• ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) |
181
|
|
|
|
Çok sakýncalý bir durum gerçekten, üç beþ tane iþi ayrý ayrý yapmaya kalkýyorsanýz zaten çok yoðun bir insansýnýz demektir. Gazetenin spor sayfasý, her ne hikmetse biz Türk erkeklerini çok cezp eder. Fenerbahçe berabere kalmýþ, Kartal yabancý saha da galip, Trabzon berabere, sonra televizyonda ki o popüler diziye bakýlacak, dizi enflasyonu var beyaz cam da, daha sonra da þiirler beni bekler dört gözle, bir de sitem ederler geç kalýrsam ‘'Nerede kaldýn Ahmet aðabey ya, yorumsuz býrakma bizi'' diye. Týrnaklarýný da sonra boþ bir zaman da kesiver. Hey dostum, kardeþim Ahmet'im þunlarý tek tek yapsan da iþleri birbirine karýþtýrmasan. Sadece bunlar ile kalsa iyi. Bir gün dolmuþa bindim. Orta sýralarda oturdunuz mu arkadan paralar tek tek ileriye iletilmek üzere gelir, þoföre ulaþýr, þoför para üstü verir, o paralar tekrar geride ki kiþilere ulaþýr, ayakta gidiyorsanýz ve trafik polisine denk geldiyseniz, þoförün talimatýyla bir de çökersiniz, o arada kendi paranýzý vermeye ve paranýz bozuk deðilse üstünü almaya çalýþýrsýnýz. Ýþte size ayný an da yapýlan iki üç iþ...
|
|
182
|
|
|
|
Bu basit bir Suç ve Ceza öyküsü deðil; ne olduðunu tam olarak tarif edemiyorsam da ironinin korkunç izlerini gördüðümü söylemeliyim. |
|
183
|
|
|
|
-“Evet, beyler! Ese pýnarý dinlenme tesislerine hoþ geldiniz! Bugün eþantiyon mönümüzde çay bulunmadýðýndan onun yerine leblebi ile raký ikramý yapýlacaktýr! Afiyet olsun efendim! |
|
184
|
|
|
|
Bu Dolares Yengenin bir büyük kusuru var. ''Hadi caným Dolares Yengenin ne kusuru olabilir ki?'' dediðinizi duyar gibi oluyorum. Þimdi söyleyince siz de þaþýracaksýnýz. Bu Dolares Yengenin ayaklarý çok kötü kokuyor. Hem de öyle böyle deðil. Dolaþtýðý denizaþýrý ülkelere de gittiði zaman, o ülkede ki herkes Dolares Yengenin ayaklarýnýn koktuðunu hemen anlýyor, anlaþýlmayacak gibi de deðil ki kardeþim... |
|
185
|
|
|
|
O günde erken çýkýp, karanlýk mal deposunun arasýndan geçerken, iki gün sonra oynayacaðýmýz maçý düþündüm. "Mental ve kondisyon açýsýndan maça hazýr hissediyorum, hocamýz görev verirse elimden geleni sahaya koyacaðýmýndan kimsenin þüphesi olmasýn" diyordum basýna verdiðim hayali demeçte. Karanlýk mal deposunu geride býrakýp, Seka Camii'nin uzakta yanan ýþýklarýna doðru yürürken, yakýnlardan havaya sýkýlan iki el "hav sesi" duydum. Ananý avradýný iki köpek bana doðru geliyordu, önce hýzlý adýmlarla yürüdüm, köpekler koþmaya baþlayýnca deparý basýtým. |
|
186
|
|
|
|
Sakýz deyip de geçmeyin. Geçerseniz de ben size anlatayým. Her ne kadar çiðnerken cak cak cak diye ses de çýkarýrsa onu çiðnemek ve çiðnedikten sonrada adeta uzaktan kumandalý bomba gibi patlatmak her babayiðidin ve de ana yiðidin harcý olabilecek bir þey deðil. Uluslararasý sakýz ve çiðneme bilimleri uzmanlarý bu konuda çok önemli açýklamalar yapmýþlardýr yediyüzaltmýþyedinci sakýz ve muadillerini çiðneme ve sonrasýnda patlatma uluslar arasý sempozyumunda... Çok deðerli sakýzoloji biliminin uzmanlarý sempozyumda dünya sakýz sanayisinin ve sakýzýn gelecekte nasýl bir þekle gireceðinin bilimsel tartýþmalarýný yapmýþlar ve her zamanki gibi, dünyada da baþka bir örneði olmadýðý aþikâr olan bu toplantý da hiç bir sakýzoloji uzmaný uyumamýþ, hatta ve hatta þekerleme yapýp kestirme cihetine bile gidememiþtir ki bu çok normal bir durumdur sakýz sempozyumlarý ve toplantýlarý için. Nasýl uyusunlar ki cak cak ce sonrasýnda pat pat patlatýlan sakýzlardan... |
|
187
|
|
|
|
Atölyeci Turhan aðabey gelir yanýma. Hem de her ayýn yirmi üçünde hiç sektirmez yanýma gelme iþini...
