..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Kirazlar ve dutlarýn tadýný çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > seyfullah ÇALIÞKAN




13 Temmuz 2006
Denize Adam Düþtü  
seyfullah ÇALIÞKAN
Kocasýnýn yalancý olduðunu, çocuklarýný ve kendisini her gün dövdüðünü, içki ve kumar alýþkanlýðý nedeniyle eve ekmek getirmediðini, sürekli aç kaldýklarýný, komþularýn yardýmý ile zar zor yaþadýklarýný anlattý. Bunlarla yetinmeyip özel yaþamlarýnýn en mahrem sýrlarýný, adamýn erkek olarak yetersiz ve çok pis biri olduðunu, hiç banyo yapmadýðýný, hatta kendisini evine getirip birlikte içki içtiði arkadaþlarýna peþkeþ çekmeye kalktýðýný da söylemiþti.


:CCEG:

— Bakýn bakýn denizde boðulmuþ bir adam var. Vapuru çabuk durdurun, bakýn orda
suyun içinde biri var.
Ýnce ama ýslýk gibi bir sesle kýrk yaþlarýnda bir kadýn çýðlýk çýðlýða baðýrýyordu.
Kadýnýn sesini duyduðumda vapurun kýç tarafýnda martýlara simit atan insanlarý izleyerek yolculuðun tadýný çýkarýyordum. Benden yarým metre ileride birbirine sarýlmýþ iki genç vardý. Oðlanýn attýðý simit parçasý neredeyse suya deðecek kadar düþtüðünde sumrunun biri son anda onu fark edip denize düþmeden yakalamýþtý. Kadýnýn boðazýný yýrtarcasýna feryatlarýna kimsenin aldýrmadýðýný fark eden otuzlu yaþlarda iri yarý, kocaman býyýklý bir erkek filmlerde duyduðumuz o çok bildik cümleyi haykýrdý.
— Denize adam düþtü. Vapuru hemen durdurun.
Bütün yolcular sesin geldiði güverteye yýðýldýlar. Vapur yavaþladý. Sudaki erkek Cesedi
geride kalmýþtý. Gördüðüm ilk anda aklýmdan denize atlayýp boðulmuþ erkeði sürükleyerek vapurun yanýna getirmek düþüncesi geçti. Kimsenin kýlý kýpýrdamayýnca bunun gereksiz ve abartýlý bir kahramanlýk gibi görüleceðini anlayýp vazgeçtim. Vapurdaki görevliler de dâhil kimsenin böyle bir giriþimi olmadý. Sadece polise ve sahil güvenliðe falan telefon edildi.
Güvertedeki yolcularýn bir kýsmý vapur geciktiði ve gideceði yere geç kaldýklarý sýkýntýsý içindeyken, daha kalabalýk bir bölümü ise ne olup biteceðini merakla beklemeyi istiyordu. Vapur durduktan on beþ dakika sonra yolcular kendi aralarýnda bunu konuþmaya baþladýlar. Güvertedekilerin bir kýsmý “Bu polisin iþi, bizi ilgilendirmez. Zaten polis gelmeden cesedi denizden çýkarmak kanýtlarý yok edebilir.”diyordu. Bir kýsmý ise “Ne olacaksa olsun. Hiçbir þey yapmadan akþama kadar bekleyecek deðiliz ya. Vapurdaki görevliler cesedi denizden güverteye çekip gideceðimiz iskelede polislere teslim etsinler. Ne olacaksa olsun. Ýþimiz, gücümüz var.”diyorlardý. Vapurdaki görevliler “Polisler gelinceye kadar bekleyeceðiz. Çünkü gidersek polisler cesedi bulamayabilir. Çok sürmez zaten birazdan gelirler.”deyip tartýþmalara son noktayý da koydular.
Polisler hemen gelmediler. Sürekli yapýlan telsiz görüþmelerine raðmen yaklaþýk olarak deniz polisinin gelmesi kýrk beþ dakikayý buldu. Polisler gelip cesedi daha botlarýna bile almadan önce güvertede adam hakkýnda haberler uçuþmaya baþladý. Uçuþan haberlerden boðulan adamla hiç ilgisi olmayan yepyeni bir yaþam öyküleri bile yaratýldý. Ýnsanoðlunun can sýkýntýsýna ve bilinmezlere karþý tahammülsüzlüðü bir saat içinde onlarca masal yaratmaya yetip artmýþtý.
Gazete haberlerinde her gün tekrarlanan bildik öyküler en kolay kabul görenler oldu. Yolcular arasýnda en çok tutan öykü adamýn kendi halinde, evli, barklý bir küçük esnaf olduðu söylence oldu. Bir çok küçük esnaf gibi önce iþleri güzel gitmiþti. Sonra döviz ucuzlamýþ, para sokaktan el etek çekmiþ, insanlar nakit para yerine kredi kartlarýna dönmüþtü. Adamcaðýz bu sürece uyum saðlayamayarak alacak-borç terazisinin ayarýnýn þaþýrmýþ, bankalardan sonra tefecilerden de borç almak gafletine düþmüþtü. Zaten her gün eve icra memurlarý geliyordu. Ýþin içine tefecinin adamlarý da girince iyice dayanýlmaz olmuþu. Çevreye rezil olmak bir yana kendi eþinin çocuklarýnýn bile yüzüne