..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir þey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Türkiye > Nükhet Everi




17 Mayýs 2004
Cunda Adasý, Pateriça ve Paþam Cafe - 2  
Nükhet Everi
Nerede kalmýþtýk? Evet, Assos’ta bir salaþ balýkçýda mum ýþýðýnda yapýlan evlenme teklifinde.


:EBEB:
Nerede kalmýþtýk? Evet, Assos’ta bir salaþ balýkçýda mum ýþýðýnda yapýlan evlenme teklifinde.

Saat tam 21.05. Sevgilim bana evlenme teklif ediyor. Kulaða oldukça romantik gelen gecenin bu anýna gelene kadar bana pek çok þey anlatýyor kendisiyle ilgili. Hani vardýr ya, “evlenmeden evvel hakkýmda bilmen gerekenler”. Halbuki bilmiyor, ben ona Haziran ayýna kadar zaman vermiþtim, eðer o evlenme teklif etmeseydi ben edecektim. Ben de aþaðý kalmamak için ona bir þeyler anlatýyorum. Ne kadar can kulaðýyla dinlediðini bilmiyorum, cevabýmý bekliyor. Saat 21.50, sevgilim “umarým ‘düþünüp yarýn cevap vereyim’ falan demezsin” diyor. Ben de yavaþ yavaþ ve benim yazýlarýmdan alýþýk olduðunuz tarzda ters cümleler kura kura kabul ettiðimi söylüyorum sevgilime.

Assos’un üstüne inen romantik gece. Ay ýþýðýnda, hele hele dolunayda... Yazýnýn ilk bölümünde dediðim gibi, Assos böyle bir teklif için en ideal yerlerden biri. Hararetle tavsiye ederim. Sevgilim gece otele dönerken diyor ki, “yarýn burada kalmayalým, bunu Cunda’da kutlayalým, sen seversin Cundayý!” Nasýl da tanýyor beni! Cunda... Cunda, benim olmazsa olmazlarýmýn en baþýnda gelen yerlerden.

Sabah erkenden kalkýyoruz. Otelden çýkýp gene Karayollarý Turistik Dinlenme Parký’nda Ümit’in Yeri’ne geliyoruz. Bir gün önceden konuþmuþuz. Kahvaltýyý Ümit hazýrlayacak. Çok güzel bir gün. Belki de benim gözüme bir baþka görünüyor. Midilli Adasýnýn üzerine parlayan güneþi ve Ege’nin güzelliðini seyre dalýyorum. Aslýnda güzel ama serin bir gün. Bayaðý da rüzgârlý. Cunda uçuyordur belki de þimdi. Ama gidilecek. Ümit masayý donatýyor. Kahvaltýmýzý ediyoruz. Gene sahanda zeytinyaðlý yumurta var tabii ki. Kekikli zeytin, baharatlý zeytinyaðý, domates, tereyaðý, bal, zeytinyaðýnda peynir, köy ekmeði. Uzun uzun tadýna varýyoruz kahvaltýnýn ve yola çýkmadan gene Mehmet Kozak’ýn iþlettiði þu meþhur tuvaletleri ziyaret ediyoruz.

Yolda mola vermek için rehber arkadaþlarýmýza ait bir iþletmeyi seçiyoruz. Ümit ve Kumru’nun iþlettiði Burhaniye Yavuz Petrol Tesislerindeki TROÝ mola yerinde çaylarýmýzý içiyor ve dostlara mutlu haberi vermeye devam ediyoruz.

Ayvalýk yolunda günün geri kalanýný nasýl deðerlendireceðimize karar veriyoruz. Ayvalýk’a gelince ilk iþimiz Þeytan Sofrasý’na çýkmak oluyor. Yolda durup flamingolarýn fotoðraflarýný çekiyoruz. Bu yörede iþiniz kolay. Sora sora Baðdat bulunur tabii ki, ama her yer tabelalarla dolu. Öyle küçük tabelalar falan sanmayýn, koca koca devasa tabelalar bazýlarý, görmemeniz mümkün deðil. Þeytan Sofrasý’na giden yolu bulduðunuz an, ki biz Sarýmsaklý yönünden geldiðimiz için daha yakýn, Ayvalýk içinden gelirseniz Çamlýk’tan sonra Sarmýsaklý yönüne devam edip gelirsiniz bu noktaya.