- Ooo Ahmetçiðim güzel insan nasýlsýn bakalým?
--Ne olsun Turhan aðabey yuvarlanýp gidiyoruz iþte sen nasýlsýn?
- Ben de iyiyim bu gün senin de emekli maaþ günüydü deðil mi?
--Evet aðabey ver kartýný sen ben birazdan benimkini çekmeye giderken seninkini de çekerim bankalarýmýz ayný nasýlsa elime mi yapýþýr aðabey...
- Ha yaþa Ahmetçiðim kartým yanýmdaydý zaten gelirken getirmiþtim. Tatlý hakkýn baki biliyorsun.
--Aðabey boþ ver ya ne tatlýsý elime mi yapýþýr benimkini çekerken seninkini de çekiyorum. Basit aslýnda para çekme iþi gel bir gün öðreteyim sana.
- Ya boþ ver kim öðrenecek bu saatten sonra o iþi.
|
|
188
|
|
|
|
Babam bir bardak su istedikten sonra eli ile aðzýný silip bir de öhö öhö çekti döndü bize ''Evlatlarým þu bizim yakýnýmýzda ki Veli Amcanýzýn tuvaletinde bekçilik yapacaksýnýz.'' dedi. Kardeþim Hacý'da ben de þaþýrmýþtýk. Ben hemen döndüm babama ''Nasýl baba ya tuvalet mi temizlettireceksin bize?'' babam tekrar kardeþime ve bana dönerek ''Yok oðlum yok temizleme deðil bu iþ sadece girenden çýkandan para alacaksýnýz büyük bir lira küçük elli kuruþ tarifesi böyle imiþ ben de yeni öðrendim.'' O ara da Hacý bana baktý ben de Hacý ile göz göze geldim, sanki onunda kafasýna yatmýþ gibiydi, biraz kokulu olsa da para kazanýp babamýza yardým etmek vardý iþin ucunda ''Tamam baba sen ne dersen o, biz sana hiç itiraz ettik mi þimdiye kadar, ayrýca öl dersen de ölürüz yani o derece.'' Bunu duyunca babamýzýn aðzý kulaklarýna varmýþtý, haliyle çok sevindi bizim de itiraz etmediðimize. ''Peki baba ne zaman baþlayacaðýz tuvaleti beklemeye?'' biraz düþündü babam ''Ben söyleyeyim Veli Amcanýza, yarýn hemen baþlayýn tamam mý?'' Olmuþtu bu iþ biraz kokulu ve ..oktan bir iþ olsa da biz de eninde sonunda para kazanacaktýk.
|
|
189
|
|
|
|
Akþam 19.30 sularý. Sofrada bir de güzel biber dolmasý var ki deðmeyin keyfime gitsin. Sevdiðimi söylemeye gerek yok zaten anlamýþsýnýzdýr. Biber dolmasýnýn kankasýdýr yoðurt. Yoðurtsuz biber dolmasý, biber dolmasýz yoðurt olmaz. Hatta bence biber dolmasýna yoðurt dökmeyenlere aðýr cezalar verilmeli, inim inim inletilmelidir. Tabi ki þaka caným, siz dökmediyseniz canýnýz sað olsun, bir daha ki sefere dökersiniz. Bilirsiniz ki bu güzelim gýda yoðurdu, ta Orta Asya'larda biz Türkler bulmuþuzdur. Birçok dilde de bunun adý bizim ona hitabýmýz olan yoðurt, yohurt, yogurt diye deðiþik þekillerde de isimlendirilir. Ayran da yoðurdun biraz sulandýrýlmýþ ve yakýn akrabalarýndan birisidir. Allah var çocuklarda haným da çok severler yoðurdu ve ayraný, kim bilir bana mý çektiler ne? Nefis uyku verir her ikisi de insana gece tüketildiði zaman.
|
|
190
|
|
|
|
O gün Birgül yengenin doðum günüydü.
