Aþaðýda okuyacaðýnýz yazýyý, 03 Ekim 2012 tarihinde yazmýþým. Yani 3,5 yýl önce…
O tarihte henüz AKP ile Fethullah Gülen Cemaati kapýþmamýþ, çamur deryasýnýn kapýsý halka açýlmamýþtý. Onlar, el ele - gönül gönüle hukuk sistemimizin ýrzýna geçmeye çalýþýyorlardý… Yazýda olasýlýk olarak analiz ettiðimiz hususlarýn üç buçuk yýl içinde nasýl da gerçekleþtiðinin þahidiyiz bugün…
Bir bakalým neler yazmýþýz…
Toplumdaki çürümüþlük hukuka da sirayet ederse, (ki mukadderdir, eder) toplum tamamen çamur deryasý içinde debelenir ve kendi kendini yönetmekten aciz duruma düþer...
Çýkýþ için ancak çok büyük bir devrim gerekir.
Hukuk, mevcut otoritenin emrine girerse (ki mukadder deðildir, basiretsiz ve kiþiliksiz kimselerin menfaatlerine kurban gider çoðunlukla) topyekûn millet de otoriteye teslim edilmiþ olur...
Çaðdaþ demokrasilerde hukuk, yargýçlarýn vicdanýna teslim edilmekten çok toplumun genel anlamda çürümüþlüklere teslim edilmemesi için ve toplumu her türlü belâdan koruyacak kanunlarla saðlanýr. O kanunlar ki, toplum vicdanýyla yargýçlarýn vicdanî kararlarýný asgarî müþterekte eþitlemeyi hedefler.
Ki, her kanun hukukî deðildir.
Ýdeolojik doktrinlerin hüküm sürdüðü ülkelerin yönetimlerinde çýkarýlan kanunlar, çoðunlukla ideolojiyi ve o ideolojinin devlet yönetimine oturttuðu kimseleri koruma altýna alýr. Onlarýn çýkarlarýný, toplumun çýkarýnýn üstünde tutar ve dolayýsýyla yargý eliyle bir baský rejimi kurar...
Baskýlardan bunalan toplum, hukukun da teslimiyetiyle hak arayýþýndan mâhrum olur ve hakkýný çoðunlukla gizli yollardan veya gayri hukukî anlayýþlarla koruma yoluna sapmak zorunda kalýr. Bu durumda otoritenin memuru iþi rüþvete döker ve toplumsal çürümüþlüðün esasý da bu yolla baþlar...
Demokratik yollarla iktidarý ele geçiren kimi art niyetli kiþiler veya gizli ajandasý olan kesimler ise, topluma tamamen egemen olabilmek için önce hukuku teslim almanýn, yargýçlarý vicdanî kararlardan çok ya ideolojiye hizmete ya da gizli emellerine hizmet etmeye mecbur duruma düþürmenin yollarýný seçerler...
Hedefe ulaþabilmek için de, öncelikle toplumdaki aydýn çevrelerin hak gaspýyla veya hukukun teslimiyetinden doðan þartlardan yararlanmak suretiyle susturulmasý, yaratýlan korku dalgalarýyla sindirilmesi ön plana çekilir.
Aydýný susturulmuþ bir toplumun ana damarlarý kesilmiþ olduðuna göre; artýk sýra avamý kayýtsýz þartsýz teslim almaya gelmiþ demektir. Onun baþlýca yöntemleri de etkin ve yoðun bir propaganda sistemini devreye sokmak, hitabet sanatýnýn belini kýrmak, bazen millî duygularý coþturmak, gösteriþli iþlerle göz boyamak ve arada baþkaldýrmaya kalkanlarýn anýnda baþýný ezmek suretiyle korku daðlarý yaratmaktýr...
Sistem artýk iþlemeye baþlamýþtýr ve kendi yalakalarýný yaratmýþtýr demektir. Bundan sonra, baþtakinden çok etrafýna kümelenmiþ yalaka ve tetikçiler vazife baþýndadýrlar çoðunlukla. Aralarda ayaða kalkan vicdanî sesler, önce onlar tarafýndan kesilir olmuþtur artýk...
Nutuklar, sonu bir türlü gelemeyen hamaset haykýrýþlarý bazý kesimleri âlenen kandýrýyor olsa da, ezilen toplum kesimlerinin de ellerinden bir þey gelmez durumdadýr...
Gidiþ, toplumun felâkete sürüklendiði gidiþtir ama bir eli yaðda bir eli balda olanlarýn da çarklarý týkýr týkýr dönmektedir.
***
Bu çark ne zamana kadar dönerin cevabýný tarih veriyor aslýnda. Ama gelin görün ki tarih, tekerrür etmekten de bir türlü býkmýyor!
Mâþerî vicdanýn tarumar ettiði dikta rejimleriyle doludur tarih sayfalarý. Tarihin süzgeci, binlerce yýlýn tecrübesiyle mâþerî vicdaný evrensel hukuk kurallarýnýn içine yerleþtirmiþtir. Yani günümüzde evrensel hukuk demek, mâþerî vicdanýn sesi demektir. Hukukî düzen, kanunlardan çok toplumun vicdan sesiyle saðlanýr. Yeter ki yargýçlar, diktatörleri himâye eden kanunlardan çok vicdanlarýyla karar versinler...
***
Ýçten fethedilmiþ bir yargý silsilesi, hukuktan ve mâþerî vicdandan uzaklaþmýþ, açýk veya gizli emellere teslimiyet bayraðý çekmiþ ve toplumun geneli yerine onlara hizmet ediyor demektir.
***
Yetmiþ yýl bir ideolojinin esiri olmuþ Sovyet toplumlarý, adý konulmamýþ bir devrim ve çaðdaþ dünyaya açýlmak gibi bir evrim yaþamýþ olsalar da; yirmi yýldýr ne hukukî ne de toplumsal çürümüþlükten kurtulmuþ deðiller!..

Cahit Kýlýç