Barýþý bulacaðýz. Melekleri duyacaðýz, göðün elmaslarla parladýðýný göreceðiz. -Çehov |
|
||||||||||
|
Avrupa’lýnýn Aradýðý Ama Bulamadýðý Haklar Ýslam’da… Ýslam dininde kadýnýn ezildiði, baský gördüðü, kadýna hayat hakký tanýnmadýðý zannediliyor. Oysa Allah kadýn ve erkeði eþit yaratmýþ. Fiziksel yönden daha güçlü olmasý sebebiyle aðýr sorumluluklarý erkeðe yüklemiþ. Bir zamanlar Ýslam’a kýlýç kaldýran Hz. Ömer’i cennetle müjdelenen Ömer yapmýþ. Ýslam öyle bir din ki cahiliye devrini Asr-ý Saadet’e dönüþtürmüþ. “Kalbimi Ýslam’a ýsýndýran güzelliklerden biri de Allah ile kul arasýnda kimsenin olmamasý” diyor Gülay Haným. Hristiyan iken Allah’a kolay ulaþamadýðýný arada Hz. Ýsa(as), kutsal ruh ve hatta kilise papazlarýnýn bulunduðunu, dahasý kendisi gibi günahkâr ve imtihana tabi olan bir papazýn, günahlarýný baðýþlayabileceði inancýnýn kendisine mantýk dýþý geldiðini ifade ediyor. Kur’an’da vurgu yapýlan kardeþlik duygusu ve ayetlerin bütün Müslümanlarý kardeþ ilan etmesi öyle mükemmeldir ki, bütün olumsuzluklarý ortadan kaldýrýyor. Müslümanlarýn birbiriyle üzüntüsünü, açlýðýný, susuzluðunu paylaþmasý, “Müslüman kardeþin açken sen tok yatamazsýn.!” düsturu, onun gibi baþka bir dinden gelen bir insan için olaðanüstü bir þeydir. Anlamýþtýr; muhteþem bir dinle karþý karþýyadýr. Ve Kur’an öyle mükemmeldir ki okudukça okuyacaðý gelir. “Öptüðünüz Kitabýn Ýçinde Ne Yazdýðýný Biliyor musunuz?” Bakýyor Gülay Haným; yýllardýr “biz Müslümanýz “diyen insanlar Kur’an’ý tanýmýyor, onun emirlerini bilmiyor. Kur’an’ý alýp, öpüp saygýyla baþýna koyan insana, “öptüðün kitabýn içinde ne yazýyor, haberin varmý..?” diye soruyor, þaþkýnlýk içinde bakarak “hayýr” diyen Müslümanlarla karþýlaþýyor. “Kur’an’a saygýlarýný göstermek için onu defalarca öpüp baþýna koyan bu insanlar, nasýl oluyor da yine Kur’an da emredilen namazý boþ verip baþlarýný Allah için secdeye koymuyorlar? Kur’an’ýn kabýna gösterdiðimiz saygýyý, içindeki hakikatlere gösterebilsek ne kadar huzurlu ve mutlu bir toplum olurduk” diyor. Kimi Müslümanlarýn böylesi bir hayat kitabýný ölülere okunacak bir kitap sanmalarý, bir kýsmýnýn ise sadece Ramazan ayýnda kabýndan çýkartarak okuyup, sonra kabýna koyup duvara asmalarý onu hayrete düþürüyor. Birçok Müslümanýn namaz kýlmamasý, namazdaki o tadý, o huzuru, o alný secdeye koymanýn hazzýný, Allah ile sohbeti kaçýrmasý onu üzüyor. Sonsuz özgürlüklerin olduðu, yasaklarýn bulunmadýðý, ayýplarýn ve günahlarýn önemsemediði bir toplumdan gelen biri olarak, Ýslam’da bulduðu huzur ve mutluluðu hiç bir yerde bulamadýðýný söylüyor Gülay Haným. “Ýslam’ýn her kaidesine, her esasýna hayran olmuþtum. Onun tek parçasýný bile ondan ayýrmak mümkün deðil, bütün parçalarý birbiri ile bir nizam içinde kenetlenmiþti ve parçalarýn arasýnda muazzam bir âhenk vardý. Hiç bir þey eksik deðil, her þey yerli yerindeydi. Kýsaca ben Ýslam dinine ve onun temsilcisine resmen aþýk olmuþtum. Bu aþkýn sonunda da her þeyimle onu yaþamaya çalýþýyordum. Bu aþk için Ferhat olup daðlar delmeye, Mecnun olup çöllere düþmeye, Aslý olup yanarak kül olmaya varým…” Senelerce gaflet içinde yaþamýþ eski bir Hristiyan olarak, çevresindeki Müslümanlarýn dinlerinden ve dini güzelliklerinden gaflette yaþayýþlarýný onu çok üzüyor. Hatta kimilerinin dinlerini beðenmeme gafletine bile girdiklerini