bakamaz hale gelince çareyi kendisini Konak’tan denize býrakmakta bulmuþtu. Ölmeye karar vermeden önce bildiði çýkýþ yollarýnýn hepsini kullanmýþtý. Hatta baþbakana bile mektup yazýp derdini anlatmýþtý. Bir ara televizyonlarý basýp çaresizliðini ve içine düþtüðü bataklýðý yetmiþ milyona duyurmayý bile düþünmüþtü. Ama polisleri ve mahkemeleri uðraþtýrmak istememiþti. Çünkü o devletine, kanunlarýna ve Türk polisine karþý çok saygýlý bir vatandaþtý. Bütün kapýlarýn yüzüne kapalý olduðunu anlayýnca kendini körfezin sularýna býrakmýþtý. Bu öykü tam intihar ile cinayet noktasýnda çatallanýyor, anlatýlanlarýn bir kýsmý mafya tarafýndan öldürülüp suya atýldýðý mizanseninde sona eriyordu.
En çok ilgi gören ve konuþulan ikinci öykü klasik bir namus davasýný anlatýyordu. Bu öyküde adamýn karýsý iki çocuðunu ve on beþ yýllýk eþini, evini, barkýný yüz üstü býrakýp ansýzýn sýrra kadem basmýþtý. Adamcaðýz yaþlý gözlerle aylarca kayýp karýsýný aramýþtý. Polise, savcýlýða müracaat etmiþti. Karýsýnýn okumasý yazmasý bile yoktu. O kendi baþýna bakkala bile zor zor gidebiliyordu. Karýsýnýn kandýrýlarak kaçýrýldýðýný düþünüyor, uyuþturucu ve fuhuþ bataklýðýna sürükleneceðinden endiþe ediyordu.
Ýki ay sonra bir akþamüzeri polisler evine gelip karýsýný bulduklarýný ama aile içi þiddet nedeniyle evine gelmek istemediðini söylemiþlerdi. Onlarýn da kadýný zorla kolundan tutup evine getirmek gibi bir yetkileri olmadýðýný, kadýnýn kendi rýzasýyla evine dönmediðinde yapacak bir þeyleri olmadýðýný anlatmaya çalýþmýþlardý. Adam bunu duyunca devlete ve polise isyan etmiþti. Hatta ertesi gün evine gelen polisleri görevlerini yapmadýklarý için önce karakol amirliðine, sonra da savcýlýða þikayet etmiþti. Þikayetleri hiçbir sonuç vermemiþti. Ýleriki haftalarda adam karýsý hakkýnda bilgi almak için ayný karakola gitmiþti. Ama hiç kimse onula ilgilenmemiþ, derdini dinlememiþ hatta yüzüne bile bakmamýþtý. “Git bildiðin yere þikâyet et. Karýnýn nerede olduðu, ne yaptýðý, kiminle olduðu bizi ilgilendirmez .”demiþlerdi. Karýsýnýn baþka bir erkekle kaçtýðýný ilk defa o zaman anlayabilmiþti.
Sonra adam komþularýnýn akýl vermesiyle televizyonlarýn gündüz programlarýna gitmeye karar vermiþti. Televizyoncular çok baþvuru olduðu için kendisini iki hafta beklettikten sonra programa çýkarmýþtý. Ekranlardan karýsýnýn resmini gösterip, iki gözü iki çeþme aðlayan adamýn anlattýklarýný günlerce yayýnlamýþlardý. En sonunda adamýn karýsý televizyonun yayýnladýðý resmine ve adamýn aðlayarak anlattýðý yalanlara dayanamayýp canlý yayýna baðlanmýþtý. Kocasýnýn yalancý olduðunu, çocuklarýný ve kendisini her gün dövdüðünü, içki ve kumar alýþkanlýðý nedeniyle eve ekmek getirmediðini, sürekli aç kaldýklarýný, komþularýn yardýmý ile zar zor yaþadýklarýný anlattý. Bunlarla yetinmeyip özel yaþamlarýnýn en mahrem sýrlarýný, adamýn erkek olarak yetersiz ve çok pis biri olduðunu, hiç banyo yapmadýðýný, hatta kendisini evine getirip birlikte içki içtiði arkadaþlarýna peþkeþ çekmeye kalktýðýný da söylemiþti. Evine dönmeyeceðini, kaporta ustasý Halil’e kendi rýzasýyla kaçtýðýný, onu çok sevdiðini ve onunla çok mutlu olduðunu, kocasýndan sadece kendisine çocuklarýný görebilmek için izin vermesini istediðini ekranlardan yetmiþ milyona haykýrmýþtý. Kadýnýn hiç de adamýn anlattýðý gibi cahil ve zavallý olmadýðýný anlayan canlý yayýn dekoru katýlýmcýlar þaþkýnlýklar içinde konuþmalarý dinleyip olaydan her gün yaptýklarý gibi yine yüzlerce ders çýkarýp, adamý aþaðýlamýþlardý.
Stüdyodaki koca karýsýnýn anlattýklarýndan deliye dönüp karýsýný öldüreceðini söyleyince, küfürler ve tehditler yaðdýrýnca, yayýna reklâm girerek adamýn sözlerini kesmiþler, onu da yaka paça stüdyodan dýþarý sokaða atmýþlardý. Talihsiz koca, cani ve ahlaksýz bir kocaya dönüþüp bütün komþularýna, akrabalarýna ve televizyonda sýk sýk yinelenen o meçhul yetmiþ milyon kiþiye rezil olduðu için programdan sonra kendini öldürmeye karar vermiþti. Önce gidip cebindeki bütün parasýyla zil zurna sarhoþ oluncaya kadar içmiþ, sabaha karþý meyhaneden çýkýp kendini Karþýyaka sahillerinden denize býrakmýþtý.
