Allah’a kavuþacaðýnýn ve yaptýklarýnýn karþýlýðýný alacaðýnýn bilincinde olan insanla, kimseye hesap vermek zorunda olmadýðýný zanneden bir insanýn davranýþlarý kuþkusuz birbirinden oldukça farklýdýr. Ýçinde Allah sevgisi ve korkusu taþýmayan insan her türlü kötülüðü yapabilir, çýkarlarý nedeniyle ahlaksýzlýklara göz yumabilir. Allah’a ve ahiret gününe kesin bir bilgiyle iman eden bir insan ise ahirette hesabýný veremeyeceði bir davranýþý asla yapamaz.

Ahlaksýzlýklarýn ve zalimliklerin önemli bir nedeni dünyaya olan tutkulu baðlýlýktýr. Bu yapýdaki kiþiler yoksulluk ve geleceðini garanti altýna alamama korkusu içinde yaþarlar. Bu yüzden birçok insan yolsuzluk, rüþvet, hýrsýzlýk, yalancý þahitlik gibi çirkin utanmazlýklarý alýþkanlýk haline getirir. Ýman sahibi bir insan için ise Allah’ýn hoþnutluðu her þeyin üzerindedir. Böyle bir insan Allah’ýn hoþnutluðunu yitirebileceði davranýþlar sergilemekten þiddetle sakýnýr. Tek korkusu Rabb’indendir; ne ölüm, ne açlýk, ne de baþka zorluklar onu Allah’ýn dosdoðru yolundan ayýramaz.

Ýçi titreyerek Allah’tan korkan bir insan, içinde bulunduðu koþullar ne olursa olsun Kur’an ahlakýndan ödün vermez. Bu kiþi, hem vicdanlý hem de son derece güvenilir bir insandýr. Yalnýz olduðunda dahi, Allah’ýn kendisini gördüðünü ve iþittiðini bildiði için, her zaman doðruyu iþaret eden vicdanýna uyar, zalimlik yapmaz.

Günümüz bireylerinin büyük çoðunluðunun din dýþý sürdürdüðü yaþam ise vicdanlarýný köreltmiþtir. Örneðin otomobiliyle birine çarptýktan sonra kaçan kiþi vicdaný körelmiþ biridir. Çarpmanýn etkisiyle yerde baygýn yatan insaný o halde býrakabilmesi ve kaçarak kurtulacaðýný zannetmesi, bunun açýk kanýtýdýr. Oysa Allah olayýn her anýna þahittir; O’nun azabýndan kaçarak kurtulamayacaktýr. Yapýlan bütün haksýzlýklarýn, zalimliklerin, vicdansýzlýklarýn karþýlýðý hesap gününde eksiksiz olarak verilecektir.

…Kim ihanet ederse, kýyamet günü ihanet ettiðiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandýysa, (ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksýzlýða uðratýlmazlar. Allah’ýn rýzasýna uyan kiþi, Allah’tan bir gazaba uðrayan ve barýnma yeri cehennem olan kiþi gibi midir? Ne kötü barýnaktýr o. (Al-i Ýmran Suresi, 161-162)

Allah korkusu olmayan kimselerin yaptýklarý vicdansýzlýklarý her yerde, yaþamýn her anýnda görmek mümkündür. Allah’ýn huzurunda yapayalnýz sorgulanacaðýný düþünmeyen, Allah’ýn azabýný uzak gören insan kolaylýkla yalan söyleyebilir, masum birine iftira atabilir. Çünkü onun için önemli olan insanlarý ikna etmek ve sözlerine inandýrmaktýr. Masum birinin zor durumda kalmasýna, zorluk yaþamasýna sebep olmak, onun vicdanýný rahatsýz etmez. Oysa iftiranýn karþýlýðýný Kur’an þöyle bildirir:

Doðrusu, uydurulmuþ bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir þer saymayýn, aksine o sizin için bir hayýrdýr. Onlardan her bir kiþiye kazandýðý günahtan (bir ceza) vardýr. Onlardan (iftiranýn) büyüðünü yüklenene ise büyük bir azab vardýr. (Nur Suresi, 11)

Allah’ýn gizlinin gizlisinden haberdar olduðunun bilincinde olmayan ve Allah’tan korkmayan insan diðer insanlara deðer vermez. Restoran veya lokanta mutfaklarýnda saðlýk koþullarýna dikkat edilmemesinin, yaþlý insanlara saygý ve ilgi gösterilmemesinin, hastane kapýlarýnda hastalarýn yeterli ilgiyi göremeyip ölüme terk edilmesinin, aciz insanlara kötü davranýlmasýnýn, bir avuç toprak uðruna milyonlarca masumun öldürülmesinin nedeni, insanlarýn içinde Allah korkusunun bulunmamasýdýr.

Allah’tan korkan bir insan, her durumda vicdanýna uyan ve Kur’an ahlakýna uygun davranan insandýr. Kur’an, tüm insanlara karþýlýksýz olarak iyilikte bulunmalarýný, insanlara yardým etmelerini, yaþamý güzelleþtirmelerini emreder. Allah’ýn sýnýrlarý içinde yaþayan insan, Kur’an’ýn "Daha çok istekte bulunmak için iyilik yapma." (Müddessir Suresi, 6) buyruðuna uyarak, yaptýklarýnda dünyevi bir çýkar gözetmez. Yaptýklarýndan nefsani/dünyevi karþýlýk beklemeyen insanýn tek bir amacý vardýr; o da, Rabb’inin kendisinden hoþnut olmasýdýr.

Çünkü Allah Katýnda kazanýlacak ödül, eðlenceden ve ticaretten daha hayýrlýdýr. Dünyanýn en muhteþem evleri, arabalarý, giysileri, sanat eserleri, kýsacasý tüm deðerleri cennetteki zenginliðin yanýnda her zaman eksiktir, kusurludur. Mutluluk, huzur ve eðlencenin gerçek mekaný Kur’an’da bir þölen yeri olarak tarif edilen cennettir.

Oysa onlar (kendilerini tümüyle Allah’a ve Ýslam’a teslim etmeyenler) bir ticaret ya da bir eðlence gördükleri zaman, (hemen) ona sökün ettiler ve seni ayakta býraktýlar. De ki: "Allah’ýn Katýnda bulunan, eðlenceden ve ticaretten daha hayýrlýdýr. Allah, rýzýk verenlerin en hayýrlýsýdýr." (Cuma Suresi, 11)