Þeytan Sofrasý Ayvalýk’ýn tek seyirlik tepesi deðildir belki ama en meþhur ve en muhteþem olanýdýr. Buradan Ege’yi tüm ihtiþamýyla seyredebilirsiniz, büyüler insaný gördükleri. Sadece deniz deðil, tüm koylar, adalar, çamlýklar... Ve Ayvalýk tüm binalarýyla ayaklarýnýzýn altýnda, ama hâlâ çok güzel, hâlâ dimdik ayakta. Rüzgâr içime iþlemeye baþlýyor ve Ahmet Yorulmaz’ýn “Ayvalýk’ý Gezerken” isimli kitabýndaki bir sözü aklýma geliyor: “Þeytan Sofrasýna çýkýp doðayý, güneþin batýþýný seyrederken, iki zýt duygunun etkisinde kalýrsýnýz: Doðaüstü sanýrsýnýz kendinizi ya da doðada bir hiç!” Burayý sakýn atlamayýn, ya da baþka zaman gelirim diye es geçmeyin. Mutlaka gidin, görün.

Bu arada belki bazýlarýnýz ‘kim bu Ahmet Yorulmaz?’ demiþ olabilir. Yýllar önce bir Kuzey Ege aþýðý adayýyken tanýþtým Ahmet Yorulmaz’ýn bir kitabýyla. “Ayvalýk’ý Gezerken”. Ayvalýk’ta gezinirken bir kitapçýda gördüm, aldým, okudum ve bayýldým. Gazete muhabirliði, yayýncýlýðý ve 33 yýl kitapçýlýk yaptýktan sonra emekli olan Ahmet Yorulmaz’ýn bu kitabý defalarca basýldý. Gerçek anlamda bir kaynak kitaptýr ve benim baþucu kitaplarýmdan biridir. Ne zaman Ayvalýk ve Cunda burnumda tütse kitabý elime alýr sayfalarýný yavaþ yavaþ çevirir, içindeki yazýlarýn arasýnda dolaþýr, fotoðraflara bakar ve yemek tariflerine göz atarým. Bilirim, ne zaman bunu yapsam pek kýsa bir süre sonra gene bana Ayvalýk ve Cunda yollarý gözükecek. Birkaç saatliðine de olsa, bir yemek yiyecek süre kadar da olsa, o havayý soluyacaðýmý bilirim. Ahmet Yorulmaz’ýn kitabý böyle sýcacýk duygularla doldurur içimi. Tavsiye ederim okuyun. Ama tek kitabý o deðildir. Yaptýðý çeviriler ve yazdýðý romanlar da pek hoþ gelecektir Ege sevdalýlarýna.

Þeytan Sofrasý’ndan inip Ayvalýk’ýn içinden geçip Cunda’ya gidiyoruz. Cunda Ayvalýk’ýn karþýsýndaki adadýr. Belki Cunda diye arar da bulamazsanýz diðer adýný kullanýn: Alibey Adasý. Asýl adý Cundadýr ama ve pek çoðunuzun ilk anda düþündüðü gibi Yunanca deðildir. Cunda adýnýn Piri Reis’in “Kitab-ý Bahriye”sinde geçen Yunda Adalarýndan galat olduðu sanýlmaktadýr. Kurtuluþ Savaþýndan sonra, emperyalist düþmana ilk karþý koyan kahraman komutanýn anýsýna ‘Alibey Adasý’ adý verilmiþtir. Yani Cunda da diyebilirsiniz, Alibey Adasý da. Rumlarsa ‘kokulu ada’ anlamýna gelen ‘Moshonis’ adýný vermiþler buraya. Ortaçaðda yaþamýþ ‘Moshos’ adlý bir korsanýn barýnaðý olduðu söylenir (ki gerçekten de Cunda’nýn hemen arkasýnda, dar ve sýð bir boðazýn ayýrdýðý adanýn eski adý ‘Moshos’tur, bu ad zamanla tüm ada için kullanýlýr olmuþtur), baþkalarý da bu adýn adadaki bitkilerden yayýlan güzel kokudan olduðunu, bazýlarýysa, kuzeybatý rüzgârlarýnýn kuzey boðazýndan ve Tanrýsal dað Ýda’dan (Kazdaðý) getirdiði temiz havadandýr derler. Kimse kusura bakmasýn, ben yazýnýn bundan sonrasýnda Cunda diyeceðim. Çünkü Cunda, Alibey’den önceki yerleþik adýdýr buranýn.

