bizdeki siyaset, sesi yüksek çıkanın arkasında koşmaktır!.
dedikten sonra, kimlerin sesi yüksek çıkıyor diye bir soru sorabilirsiniz tabii!..aslında, bu soruyu soran kişi, cevabını bilen kişidir, kişilerdir. muzırlık olsun diye sormuştur!..bir nevi sınava tabi tutar yani, soru sorduğu kişiyi!..oysa sınavlardan bıkmıştır bu toplum!..
ve o kadar çok sınav çeşidi vardır ki, saysam, sayılarım yetmez...ama ben birkaçına değinmek istiyorum:
insanlık sınavı:
soruları hazırlayan Tanrıdır...sana can veriyorum, şöyle şöyle yaşayacaksın der...ama biz, şöyle şöyle değil, böyle böyle yaşarız!..😀 böyle böyle yaşamanın içinde neler yok ki!..
hırsızlık, yolsuzluk, namussuzluk, adaletsizlik, canilik, taciz, kul hakkına saygısızlık, adaletsizlik vs vs...
çaktık!..
çağdaşlık sınavı:
birileri önden yürüdü, biz nal topladık!..onların yürüdüğü çağdaşlık yoluna bıraktığı burnu delik ayakkabıları toplamaktan canımız çıktı!..ve onların giydiği parlak ayakkabıları övmekten dolayı da ağzımız yoruldu...lam demek yerine Şam demeye başladık!..resmen şamdanlandık!..işte bu şamdan ışığının altında birbirimizin yüzünü seçemez hale geldik!..kimimiz yüzünü kapattı, kimimiz gözlerini!..kimimiz de güneş ışığı içeri girmesin diye perdelerini!..karanlığa daldık, uyuduk!.uyumak, düş görmekti ya, düş görmek yerine karabasanlara yakalandık!..
çaktık!..
