"“Yazmak, kendine akıl vermek değil, başkalarının aklını karıştırmaktır; özellikle de seninkini.” – Umberto Eco"

Öykü

Önsöz

Savaş tuhaf bir olgu akılların farklı idolojilerle örülmüş
zihinlerde çarpışması 1938 de olan 1938 de olan mançurya ve Japonya savaşı Japonya mançuryayı alsada mançurya bir konuda öndeydi yenilsede küçük dainin hayatını altüst etmişlerdi...

Kovan Savaşları (1. Bölüm)

“Bakacak zaman yok Kemal! Bakacak zaman yok! Bu ne Allah’ın belası böyle!” dediği anda helikopteri binanın arkasından kaldırmış ve ileriye süratle hamle etmişti. “Kemal otomatik top kumandası bende roket ve füzeler sende! Buraya bir baraj kuruyoruz!” Ateşe başlamıştı Paşa.

yazı resim

Yandım Selim ve Bıçkın Osman - 6

Odadan geri geri çıktı Kıpti Simay. Kömür rengi dalgalı saçları beline uzanıyor, ay beyazı teni kolsuz cepkeninden parıldıyordu. Boyu ne kısaydı ne de uzun. Çıplak ayaklarına halhallar takmıştı. Eteğinin altına giydiği pantolonun yanları baldırına kadar yırtmaç ile açıktı. Herkes bacaklara bakakalmış, acaba siması da ismi gibi ay parçası

Bu Şehir O Eski İstanbulmudur?

Elini sokup yeleğinin cebinden bir avuç çakıl taşı çıkardı “sana bunları vereceğim , ama … eğer İstanbul beni sorarsa onu görmedim dersin”
Taşları avucuma bıraktı, çantasını sırtlanıp ,ışıldağını söndürdü …

Yaratıcıların İzinde (1)

Artık zaman, aynı insanlığın uzayın dört bir yanında doğal ortamlarındaymış gibi rahat dolaştığı yıllardı. Bütün bunları gerçekleştiren yaratıcılarımız aramızdan ayrıldıktan sonra, birlikteyken fazla farkında olmadığımız, onlardan edindiğimiz yeni özelliklerimiz birer birer ortaya çıkıyordu.

Esinti

Esinti...
Uzatıyorum. Uzatıyorum… Belki alır okur, birileri daha kendi kelimesini de yanına yapıştırır, diye.
22 Ekim 1990 - 2009
Gülten Ağrıtmış

İki Şey Götüreceğiz Giderken

Tören başlamak üzereydi. Bayrak göndere çekilmişti. İstiklal Marşı okumaya başladık. İşte ne olduysa o anda olmuştu. Bacaklarımın kasığa yakın kısmında bir kaşıntı, bir karıncalanma başlamıştı, o anda ani bir içtepiyle hazırol halimden vazgeçip, iki baladırımı birbirine sürttüm.

Gel Abi...

Gel Rüstem abi...Gel de gör şu perişan halimizi.Sefil varoşların halini bir gör. Gör de önce kendinden sonra insanlığından, geçmişinden, geleceğinden utan abi. Evlerden feryatlar çığlıklar yükseliyor abi. Yarı aç, yarı tok yaşayanlar bir yana, tıka basa yiyenler, beslenenler, kırmızı yanaklılar bir yana abi. Geçim derdinden çıldıranlar, fazla kazanmaktan

Gözlerine Değdiğim Yerdedir Hayat

Sıcak bir Eylül akarken gözlerinden, gün sevdadır, gün vedadır... Tek suçludur Eylül, o çağırmıştır sevda sancılarını ve bitmeyecektir. Aralık kapıları kapanırken günlerin yüzüne, yeni merhabalar kucaklanır acımadan... Bunu sezer yürek ve kırılır aynalardaki gülümseyişe. Yalnız dillerde kraliçedir ceylan bakışlı sultan... Bir kez daha anlar ki aşk yoktur. Bir

Başa Dön