Cunda adasý Ayvalýk’ýn tam karþýsýnda durur. Eskiden adaya sallarla geçilirmiþ. Ama 1964’den beri Dolap Boðazý denilen yerde bulunan bir köprünün üzerinden geçerek ulaþýlýyor adaya. Hem de Türkiye’nin ilk boðaz köprüsünün, altý ayak üzerinde duran ve elli dört metre uzunluðundaki köprünün üzerinden.

Biz Cunda’ya varýr varmaz ilk iþ hemen Deniz Restaurant’a koþtuk. Öðlen olmuþ, acýkmýþtýk. Cunda’da pek çok restoran var, hepsi de iyidir, ama benim kiþisel tercihim Deniz Restaurant’týr. Dediðim gibi, sebebi tamamen kiþisel. Son derece memnun olduðum,memnun kaldýðým ve damak zevkime uygun olan bir yer. Ayrýca sahipleri Ayhan ve Süleyman beyler ve tüm çalýþanlar memnun kalmanýz için ellerinden geleni yapýyorlar. Kýþýn lokantadaki þöminenin baþýnda yemek ne kadar büyük bir keyifse, havalar iyice ýsýnýnca da deniz kenarýndaki masalar aðýrlar müþterileri. Benim tercihim kötü havalarda þömine yakýnlarýnda bir minik masa, iyi havalarda da kapýnýn önündeki masalardan biri. Yazýn lokantanýn fesleðenlerini sulama görevi benim. Ayhan bey’in hanýmý Emine Alýþýk ressam ve evimde de iki tane resmi var. Devamlý sergiler açar Türkiye’nin deðiþik yerlerinde, ama yaz aylarýnda lokantanýn yanýndaki sokakta sokak sergileri açacak kadar da mütevazýdýr. Lokantada da duvarlarý Emine Alýþýk’ýn resimleri süsler.

Deniz Restaurant’ta kutlama yapma kararý almýþtýk. Ayhan ve Emine sevinçten havaya uçtular haberi duyunca. Kutlama beyaz þarap eþliðinde klasik bir Cunda mönüsü oldu. Lokantada ne kadar ot varsa istedim, turp otu favorim. Zeytin, zeytinyaðý, soðuk sýcak mezeler, lor böreði,balýk ve reçelli lor peyniri. Yedik, içtik, kutladýk...

Yemekten sonra adayý þöyle bir dolaþýp döner Taþ Kahve’de çay içeriz diye düþündük. Sevgilimin fikri Cunda’nýn içinden önce etrafýnda gezmekti. Ben de ‘soft cip safari’ yapma teklifi getirdim. (Soft cip safari de herhalde benim tabirimdir, birileri kullanýr mý bilmem...) Hemen kabul gördü teklifim. Bu durumda yapýlacak tek þey Pateriça’ya gitmekti.

Pateriça Körfezi... Cunda’nýn kuzeye bir uzantýsý olan Pateriça’nýn anlamý, ‘koltuk deðneði’ imiþ. Cipi sürüyoruz tozlu topraklý yola. Yol üzerinde Güvercin Adasý’ný ve üzerindeki Aya Yorgi Manastýrýný görüp fotoðraf için duruyoruz. ‘Burasý geçmiþte, acýmasýz korsanlarýn yaþlandýklarýnda, denizleri harmanlayamadýklarý dönem geldiðinde, günah ve cinayetlerinden arýnmak için sýðýndýklarý bir manastýrdý’ diye yazýyor kitapta. Bir dahaki geliþime mutlaka bu manastýra gideceðim. Pateriça’nýn ilk köyüne gelmeden bir balýkçý teknesiyle geçilebiliyormuþ. Ahmet Yorulmaz kitabýnda þöyle diyor: ‘Yabani güvercinlerin yuvalandýklarý bu küçük ada, o doðallýk içerisinde bir süre dinlendirecektir sizi.’ Ben söz dinlerim. Mutlaka gideceðim.

