Toplumda bilinen iyilik anlayýþý güler yüzlü olmak, yoksullara para vermek, hoþgörülü ve anlayýþlý olmak gibi özellikler içerir. Ýnanan insanlar için ise her konuda olduðu gibi bu konudaki kýstas da Kur’an’dýr.

Ýyilik yapmak, içinde Allah aþký ve korkusunu taþýyarak, vicdanýný kullanarak yaþamýnýn her anýnda Allah’ý en çok hoþnut edecek davranýþlarda bulunmaktýr. Allah, yaþamýnýn temelini Kendi rýzasý üzerine kuran ve bu nedenle sürekli iyiliklerde bulunanlarý seveceðini ve onlara iyilikle karþýlýk vereceðini birçok Kur’an ayetiyle müjdeler:

... Bu dünyada güzel davranýþlarda bulunanlara güzellik vardýr; ahiret yurdu ise daha hayýrlýdýr. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)

Kur’an’la haber verilen güzel ahlak özelliklere sahip insanlar, yaptýklarý iyiliklerin karþýlýðýný dünyada ve ahirette kesinlikle alacaklardýr. Kur’an’da da haber verildiði gibi, “…Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardýr…" (Zümer Suresi, 10)

Rabb’imiz, dünyada da güzel bir yaþamý, her dönemde inanan kullarýna yaþatýr. Gerçek anlamda iyi insanlara hem dünya hem de ahiret için vaat edilen güzel yaþam, tüm nimetlerde artýþ anlamýndadýr. Hesapsýz rýzýk verici olan Allah, "Bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi?" (Duha Suresi, 8) ayetiyle bildirdiði gibi Peygamberimiz (sav)’in üzerine de nimetlerini yaymýþtýr.

Gerçek þu ki, Allah zerre aðýrlýðý kadar haksýzlýk yapmaz. (Bu aðýrlýkta) Bir iyilik olursa, onu kat kat kýlar ve Kendi yanýndan pek büyük bir ecir verir. (Nisa Suresi, 40) ayetiyle haber verildiði üzere, her iyilik kat kat artarak sahibine dönecektir.

Ýnanan insanlar için dünya malýnýn hiçbir deðeri yoktur. Nefislerinin bencil tutkularýnýn ardýnda hýrsla koþmazlar. Canlarýný ve mallarýný Rabb’leri uðrunda satarlar. Alýþveriþleri ve ticaretleri Allah’ý anmalarýný, kulluk görevlerini engellemez. Allah’ýn sýnamak amacýyla yarattýðý görüntülerle yüzleþme zamanlarýnda sabýr ve tevekkül gösterirler. Tam bir teslimiyetle teslim olur, asla þikayette bulunmazlar.

Allah, inanan insanlarýn samimiyetlerine ve bu güzel ahlaklarýna karþýlýk olarak onlarý daima rýzýklandýrýr, güzel ve temiz nimetler içinde yaþatýr. Ancak bu nimetler onlarýn dünyaya baðlanmalarýna deðil, aksine cennete duyduklarý özlemin artmasýna vesile olur.

Ýnsanlarýn hemen hepsi dünya hayatýnýn kýsalýðýnýn farkýndadýr. Ancak pek çok insan bu kýsacýk hayatý, kendilerince tadýný çýkararak, dolu dolu yaþamayý ister. Akýlcý bakan azýnlýk ise dünya hayatýnýn gerçeðini görür. Yaþamýn çok kýsa olmasý, bu samimi insanlara ölümü ve Rabb’leri huzurunda sorgulanacaklarý günü hatýrlatýr. Bu ‘kuþluk vakti’ kadar kýsa yaþamda gönülden iyiliklerde bulunan insanlar, sonsuza dek sürecek güzelliklerle karþýlýk göreceklerinin bilincindedirler. Bu, Allah’ýn vaadidir ve kullarýna “Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlasý vardýr…” (Yunus Suresi, 26) ayetiyle vaadini haber verir.

Bunun ne kadar büyük bir ödül olduðunu anlayabilmek için ‘sonsuz’luðu anlayabilmek gerekir; ancak bunu aklýmýz tam olarak kavrayamaz. ‘Sonsuz’, asla bitip tükenmesi olmayan bir süre. Kuþkusuz bu, ezelde bütün yaratýlmýþlar hakkýnda hayýr, rahmet ve irade buyuran Rabb’imizin rahmetinin geniþliðini kavrayabilmek için de üzerinde derin düþünmemiz gereken bir örnek. Her ne kadar tam olarak kavrayamýyorsak da, sonsuzluðu bir “göz açýp kapama süresi” için feda edebilir miyiz?

Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlasý vardýr. Onlarýn yüzlerini ne bir karartý sarar, ne bir zillet, iþte onlar cennetin halkýdýrlar; orada süresiz kalacaklardýr. (Yunus Suresi, 26)


Fuat Turker