Hep söylerim, çok şeker bir kayınvalidem var. Aşağıdaki yazıyı okuyunca, eminim bana hak vereceksiniz.
Ne zamandı, hatırlamıyorum. Kapı çalındı; baktım, bizim yan komşunun çocuğu.Gülümseyerek;
” Kâmuran Teyze, Messur’anım Teyze ( kayınvalidem yani) uzadıcıyı istiyor,” dedi....Allahallah ! Uzadıcı ne ola ki? .......Çocuk işte, yanlış anlamış olmalı.
“Tamam, sen git, ben götürürüm,” dedim. Çünkü, kayınvalidemin ne istediğini anlayamadım.
Sonra kapıya çıkıp, seslendim kayınvalideme. Zaten hemen bitişiğimde.
” Anne! Ne istiyorsunuz? “
” Uzadıcıııı Kemraan( bana böyle der ), uzadıcıııııı.”......Uzata uzata istiyor uzatıcıyı. Hem de bağıra bağıra. Bütün mahalleye canlı yayın.
Hıııııım!...... Bu uzadıcı acaba ne? Kayınvalidemin sözlüğünü çok iyi bilirim de, bunu çıkartamadım. Elektrik faturasının adının, onun dilinde “ ışık kâadı ” , su faturasının da “ su kâadı ” olduğunu biliyorum ama, uzadıcıyı bilmiyorum...İkide bir söylenir durur; “ su kâadı gene çok geldi, ışık kâadı gene çok geldi,” diye. Bu “ uzadıcı ” uzun bir şey olmalı...Çamaşır ipi gibi örneğin ya da lâstik falan....İstediğinin ne olduğunu anlayabilmek için;
” Ne yapacaksınız uzadıcıyı? ” deyince;
Kayınvalidem:
” Ütü yapmaya kadın gelecek. Ütünün kordonu kısa,” dedi.
Birden jeton düştü. “ Uzatma kablosu mu? “ deyince, Kayınvalidem:
” He he! Uzadıcı işte,” diye yanıtladı.
Ah benim şeker kayınvalideciğim! Senin kullandığın dili seveyim ben!