Ne yazýk ki, körfezin durumu pek iç açýcý deðil. Sahil ne zaman gitsem çöp içinde. Üzülüyorum bu duruma. Rüzgârlarýn taþýdýðý çöplerden baþka bir de özellikle ve bilinçsizce kirletilmiþ bir hali de var.

Birinci ve ikinci köyleri –eskiden bunlara ‘Aþaðý Damlar’ ve ‘Yukarý Damlar’ deniyormuþ- geçip yolun bittiði yere kadar gittik. Zaman zaman normal arabalarý zorlayacak bir yol. Ama biz çok eðlendik, tam ciplik. Onlarca yaþlý zeytin aðacýnýn arasýndan geçmek ve denizi, körfezi seyretmek pek keyifli, hele her þeyin ve herkesin sizin dýþýnýzda kalmasý daha da hoþ. Çok sakin, hatta gereðinden fazla sakin ve sessiz bir yer burasý. Her iki köy de terkedilmiþ gibi duruyor, kimselere rastlamýyorsunuz. Gördüklerimden çýkartabildiðim kadarýyla burasý bir dalyan. Kitap da öyle diyor. Bir balýk üreme alaný. Yolun sonundaki binanýn önüne park ediyoruz cipi ve merdivenlerden sahile iniyoruz. Bir kedi geliyor yanýmýza. Hemen hatýrlýyorum: ‘Medeniyetin olduðu yere gelir kediler!’ Demek ki burada birileri var. Kimseler yok ortada, ama bir su kâsesi var kedi için. Biraz gizemli olmaya baþlýyor ortam, bana içinde terkedilmiþ minicik köylerin olduðu, bir yerlerden hiç konuþmayan yaþlý insanlarýn baktýðý siyah beyaz Ýtalyan ve Yunan filmlerini hatýrlatýyor..

Dönüþe geçiyoruz. Vaktimiz olmadýðý için Ayýþýðý Manastýrý’na uðrayamadýk ama bir daha ki sefere Cunda’ya birkaç gün ayýrma kararý aldý sevgilim. Ayrýntýlarýyla tanýmak istiyor sanýrým bu güzel yerleri. Bu manastýrýn orijinal adý ‘Agios Dimitrios ta Selina’. Kapýlarýnýn üzerine kazýnmýþ olan 1771 ve 1795 tarihlerinin onarým tarihleri olduðu ileri sürülüyormuþ. Burasý gerçekten görülmeye deðer bir yer. Keþke vaktimiz olsaydý.

Dönüp Cunda’nýn içine daldýk. Gezebildiðimiz kadarýyla dar sokaklarda gezdik, ilginç binalara, evlerin cephelerine, kapýlara ve pencerelere baktýk. Bu detaylar beni çok çeker Cunda’da ve hepsini her sefer fotoðraflarým. Yine Ahmet Yorulmaz diyor ki: ‘Kentsel ya da mimari cümbüþ, ada sokaklarýnda sarhoþ eder adamý. Neo-klasik mimari hayranlarý, sessizlik ve doðayla birlikte olma tutkunlarý için en uygun yerdir bu sokaklar. Gerek Ayvalýk’ta, gerek Cunda’da ne kadar kýrmýzýya çalan dört köþe, iyi yontulmuþ taþla yapýlmýþ binalar, kiliseler görürseniz, bu yapýlarýn güzellik ve saðlamlýklarýnýn bu yöreye has bir taþtan, Sarmýsak taþýndan ileri geldiðini biliniz. Sarmýsak taþýnýn güzelliði sadece renginden, saðlamlýðýndan ötürü deðildir, iþlenebilir özelliðindendir. Birçok mimari stilin Ayvalýk ve Cunda’daki yapýlarda uygulanabilmesinin baþ nedeni budur.’

Adanýn en büyük ve meþhur kilisesi Taksiyarhis’i gezelim bari dedik. 1873 senesinde, sahil kesiminde oturan Rumlarýn geleneksel olarak uyguladýklarý Bizans stilinde inþa edilmiþ olan bu kilise adanýn metropol kilisesiymiþ. Kiliseye giremiyoruz. Binanýn önünde bir tabela var, þöyle yazýyor üzerinde: ‘DÝKKAT! Bu bina 02.07.2003 tarihli raporumuzla mail-i inhidam durumda olduðu tespit edilmiþtir. 11.09.2003 tarihinde ilçemizde oluþan kadýrga nedeniyle binaya girilmesi can ve mal emniyeti yönünden tehlike arz etmektedir.’ Biz de dýþarýdan bakmakla yetiniyoruz. Sütunlar müthiþ derecede zarar görmüþ. Aslýnda bu durumda olmasa içeriden çok muhteþem görünen bir yapýdýr. Dýþarýdan olduðundan daha hoþ gelirdi bana hep, ama gene de eski yýllarda da bakýmsýzdý, þimdi de bayaðý kötü durumda. Yazýk!


Artýk ‘Taþ Kahve’de bir çay içme vakti. Sahile inen yollar týklým týklým dolu. Film çekimi var. Tahmin ettiðiniz gibi, ‘Kurþun Yarasý’nýn çekimleri. Ýnsanlarýmýz meraklý, sayelerinde yollarda yürünmüyor, arabalar da zor ilerliyor tabii ki. Neyse kendimizi tekrar sahile atýyoruz. Emine Alýþýk ile Taþ Kahve ve Deniz Restaurant’ýn tam arasýnda duran benim büyük aþkým, dünyalar güzeli iðde aðacýnýn önünde fotoðraflar çekip eðleniyoruz. O iðde aðacýnýn gövdesine her zaman bir að sarýlýdýr, balýkçýnýn biri bu aðý onarýr bazý zamanlar. Yanýnda da eski bir at arabasý durur, boyalý. Bir gün bir hikaye yazacaðým bu iðde aðacý ile ilgili.

En sonunda sevgilim ve ben Taþ Kahve’deyiz. Bu binaya bayýlýyorum. Sadece ön deðil arka cephesi de beni çok etkiliyor. Ýçine girdiðimde kocaman aynalarý seyretmeye doyamýyorum. Kapýlardaki renkli camlar, yüksek tavanlar... Severim Türkiye’nin kahve kültürünü, köylerin ve kasabalarýn kalplerinin attýðý kahveleri. Girebildiðim hepsine girerim ama favorilerim Cunda’da Taþ Kahve ve Mardin’de Marangozlar Kahvesi. Sevgilim de beðeniyor burayý ve iki çay içip çýkýyoruz.

Dönüþ vakti geliyor ama biz arka sokaða sapýp baþka bir yere daha uðrayýp öyle yola çýkmak istiyoruz. Son duraðýmýz bu sene açýlmýþ olan yeni bir mekân: Paþam Cafe Restaurant. 2. Çarþý Caddesi 2 numara. Adres basit. Yer muhteþem. Bugün tam 112 yaþýndaki bir bina. Diðerlerinden farklý. Farký hemen fark ediyorsunuz. Ne anlamda? Ben binanýn eski halini hatýrlýyorum. Harabelikti. Þimdi sanki gençlik yýllarýný yeniden yaþýyor, hatta belki de daha iyi durumda. Mutluluktan yüzü gülen bir bina görmek isterseniz, gidin bakýn ve görün. Ama mutlaka içeri de girin. Sizi güler yüzlü bir çift karþýlayacak. Meral ve Erdal Güneþ. Ve sizler kendinizi onlarýn kýrk yýllýk dostu zannedeceksiniz. Erdal bey bankacýlýktan emekli, Meral haným ise ev hanýmý. Eskiden her yolculuk dönüþü mutlaka iki üç gün kaldýklarý ve çok sevdikleri, otantik olma, temiz hava ve deniz gibi aradýklarý her þeyin en iyisini bulduklarý Cunda’ya yerleþmeye karar vermiþler. Çocukluðundan beri en büyük hayali bir ‘taþ bina’ sahibi olmak olan Erdal bey bu binayý almakla kalmamýþ sadece, 25-26 yýllýk memuriyet hayatýnýn tüm kazancýný da ‘tek tasarrufum’ dediði bu binaya yatýrmýþ.