Deniz polisi geldikten az sonra vapur hareket etti. Yolcular ölen adam hakkýnda uydurulan ucuz öyküleri de yanlarýna alýp önce Karþýyaka Vapur Ýskelesine, sonra da kentin kalabalýk sokaklarýna daðýldýlar. Birkaç televizyon kanalý ölen adamý akþam haber kuþaðýnda derme çatma birkaç cümle ile söyleyip sonra da unutulsun diye zamanýn acýmasýz kollarýna býraktý.
Boðulmuþ olarak körfezin ortasýnda bulunan adama ait gerçekler vapurun güvertesinde can sýkýntýsýndan uydurulan senaryolardan oldukça farklýydý. Polisler adamýn ýslak ceplerinde cüzdanýný ve kimliðini buldular. Adamýn kimliðinde bin dokuz yüz altmýþ iki senesinin altýncý ayýnýn yirmi üçüncü günü Saruhanlý’da Musa ve Pakize oðlu olarak dünyaya geldiði, Manisa Ýli, Saruhanlý Ýlçesi , Harmandalý Köyü Nüfusuna kayýtlý ve evli Bayram YORULMAZ olduðu yazýyordu.
Bayram YORULMAZ köyde babasýndan kalma eski kerpiç bir evde abisinin ailesi ile birlikte yaþýyordu. Kendisinin üç, aðabeyinin ise beþ çocuðu vardý. Ýki kardeþin birkaç dönüm tütünü, biraz zeytinliði ve elliye yakýn da koyunlarý vardý. Bayram dört gün önce köyden çýkýp Nisan ayýnda sattýklarý kuzularýn parasýný almaya Manisa’ya gitmiþti. Asýl mesele kuzularý, zeytinleri satmak deðil zamaný geldiðinde parasý almaktý. Her zaman borçlular alavere dalavere çevirip, kýrk yalana kýrk daha katýp borçlarýný ödemeyi önce bir, iki hafta sonra da birkaç atlatmaya çalýþýrlardý. Bu sefer nasýl olmuþsa yalan dolana baþ vurmadan kasap kuzularýn bütün parasýný tastamam Bayram’ýn avucuna saymýþtý.
Parayý cebine koyan Bayram köye dönmek yerine otobüse atlayýp Ýzmir’e gitmeye, biraz yaþamaya, para yemeye karar vermiþti. Ýzmire’e inince Basmane’ye gidip önce kendisine ucuz bir otel odasý ayarladý. Sonra Kemeraltý’na geçip yeni pantolon, gömlek, ayakkabý ve çamaþýr aldý. Otele geri dönüp duþ aldý ve yeni giysilerini giydi. Aynada kendine bakýp “Ulan Bayram, þimdi biraz adama benzedin iþte.”dedi. Ýmbat’ýn Ýzmir’in sokak aralarýný yalamaya baþladýðý, ikindi sonrasý çýkýp yürüyerek Kordon’a gitti. Kordon’dan Konak’a vapur iskelesine kadar yürüyüp insanlara baktý. Þehrin sahildeki kalabalýðýna karýþtý. Uzun yürüyüþünü bitirdiðinde güneþ körfezin üzerine inmeye baþlamýþtý. Kordona geri gelip Sirena Lýk Lýk Birahanesi’nin dýþarýdaki masalarýndan birine oturdu. Kendisine parmak patates ve fýçý bira söyledi. Birasýný yudumlarken gelip geçenlere, birahaneye gelip oturanlara ve kalkýp gidenlere bakarak oyalandý. Birahanenin önünden o gece yüzlerce, binlerce güzel kadýn geçti. Bayramýn caný hiç olmasa bu kadýnlardan sadece birisi gelsin, masasýna otursun, tanýþýp bira içsinler, sohbet etsinler isterdi. Olmadý, kimse gelip Bayram’ýn masasýna oturmadý, hatta yüzüne bile bakmadý. O da zaten kimseye bir þey teklif edemeyecek kadar utangaç ve çekingendi. O geceyi özetlemek gerekirse oturdu, içti, içtikçe efkarlandý, efkarlandýkça sigara yaktý, içti ve oturdu.
Saat gece yarýsýný geçip bir buçuða yaklaþtýðýnda birahaneden kalktý. Epey sarhoþ olmuþtu. Adýmlarýný kontrol etmeye çalýþarak konaða doðru yürüdü. Bir müddet sonra yoruldu ve terledi. Dinlenmek için denizin kýyýsýndaki beton setin üzerine oturdu. Karþýyaka’dan denize yaðan ýþýk cümbüþüne dalýp bir sigara yaktý. Beton setin üzerinde aðzýnda yarýlanmýþ sigarasýyla uykuya daldý.
Bayram’ý beton üzerinde uyurken görenler vardý. Ama kimse denize düþtüðünü ve sarhoþ olduðu için kolayca suya teslim olduðunu göremedi. Denizden çýkarýldýðýnda cebinde iki milyara yakýn parasý hala duruyordu. Adli týbbýn yaptýðý otopsinin ardýndan Bayram’ýn ölümü polis kayýtlarýna intihar diye geçti. Cenazesi ailesine teslim edilip kendi köyünde topraða verildi.


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Denize adam Düþtü hk.
Gönderen: Taki Akkuþ / Ýstanbul/Türkiye
29 Aðustos 2006
Sevgili Seyfullah, güzel bir anlatý, an ve anlarý yerli yerinde deðil, öykünü yeniden iyice incele, ses noksanlýðý anlam karmaþasýna neden oluyor. Bu noksanlýklar giderildiðinde harika olur. Birde ayný anlamý ifade eden paragraflardan sakýn. Yüreðine saðlýk selamlar.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Emekleye Emekleye Emekli
Zurnada Peþrev Olmaz

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tabanca
Saman Altýndan Aþk Yürürse
Raký Þiþesine Ejderha Olduk
Gökçeada 3
Ben Ýþin Kitabýný Yazmýþtým
Sokarým Seni Þalvarýma Çýkarýrým Tozpembe
Nataþa, Mavra ve Raký
Öyle Pat Diye de Ölünmez ki
Güvercinli Yazý - 1
Çaki, Çakmak, Býcak, Tarak

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Baþka Türlü Bir Þey [Deneme]
Canan [Deneme]
Aþký Anlatmak Haksýzlýktýr [Deneme]
Zaman Sen Yalansýn [Deneme]
Nisan"ýn Þuçu [Deneme]
Bahar, Badem, Çocuk [Deneme]
Sonbaharý Hüznün Rekleri Boyar [Deneme]
Mevsim Türlüsü 2 [Deneme]
Bir Fýrtýna Tuttu Bizi [Deneme]
Delikanlýyý Bozan Yazýlar [Deneme]


seyfullah ÇALIÞKAN kimdir?

Ben yazar falan deðilim. Yazma eðilimli biriyim. Durumum henüz tedavi gerektirecek kadar kronik hale gelmedi. .

Etkilendiði Yazarlar:
Bilmiyorum,


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.