"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Öykü

Dolares Yenge Sapıttı Yine

Yükselip yükselip uzaya kadar da çıkamazsın ya Dolares Bacı, Dolares Gelin, Dolares Görümce, amaaan neyse ne işte? Bak bu sefer de sana bacı, gelin, görümce, her bir şeyi dedim... Senden tabi ki merhamet beklemiyoruz da niye uğraşıyorsun bu kadar dünyanın gariban fakir ülkeleri ile anlamak zor... Yok aslında

800 ve 1500 Metre Türkiye Şampiyonuydu

800 VE 1500 METRE TÜRKİYE ŞAMPİYONUYDU
Yıl 1975. Galip 800 ve 1500 metrede gençler dalında Türkiye Şampiyonu olmuş ve milli formayı sırtına geçirmişti. Girdiği her yarışta birinci oluyordu. Galip büyükler dalında da birinciliklerini sürdürdü. Artık milli takımın değişmez koşucusuydu. Bu güzel insan, Avrupa Şampiyonu olmayı çok

yazı resimYZ

Fıttırolog

Son zamanlarda yaşadıklarımızdan aklı tavana vurmayan, fıttırmayan mı var? Amerikan başkanı nezle oluyor, biz zatürre oluyoruz... Hayır aramızda ki mesafede hayli uzak, biz niye zatürre oluyoruz onu da anlamış değilim...

Ayın avuntusu

Yakıcı güneş altında bir kır gezintisinin içtenlikli tasviri. Yazar, doğanın acımasız gerçekliğini ve günün ilerleyen saatlerinde değişen atmosferi ustalıkla resmediyor. Sararmış otlar, bayılmış papatyalar ve tozlu yapraklar arasında, güneşin her şeyi çıplak gerçekliğiyle sergilediği bir dünyada, akşamın gelişiyle birlikte hayat yeniden uyanıyor. Duyusal detaylarla zenginleştirilmiş, düşündürücü bir yaz

Korkak Tavşan

KORKAK TAVŞAN
Orman kenarında bir Korkak Tavşan yaşarmış. Geceleri gizlendiği ağaç kovuğundan hiç çıkmazmış. Uyurken korkulu rüya gördüğü zamanlar kan ter içinde uyanır rüyasında gördükleri sanki gerçekten oluyormuş gibi titrer dururmuş. Günlerden bir gün yuvasından fazla uzaklaşmadan yiyecek aramaya çıkmış.

Güle Güle Omarım

O dönemde Kesikkeli Köyünde yaşayan Çerkez Kerim Ağa vardı. Yaşadığı konağı, tam bu Ceyhan Nehrinin kenarındaydı.
Yaşı ilerleyen Kerim Ağa felç geçirerek hasta olmuştu. Tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürüyordu. Yanında da işçi olarak çalışan, halk arasında tutma veya yanaşma denilen işçi Ömer vardı. Ömere halk ağzıyla ona

Sessiz büyüyen çocukların masalı

Çocukların sessizce yaşadığı yalnızlığın içsel dünyasına dokunulan bu metin, görünmez olmanın acısını ve duyulmayan seslerin çığlığını anlatıyor. Kalabalıklar içinde bile tek başına büyüyen bir çocuğun hayali arkadaşlarla kurduğu dünya, yetişkinlerin göremediği bir gerçekliğe dönüşüyor. Gecenin sessizliğinde herkesin biraz yalnız olduğu anlarda teselli bulan çocuk, hâlâ umutla bekliyor; birileri

Emekleye Emekleye Emekli

Emekli olunca bir sahil kasabasına yerleşecektim. Elde avuçta ne varsa satıp kendime bahçe içinde bir ev alacaktım. Çiçekler yetiştirecektim, birkaç ağaç mandalina, limon, portakal Ağaçlar evin arka bahçesinde olacaktı. Güller ve mevsim çiçekleri denize bakan tarafta

"Kuzucuk Köyü"nde Sabah Kahvesi

Küçük, temiz ve şirin bir yer Barışın Yeri. Burasını, belediye açmış. Hakan, Ben çalıştırıyorum burasını diyor. Genelde hafta sonları hizmet veriyorum. Sabah erkenden gelip açıyorum. Erkenci müşterilerim var. Gelip kahve içerler. Döner veya kebap yerler. Öğleye doğru da kapatırım diyor

Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? - 2 -

O şaşkınlık hali bende kısa sürdü tabi...Yerini ani gelişen bir öfke tepkisi almıştı. O an nasıl bir kuvvet hakim olduysa bana; elimde tutmakta olduğum süt şişesini sarı kediye fırlatmıştım. Sersemleyen kedi, merdiven altındaki yan duvara çarptı. sonra da lastik top gibi geri yuvarlanıp, dört ayak üstüne düştüğü an

Hikaye Yazmak İsteyenlere Sekiz Tüyo

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Amerikan edebiyatına damgasını vuran Kurt Vonnegutun kısa öykü hakkındaki tezi, vakti zamanında Chicago Üniversitesi tarafından kabul edilmemişti. Zaman, üniversitenin yanıldığını gösterdi. İşte Kurt Vonnegutun verdiği derslerde önerdiği sekiz hikâye tüyosu:

Başa Dön