görüyor. Üzüntüsünü þöyle dile getiriyor: “Ben Ýslamiyet’in dýþýndaki dünyayý çok iyi biliyorum. Oradaki mutsuz hayatlarý, aðlayan insanlarý, acý çeken, bunalýma giren çocuklarý, sevgi ve saygý nedir bilmeyen gençleri çok yakýndan gördüm. Þimdi televizyonlarda dizilerde izlerken gýpta ile baktýðýmýz, özendiðimiz o hayatý ben zaten yaþýyordum. Oysa Allah’ý sevdiðini, O’nun da seni sevdiðini hissetmekten daha deðerli, daha güzel bir þey olabilir mi?” “Allah’a ve peygamberine hiç þüphe etmeden inanmak, kulluðun özü olan duayý dilden düþürmemek, verilen nimetlere devamlý þükretmek, kararmýþ kalbleri istiðfar ile yýkamak…. Bunlardan güzel huzur ve mutluluk kaynaðý bulunabilir mi?..” Gülay Haným ayrýca, “Allah’ýn rýzasýný kazanmak için bir çok sýkýntýlara katlandým. Ama maddi imkanlarý yerinde olan çok Müslüman haným tanýmaktayým ki, evliliklerinde ve hayatlarýnda tüm konfor mevcuttur. Evlerinde eksik olan bir þey yoktur… Ne var ki bu kadýnlar yine doyumsuz, yine tatminsiz, yine þükürsüzdürler ve hallerinden þikayet ederler. Bütün çaba ve emekleri daha rahat yaþamak, daha iyi giyinmek, daha iyi yemek. Nefislerine yenilip, o noktada maðlup oluyorlar” diyerek günümüz Müslüman kadýnlarýnýn birçoðunu oldukça yerinde tasvir ediyor. Mümin kadýnýn hayatýndaki öncelikli hedefi Allah’ýn hoþnutluðunu kazanmak olmalý. ‘Boþ’ iþlerle zamanýný geçirmemeli, salih amellerde bulunmalý ve rahmani bir yarýþ olan hayýrda yarýþmalý. Yaþadýðýmýz dönem, yalnýzca günlük iþlerle uðraþan ev kadýný/kýzý olma zamaný deðil. Kadýnlar için örnek olan sahabi hanýmlar dini yaymak için teblið faaliyetleri, sohbetler yapmýþlardý. Sorumluluklarýný yalnýzca eþ ve annelikle sýnýrlayan, dini anlatmada pasif durumda kalan Müslüman kadýnlar için Gülay Haným ve onun gibi Ýslam ile þereflenen diðer hanýmlarýn, birer cesur “davetçi” kimliðine bürünmeleri ibret olmalýdýr. Gülay Haným Batýlý kadýnlarý ise þöyle tarif ediyor: “birçok kadýn televizyon dizilerindeki batýlý kadýn tiplerini görüp, onlara benzemeye çalýþýyor; onlarýnki gibi bir hayatýn özlemi içine giriyor. Oysa o kadýnlarýn hayatlarý aldatma, gösteriþ ve ihanetle dolu. Yürekleri parça parça, gözlerinden yaþ yerine kan akýtýyorlar. “Rabb’imin kelâmý Kur’an’da bahsettiði Müslüman vasýflarýndan çok uzaðýz” diyerek yine gözlemlediði bir gerçeði dile getiriyor Gülay Haným. “Her gün birinin öldüðünü duyuyoruz, birçoðumuz kendi ellerimizle yakýnlarýmýzý mezara koyuyoruz. Ama ibret almadan yine ayný gaflette hayatýmýza devam ediyoruz” derken de bir baþka gerçeði… “Haykýrmak Ýstiyorum” Bütün kalbimle dünyaya haykýrmak istiyorum: “Ey Alem-i Ýslam! Uyan, Kur’an’ý sarýl, Ýslamiyete maddi ve manevi bütün kuvvetinle yönel!” “Allah’ým, Sen ne kadar büyüksün. Sana yarattýðýn varlýklar adedince, vücudumdaki zerreler adedince þükrediyorum…. Beni önce çamurdan çýkardýn, sonra günahlardan kurtardýn, bana deðer verdin… O kadar deðer verdin ki, beni Ýslam’la þereflendirdin, ilmin kapýlarýný açtýn, bana doðru yolu gösterdin, Habibine ümmet ettin…” “Yardým et bizlere Rabb’im..! Bizleri bir þekilde uyandýr, býrakma ellerimizi. Periþan olmamýza izin verme þu fani dünyada..! Tut ellerimizden, yollarýmýza nur dök Rabb’im…” Fuat Türker
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Fuat Türker, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |