Onursal Yargýtay Cumhuriyet Baþsavcýsý Vural Savaþ’ýn kitabý "Türkiye Cumhuriyeti Çökerken" 2004 yýlýnda yayýnlandýðýnda alýp okumaya bile gerek görmedim. Gülüp geçtim. Yok artýk daha neler amma da abartmýþ dedim. Þimdi o kitabý alýp vakit kaybetmeden okumanýn tam sýrasý. Çünkü gün gelecek onu yapmaya da fýrsat bulamayacaðýz.

Vural Savaþ söz konusu kitabýnda "derin devlet – dýþ güçler - terör – þeriat/cemaat - yerli iþbirlikçiler" beþleminde dönen dolaplarý gözler önüne sermeye çalýþýyor. Yazar "Atatürk'ün Kemiklerini Sýzlatan Parti: CHP" kitabýyla da dikkat çekmiþti, ama ben bu kitabýný alýp okumamýþtým. Ýmdi, Atatürk’ün kemikleri deðil sýzlatmak bu gidiþle kemik memik de kalmayacak gibi görünüyor.

Türkiye 2009–2011 yýllarý arasýnda 500e yakýn þehit verdi. Yýl 2012: cephanelikler patlýyor, helikopterler düþüyor, zýrhlý araçlar roketatarla havaya uçuyor, ordu zafiyet ve þaþkýnlýk içinde ne yapacaðýný þaþýrmýþ durumda, ormanlar yanýyor, saðda solda bombalar patlýyor, iþyerleri, fabrikalar yakýlýyor ve þehit sayýsý 500e doðru týrmanýþa geçti. Bunlarýn hepsi tesadüf mü?

“Demokraside vesayeti kaldýran adam” olarak RTE yi öve öve bitiremeyen yazar Mehmet Altan 1 Aðustos 2012 televizyonda, “Bu hükümet 2014’ü göremez. Bugün baþý açýklar kapalý olanlarýn, oruç tutmayanlar tutanlarýn, Aleviler Sünnilerin tehdidi altýnda” diye konuþuyor. Ulus 923 internet gazetesindeki 2.8.2012 tarihli yazýsýnda gazeteci ve yazar Fatih Ertürk ise toplumumuz hakkýnda çok çarpýcý saptamalarda bulunuyor.

Ertürk, çocukken nasýl okuldan kaçarak hiç kitap okumadýðýný, ancak okur gibi yaparak okul bitiren (lise ve üniversite bitirenler bile var); askerde nöbetten nasýl kaytardýðýný ballandýrarak anlatan; hiç çalýþmadan masa baþýnda uyuklayarak nasýl maaþ aldýðýnla övünen; çalýþmadan kazanmayý, okumadan bilgi sahibi olmayý, baþkalarýnýn emekle sahip olduðu her þeyi haram sayýp þark kurnazlýðýyla çalýp çýrptýðý her þeyi helal yapan; yeþil kartý bozulmasýn ve avantadan kömür - makarna kesilmesin diye sigortalý iþe girmekten kaçýnan; nenesi öldüðünde onun kýlýðýna girip bankadan onun emekli maaþýný çeken; baþýný örtmese de belediyenin daðýttýðý beleþ kolilerden faydalanmak için çantasýnda türban taþýyan bünyelerden oluþan bir kalabalýk olduðumuza vurgu yapýyor ve þöyle diyor: “Ne yazýk ki bu bizim ezici biçimde kültürümüz. Bir yüzde 50’den bahsediyoruz.”

Ýþte eðer ülke çöküyorsa bu arabesk-takiyeci anlayýþ yüzünden çöküyor. Gençlerimiz de böyle, büyüklerimiz de böyle. Ama o kadar da panik olmaya gerek yok. Biz hacýyatmaz gibi tarihin baþlangýcýndan beri 16 devlet kurmuþ ve batýrmýþýz, 17.ci yýkýlýrsa yeniden kurarýz. Bizim iþimiz bu. Öyle deðil mi efendim?