Durun durun; önce bir soru sorayým: Siz hiç evli ve hastalýk derecesinde uçkur düþkünü bir þefin emrinde aday memur olarak çalýþtýnýz mý? Üstelik adam sicil amiriniz. Çalýþmadýysanýz ben söyleyeyim, çok zordur.
|
|
191
|
|
|
|
Tam evden çýkarken bütün komþular açýk otoparkta bizi yolcu etmek için sýraya dizilmiþlerdi. Hepsiyle tokalaþmadan yumruklarýmýzý birbirine deðdirerek selamlaþtýk. ''Hakkýnýzý helal edin.'' cümleleri havada uçuþuyordu tabi ki... Aþý da olsak yine hastalýða yakalanma riskimiz az da olsa vardý, bunu da unutmamak lazýmdý... |
|
192
|
|
|
|
Bu kabak tadý veren hayatta bir de bizim kabak kafalý kayýnço ve 6 çocuðu bizim eve sýðýnmasýnlar mý ? |
|
193
|
|
194
|
|
|
|
Sinem haným da o gün makyajýný yapmýþ, süslenmiþ püslenmiþ dýþarý çýkacaktý. O da bir çoklarý gibi maske kullanmayý sevmiyordu. Apartmandan çýkana kadar maskeyi taktý, öyle ya komþular maskesiz görmemeliydi, koronaya ayýp olmasa da, komþulara ayýp olurdu. Sokaða attý mý kendini nasýlsa koluma takarým diye düþündü... Dýþarý çýkýnca öyle de yaptý... |
|
195
|
|
|
|
Kýz arkadaþým ile gidiyoruz geçenlerde döndü bana ''Ýsmail cep telefonu ile fotoðrafýmýzý çekte eve gidince faceye atalým.'' dedi. Desin ben de hemen yerine getirdim onun isteðini. Eve gidince hemen atmýþ faceye sonuç ne? Biz layklarý beklerken abisi de görmemiþ mi face de fotoðraflarýmýzý. Ondan sonra kýza bir dolu fýrça hem vallahi hem de billahi, bir hafta on gün kadar görüþemedik... Sonrada fellik fellik beni arýyormuþ aðabeysi, benim için ''Yakalarsam o dürzüyü büküþtüreceðim.'' diyormuþ.
|
|
196
|
|
|
|
Elimizde saklardýk küçücük beyaz pinpon toplarýný ve misketleri, Fazilet Abla geçerken çaktýrmadan yanýna yaklaþýr, kulaðýnda ki o küpelere basket atmaya çalýþýrdýk... Boyu pek bir uzundu Ablamýzýn. Elimiz kolumuzda yetiþmez, çoðu zaman basketleri uzaktan sallardýk. Hiç birisi de basket olmazdý, olmadýydý da þimdiye kadar, ama biz sporcu tarafýmýzý tatmin etmeye çalýþýrdýk... |
|
197
|
|
|
|
El Aziz'liyiz biz aðam. Eski adý iþte, þimdilerde Elazýð derler ilimize... Güzeldir pek bereketlidir bizim oralarý... Oðlanlarýmýz da kýzlarýmýzda pek bir alýmlýdýr, pek bir gösteriþlidir... Civan gibidirler hepsi maþallah... Bizler eski toprak sayýlýrýz þimdiki yeni yetmelere nazaran... Bar kuruldu mu, halaya kalkýldý mý hemen yanaþýrýz birbirimize... Elele, omuz omuza dalarýz oynamaya... |
|
198
|
|
|
|
Çok rastlarým yolda gezerken ýslýk çalan ya da türkü söyleyen birilerine. Hoþuma da gider çok, çünkü ayný þeyi ben de yapýyorum zaman zaman. Bakarým, bazen bir ortaokul öðrencisi yanýnda kýz arkadaþý ile yolda yürürken dillerinden dökülüyor naðmeler ''Bir mumdur, iki mumdur, üç mumdur, dört mumdur on dört mumdur.'' ulan kerata diyorum içimden ben de eþlik ediyorum hemen ''Bu ne güzel düðündür haninna haninna.'' kimisi gülüyor geçiyor, kimisi utanýyor öyle iþte... |
|
199
|
|
|
|
Ýþte tam da o sýrada korkunç bir patlama sesi duydum ve yerimden sýçradým. Bu ses bir bombanýn ya da tüpün patlamasý kadar þiddetli deðildi; ne var ki, týpký beklenmeyen bir anda patlayýveren bir balon gibi tedirgin ediciydi. |
|
200
|
|
|
|
Výzzzzz výzzzzz výzzzz diyerek odanýn aynasýna yanaþýr sinek sýklet... O da ne? ''Karþý da benden bir tane daha var.'' Hangi kabileden ki bu? Bunu daha önce hiç görmüþ müydüm? Sanmam! Sesleneyim bakayým þuna... ''Hiþþþþt dostum, dostum sana diyorum, bakar mýsýn?'' Ses seda çýkmamaktadýr. Nasýl çýksýn ki sinek ayna da ki kendi görüntüsüne seslenmektedir... |
|