sandalyeler var yan yana getirilmiþ, bana
kenarýndan oturulmuþ
Kendimi ve orada duran her þeyi bir teyel gibi tutuyorum
-hani bir elbisenin ilk þekli-
orda bi' þey beni didikleyip
bi alfabe sýzdýrýyor benden
ellerimi sebeplerle doldurup açýklýyorum
yüzüm -sýrayla- onun yüzüne gelince
bir istihbarat gibi bir sýcaklýk..sesim
yok ama harfler beni har'kulade çiziyor
kendiliðinden konuþuyorlar beni..
(yüzüne bakýyorum)
yüzünün yüzüme koyulmasý benim için
çelikten bir soru iþareti artýk...

bu hikayenin konusu: belli olmayan bir a d a m..
belli olmayan bir a d a m'a ne dersiniz?
ben "sýfýr" demiþtim.
insanlarýn yumuþak tellerinden konuþuyordu,
muhtemelen de içeride sessizdi ve eðilip bükülüyordu..
Ama "yumuþak teller" in nedeni bu deðildi tam olarak..
onun bir camý vardý mesela, gidip kapatýyorlardý birbirlerini
deðiyorlardý birbirlerine..belliydi bir yerlerden bir
"iç savaþ" verdiði...

bi' gün merdivenlerden çýkýyorum, kendime bi iþim olduðunu söylüyorum..
O'nun olduðu yerde görünüyorum,
herkes orda durmuþ en ayýp yerime bakýyor: bahaneme..
kapýda çok dikilemem bi' bakýp çýkýyorum o adamdan,
baþka bi' yerden çýkýyormuþum gibi...
tam 2 kez mer'abalaþýyoruz, ama iki deðil
sonsuza kadar sürüyor..
iyi bir su bizi içine çekiyor,
ondaki bi' þiire doyuyorum


bana hep özenli aðzýyla geliyordu
sigarayý tutarken bile sesini duyuyordum, farkýndalýðýmýzý duyuyordum..
sesini bir örtü gibi örtüyordum..
içimin bi' þekli oluyo'du..

bi'gün gitti..
üstümde araba sesleri,
orda beni özlüyordur-du..
odalarý dolaþtým-dý
aynada býraktýðý kibiri..
aðlayýp kýzdýklarýný dolaþtým-dý
etime dolaþýp týrnaklarýmý kemirmiþliðim, merdivenleri özleyiþlerim,
biz'i özlemek anlamýna geliyordu -du
onu ne güzel seviyordum, sözleri bana yerleþiyordu
onu çok güzel seviyordum
sesi her yere benimle gelip kendini sevdiriyordu
sesi bi parçam..

aðzýmýn kenarýný yavaþ sildim,
öptüm onu bir aðýzdan seslerle..
ziller ve fizik, yine bütünü bozdu..
-bozuyordu olanlar, yarýmlarý
daha açýlmadýk kutulardan-
kutular sestir
onunla yakýn durduk seslere
çatýlar durdu, güvercinler durdu
biz duyduk

bir doku uyuþmazlýðý, bi' sýký yönetim
camdaki buðudan - mesela- su
bardak aðzýnda sesiyle buruþmuþ aðaç
bi' küçülmeler ve daha
bi' sürü anlatýlmaz þey oldu aramýzda..
her þeyi göze aldýk bi' akþam
hüzünlü, boþlukluydu...
bir buçuk gün sadece þarap içtim, üzüm yedim..
virgülsüz ve çok aðlamalý bir gece..
düþünsene üzüm görüp aðlýyo'sun
artýk bi' derdim var
durup durup garip bi' resme
beni didikleyen ve orada tutan,
oradaki her þeyi bi'arada tutan
bi ip gibi
uç
(maldororun þarkýlarýný dinlerken
-seviþmedenönceoturupaðlamakiçinellerimidoldurmak-
(Ýsidore Ducasse)
durup durup geriye giden bi'resim)

baktýðým her yere onu çizdiðim o gece iþte
nasýlsa bir korkudan çoðalarak
parmaklarým bir düþünceyi sürerken
kendime bi'bulut yaparken

/gittik


imgeler hayatýn sýnýrlarýndan devþirilir
hiç olmamýþý oldurur ve þeyleþtirir..
16.53
boþluk,
haziran

þarký önerisi:
Alastair Galbraith - Cemetary Raga