Bir Nefes
Yedinci ayın sıradan bir günü. Öğleden kurtulmuş, akşamı yakalayamamış bir saat...
"Yazmanın en zor yanı, kelimeleri doğru sıraya dizmek değil, onları doğru zamanda susturmaktır." – Terry Pratchett"
"Yazmanın en zor yanı, kelimeleri doğru sıraya dizmek değil, onları doğru zamanda susturmaktır." – Terry Pratchett"
Yedinci ayın sıradan bir günü. Öğleden kurtulmuş, akşamı yakalayamamış bir saat...
“Bazen,” dedi içinden “Bazen en iyisidir aşkla pişmek. Ruhun bilinmeyen dehlizlerine ancak onunla varır, onunla aydınlanırsın. Bu gönlüne düşen ilk cemredir. Bilmezsin ki ışığına biraz daha yaklaştın. Oysa sen hala Arafta sanırsın kendini.”
Adalet Ağaoğlu
Öyle çok sevdim ki seni,
Öyle çok anlatamam o 1 yılın anlamını, 1000 yıl geçse unutamam
‘Bana bir masal anlat banker amca içinde kaybedenler olsun’ diyen çocukların sözüne karşılık; Banker amcada anlatmaya başladı.
Tören başlamak üzereydi. Bayrak göndere çekilmişti. İstiklal Marşı okumaya başladık. İşte ne olduysa o anda olmuştu. Bacaklarımın kasığa yakın kısmında bir kaşıntı, bir karıncalanma başlamıştı, o anda ani bir içtepiyle hazırol halimden vazgeçip, iki baladırımı birbirine sürttüm.
Gülsüm dilsiz, sara hastasıdır. Hayat onun için büyük bir bilmecedir. Var olmak, zaman ve ölüm...
Gel Rüstem abi...Gel de gör şu perişan halimizi.Sefil varoşların halini bir gör. Gör de önce kendinden sonra insanlığından, geçmişinden, geleceğinden utan abi. Evlerden feryatlar çığlıklar yükseliyor abi. Yarı aç, yarı tok yaşayanlar bir yana, tıka basa yiyenler, beslenenler, kırmızı yanaklılar bir yana abi. Geçim derdinden çıldıranlar, fazla kazanmaktan
Cumartesi yük kamyonu eski evimizde bize ait ne varsa yükleyip getirdi. Her şeyi mi? Asla! Maddi boyutuyla bize ait olanlar geldi belki ama nerede bizim yaşanmışlıklarımız? Gül yüzlü kızımızın bebekliği nerede kaldı, ilkokula başladığımızda hecelerimiz sinmişti duvarlarımıza, eşim askere gittiğinde bir tek o duvarlar şahitti gözyaşlarımıza. Aynı duvarlar,
Artık zaman, aynı insanlığın uzayın dört bir yanında doğal ortamlarındaymış gibi rahat dolaştığı yıllardı. Bütün bunları gerçekleştiren yaratıcılarımız aramızdan ayrıldıktan sonra, birlikteyken fazla farkında olmadığımız, onlardan edindiğimiz yeni özelliklerimiz birer birer ortaya çıkıyordu.
Finlandiya'da yaşayan lise öğrencisi Eric ve kız kardeşi Jesse'nin günlük yaşamını anlatan bu kısa öykü iki ülkede olup bitenleri karşılaştırarak ortaya sermektedir.
Falih Rıfkı Atay