1994 senesinde bu binayý aldýklarýnda on odalý, buraya yakýþýr bir pansiyon düþünmüþ. Ama binanýn 2. derece tarihi eser kategorisinde bulunmasý nedeniyle bu projelerini hayata geçirememiþ ve sadece kendileri için bir ev yapmýþlar. 2002’den beri de burada yaþýyorlar. Kýþýn yapacak fazla bir þey olmadýðý ve canlarý sýkýldýðý için üst katta oturmaya, alt katý da cafe-restaurant olarak iþletmeye karar vermiþler. Bina o kadar mükemmel olmuþ ki, Anýtlar Kurulundan bile ödül almasý gerektiði söylenmiþ, ama sadece dýþý deðil, içi de çok özel. Erdal beyin her yerde emeði var ve bu görülüyor. Örneðin sýrf panel radyatörler göze batmasýn ve mekâný bozmasýn diye ýsýtmayý bile yerden ýsýtma olarak yapmýþ. Eþyalarýn bazýlarý aileden kalma, bazýlarý alýnmýþ. Ýçeri girer girmez tam kapýnýn karþýsýnda göreceðiniz koca ayna müthiþ bir çalýþma, Erdal bey herkese sevgiyle ve sabýrla aynanýn öyküsünü anlatýyor. Ayna artýk ne yazýk ki hayatta olmayan meþhur Ermeni usta Arto Helvacýoðlu’nun hediyesi. Ustanýn bu boyutta yaptýðý ilk ve belki de tek çalýþma. Avize ise Erdal beyin yapýmý. Her köþede onun emeði görmeniz mümkün. Özel boyutlarda hazýrlanmýþ dört kiþilik masalarýn ortasýndaki Ýznik Vakfý çinileri hemen dikkat çekiyor.

Aslýnda sizin de gözlemleyeceðiniz gibi Erdal bey ve Meral hanýmýn burayý açma amaçlarý bu mekâný dostlarla paylaþmak ve yeni dostlar edinmek. Reklam yapmamýþlar ve yapmaya da niyetleri yok. Çok da iyi etmiþler. Beni onlarla Ayhan bey tanýþtýrdý, Deniz Restaurant’ýn sahibi. Ýnsanlar kendileri bulsunlar bizi diye düþünüyorlar, bir de aðýz propagandasý var. Ben iþte þimdi bunu yapýyorum. Bütün rehber arkadaþlarýma, turistlerime hep burayý tavsiye ediyorum, þimdi de size.

Paþam cafe-restaurant’ta illâ bir þey yemeniz gerekmiyor, bir kahve içmeye de gidebilirsiniz. Canýnýz sohbet etmek ya da tavla oynamak istiyorsa tek mekân içinde buna uygun mekân da var. Fiyatlarý da çok normal. Mönülerinde deniz ürünleri yok, çünkü zaten Cunda’da 13-14 tane balýk lokantasý var. Erdal bey ancak özel istek olursa ve bunu bir ya da iki gün önce bilirse ona göre alýþveriþini yapýp kimsede bulamayacaklarý bir-iki spesyalite yapýyor. Kendi mönülerinde Viyana usulü Schnitzel, ýzgara köfte, süt kuzu kokoreç, tavuk, paçanga böreði, sigara böreði var. Her þeyin en iyisini sunmayý sevdiði için, eti alýp kendisi temizleyip dövüyor. Kutman Þaraplarý’nýn tek bulunabileceði yer burasý Cunda’da. Zaman içinde belki burasý bir Wine-house olabilir diyor Erdal bey, ama gene de raký ya da bira içmek isteyenleri kýsýtlamak istemiyor. Kendisi de raký içmeyi seven biri olduðu için, bunun zevkine varmak da mümkün orada. Çünkü her zaman raký içenler için hazýrda mutlaka taze iki çeþit meze bulunuyor. Beyaz peynir hep var. Yazýn kavun da... Bir de her gün ‘günün çorbasý’ mutlaka yapýlýyor. Baþka bir yerde yemek yemiþ de olabilirsiniz. Kahve ya da kahve konyak içmek için de yemek sonrasý Paþam cafe’ye uðrayabilirsiniz. Kahvenizin yanýnda –eðer hafta sonuysa- Meral hanýmýn hazýrladýðý brownileri de özellikle tavsiye ederim.

