Ýçinde yaþadýðýmýz toplumda pek çok insanýn bir hedefi olmaksýzýn, gerçek amaçlarýndan uzak yaþadýklarýna þahit olmaktayýz. Amaçsýzlýk ve boþluðun hakim olduðu toplumda erkekler genellikle kahvehanelerde, kadýnlar da televizyonda kadýn programlarý ve dizi filmleri izleyerek zamanlarýný geçirirler.

Toplumdaki gençlerin yaþamlarý da ayný amaçsýzlýk üzerine kuruludur. Ülkedeki ve dünyadaki önemli politik ya da ekonomik geliþmelerden habersizdirler. Yaþanan çok önemli olaylarý dahi bilmezler; kitap okumak ve kendilerini geliþtirmek þeklinde bir düþünceleri yoktur. Belli bir konuda bir fikir ya da görüþe de sahip deðildirler.

Tehlikeli olan ise insanlarýn bir kesiminin de, toplum için zararlý ve batýl fikirleri savunuyor olmalarýdýr. Baþýboþ yaþayan kiþiler, bu batýl görüþlerin önderlerinin etkisine girmeye çok açýktýrlar. Ki zaten ne tarafa çekilirlerse o yöne gidecek kadar hiçbir þeyin farkýnda olmayan bir ruh haline sahiptirler.

Ýþte bu nedenlerle kulluk sorumluluklarýnýn bilincinde olmayan kiþilere ve batýl fikirlerin ardýnda sürüklenenlere, dünyada varoluþ nedenlerinin ve Kur’an ahlakýnýn anlatýlmasý gereklidir. Bu her Müslüman için Rabb’imizin farz kýldýðý bir ibadettir.

Ýnkar edenler ve dinsizliðin yayýlmasýný amaçlayanlar, fikir ve yöntemleri farklý da olsa, amaçlarý yönünde gerekirse birlik ve beraberlik içinde hareket etmektedirler. Ayný þekilde iman edenlerin de birlik ve beraberlik içinde olmalarý gerekir. Çünkü müminlerin bu sorumluluðu çok önemlidir.

Dünyanýn her yerinde, yalnýzca "Rabbimiz Allah’týr" demeleri nedeniyle çok çeþitli zorluklar yaþayan Müslümanlara uygulanan zulmün gerçek nedeni, dinsiz ideoloji ve materyalist felsefelerin dünya genelinde yaygýnlýðýdýr. Bu sebepledir ki, tüm iman edenlerin bu ideolojilere karþý fikir mücadelesi içinde olmalarý zorunludur.

Allah’ýn iman edenlere verdiði gerçek akýldan yoksun inkarcýlar, akýl dýþý iddialar öne sürerek, kimi zaman cahil insanlarý çevrelerine toplayabilir, iman sahiplerini kýnar, onlara karþý tepki gösterebilirler. Ýnananlar ise her dönemde Allah’a olan derin imanlarý ve aþklarý nedeniyle asla bu tepkilerden korkmaz, örnek bir cesaret ortaya koyarlar. Dini yayma faaliyetlerinde son derece samimi ve cesur davranýrlar. Allah’ýn beðendiði güzel ahlâký yaþamak, O’nun hoþnutluðunu kazanmak ve diðer insanlarýn da bu güzellikleri yaþamalarýný saðlamak için çaba gösterir, her durumda kararlýlýklarýný korurlar.

Batýl fikir sisteminin savunucularý kýnamalara aldýrýþ etmeyen, etkilenmeyen güçlü kiþiliðe ve güzel ahlâka sahip müminleri engelleyemeyeceklerini kýsa zamanda anlarlar. Yalnýzca Allah’tan korkan müminler, kýnayanlardan ve kýnamalarýndan korkmadýklarý gibi, aksine kýnayanlara korku salarlar. Ýslam ahlâkýný yaþamayanlarýn kýnamalarý, inananlarý daha da þevklendirir, azimlendirir ve motive eder. Rabb’inin sýnýrlarýný gözeten, merhametli, adil, özverili, tevekküllü, hoþgörülü olan, iyiliði emredip kötülükten sakýndýran, Allah’ýn sýnamak için yarattýðý her olayda hayýr gören, Kur’an ahlâkýný yaþamada kararlý davranan samimi insanlar asla küçük düþmezler.


Kur’an’da müjdelenen müminlerin niteliklerinden olan iyiliði emredip kötülükten sakýndýrmak, önemli bir üstün ahlak özelliðidir. Din ahlakýný yaygýnlaþtýrma mücadelesinin, insaný cennete kavuþturacak önemli bir ibadet olduðu Kur’an’da bir çok ayette haber verilir. Bir ayette “Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sýnayýp) ayýrt etmeden ve yine sabredenleri (sýnayýp) ayýrt etmeden cennete gireceðinizi mi sandýnýz?” (Al-i Ýmran Suresi, 142) ifadesiyle bu konuya dikkat çekilir.


“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öðütle çaðýr ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et...” (Nahl Suresi, 125) ayeti gereði müminler, “fitne yeryüzünden kalkýncaya” ve “din Allah’ýn oluncaya” dek mücadeleyi sürdüreceklerdir. Allah, Katýndan bir rahmet olarak, inkara karþý fikir mücadelesi içinde olan müminleri derece olarak üstün kýldýðýný müjdeler ve onlara cenneti vaat eder.


Mü’minlerden, özür olmaksýzýn oturanlar ile, Allah yolunda mallarýyla ve canlarýyla cihad edenler eþit deðildir. Allah, mallarýyla ve canlarýyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kýlmýþtýr. Tümüne güzelliði (cenneti) va’detmiþtir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kýlmýþtýr. (Nisa Suresi, 95)

Din ahlakýný yaygýnlaþtýrmak amacýyla yapýlacak fikir mücadelesi, kadýn ya da erkek tüm müminlerin sorumluluðudur. Bu nedenle yaþanan dönem, Müslüman kadýn için de yalnýzca günlük iþlerle uðraþan ev kýzý, eþ ya da anne olma zamaný deðildir. Kadýnlar için örnek olan sahabe hanýmlar, Müslümanlar arasýnda yiðitçe mücadele vermiþlerdi. Günümüzde de Müslüman kadýn sahabe hanýmlar gibi olmalý, dini anlatmada pasif durumda kalmamalý, cesur ve atak olmalýdýr.


Tüm kutlu peygamber ve elçiler, onlarla birlikte hareket eden müminler, yaþamlarý süresince Allah yolunda hizmet, gayret ve mücadele içinde olmuþlardý. Peygamberimizle(sav) birlikte hicret eden müminler, ailelerini de býrakarak tehlikeleri göze almýþ ve sonsuz ahiret saadetini kazanmýþlardýr. Allah adýna gerektiði gibi mücadele eden kutlu insanlarýn, izleri hala o topraklardadýr...