsiz býrakýlmýþ Türk turizmi.... CENGÝZ YÜCE 25.01.2004 Almanca profesyonel tercüman rehber
Söyleyeceklerim var!
Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazýlarý
yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz
ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz,
yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.
Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.
|
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
|
Bozkýrlardýr gözleri. . .
Etkilendiði Yazarlar:
William Shakespeare, Gabriel Garcia Marquez, F.G. Lorca, Hermann Hesse, Max Frisch, Paul Auster, Jean Paul Satre, Can Yücel, Özdemir Asaf, Edip Cansever, Cevat Þakir Kabaaðaçlý, Murathan Mungan
|
|
|