Çocukluðundaki arzusunu bir nebze gerçekleþtirdiðini söyleyen Erdal beyin hedefi burayý en iyi konuma getirebilmek. Baþaracaðýndan eminim. Erdal beyin bir baþka hayali de, Cunda’daki tüm eski binalarýn bu hale gelmesi. Keþke Ayvalýk kýrk elli sene önce koruma altýna alýnsaydý diye düþünüyor. Gerçek anlamda kültürümüzü koruyamýyor olmamýz konusunda kendisiyle hemfikirim. Burada eski taþ bina alacak olan herkesle birikimlerini paylaþabileceðini ve onlara gerek ekipman gerekse malzeme açýsýndan elinden geldiðince yardýmcý olabileceðini de belirtiyor özellikle Erdal bey.

Bu bilinçli davranýþtan ve gördüklerimizin güzelliðinden büyülenmiþ vaziyette vedalaþýp ayrýlýyoruz oradan. Ressam Emine Alýþýk’ýn resim atölyesine uðrayýp resimlerine bakýyor ve onunla da vedalaþýp Bursa üzerinden Istanbul’a dönüþ yolculuðuna baþlýyoruz.

Nefis bir hafta sonu oldu. Ýkimizin de ortak kararý buraya daha sýk gelip daha fazla kalýp daha çok tadýný çýkartmak. Size de tavsiye ederim.

Kaynak: Cunda ile ilgili bazý bilgiler Ahmet Yorulmaz’ýn “Ayvalýk’ý Gezerken” kitabýndan alýnmýþtýr.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: pelin onay / izmir
20 Mayýs 2004
Sevgili Nükhet; yüreðine, gezen, gören ve yazan gözlerine ve kalemine saðlýk..Cunda'yý çok güzel anlatmýþsýn..Cunda'lý olan ben, senin gibi anlatabilir miydim bilmiyorum..Bahsettiðin isimler, konuþtuðun insanlar hep tanýdýk..Dedim ya, fazla söze gerek..Cundamý anlatan sana çok teþekkür ediyorum..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn türkiye kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mardin'de Bir Akþamüstü
Halikarnas Balýkçýsý, Murathan Mungan, Turizm Haftasý ve Kel
Sevgilim Mardin © - 1
Sevgilim Mardin © - 2
Sevgilim Anadolu © - 1

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Zaman Amazon Zamaný
Asýrlýk Lezzet 'Konyalý' Artýk Baþkent'te
Avucumdaki Yürek
Ýðde Aðacýna Güzelleme Ya da Cunda'nýn Kedileri
Açýkhava Akýl Hastanesi
'Hava Durumu' Deyince...
Gecikmiþ Bir Mektup...
Yazmak... Ama Neden, Neyi ve Nasýl Yazmak?
Bir Anadolu Efsanesi Troya
Doðu'nun Nazlý Gelini: Kars

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sevgili Hrant Dink! [Eleþtiri]
Cnn Türk'e Yakýþmadý! [Eleþtiri]
Güvercinime Güvercin Postasý [Eleþtiri]
Türkiye Bu Mudur? [Eleþtiri]
Bu Gafýn Faturasýný Kim Ödeyecek? [Eleþtiri]
Okuduðunu Anlamak [Eleþtiri]
Sen de Kardeþini Seç... [Eleþtiri]
Ýmdat! Rtük Uyuyor Mu? [Eleþtiri]
Mor Yakup Manastýrý (Salhe/barýþtepe - Turabdin) [Ýnceleme]
Hazan Sesli 'Deli Düþ' [Ýnceleme]


Nükhet Everi kimdir?

Bozkýrlardýr gözleri. . .

Etkilendiði Yazarlar:
William Shakespeare, Gabriel Garcia Marquez, F.G. Lorca, Hermann Hesse, Max Frisch, Paul Auster, Jean Paul Satre, Can Yücel, Özdemir Asaf, Edip Cansever, Cevat Þakir Kabaaðaçlý, Murathan Mungan


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Nükhet Everi, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.