Biraz da İyimserlik!
Her şeyin haram olduğu söylenir bu dünyada ,oysa tanrı kullarına öylesine helal etmiş ki nimetlerini...Mukaddes kılmış yaşamayı ve yaşatmasını bilenleri.......
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Her şeyin haram olduğu söylenir bu dünyada ,oysa tanrı kullarına öylesine helal etmiş ki nimetlerini...Mukaddes kılmış yaşamayı ve yaşatmasını bilenleri.......
Yazı yazmak, çeliğe su vermekten güç bir iş bence.
Sözcüklerin, rengi usaresi olmadığı için onları birbiriyle kaynaştırmak ayrı bir özen emek ister...
Harmanlanmadan sema ile toprak,başını kaldır da insanlığa şöyle bir bak!...
Mutluluk ve dram, insanlık tarihi ile var olan, birbirine zıt iki eylemdir.
İnsanlık var oldukça da bu ikili, insanlığın hayatında var olmaya devam edecektir. Çünkü âdemoğlu bu iki karakteri de yaşayabilecek bir surette yaratılmıştır.
Bir canın dünya sahnesindeki rolünü oynayıp sonra sonsuzluğa yol alışı değildir ölüm.
Yırtık pantolonumu, yaması kapansın diye çekerken dizlerime, ilk defa, astarlı lastiğimin parlaklığında senin için taranmıştı saçlarım. Kamyonumda taşınası bir seni bilirdi ellerim, tahtadan silahlarım kadar sahiptim sana, bilyelerim kadar sevdamdın!...
Kepenklerim henüz aralık, kapanma saatime fazla vakit yok, burnumdan kıl aldırmıyorum, hırslarım yenilgimin verdiği sarhoşlukla zafer çığlıkları atıyor, ben; kendimi bilmez haldeyim
Her zaman mutlu olalım, hep mutlu olalım...
Peki ya olabilir mi böyle bir şey?
Belki birbirimize biraz yardım edersek olabilir.Hayatta mutlu olmak için birçok neden var.Onları bulmalıyız.
Hayatın durduğu inancına kapılır ya herkes bazen, ne mükemmeldir yaşamak o anda… Tam dünyanın durduğu zamanlarda, attığın simitle karnını doyurması bir martının… İşte yaşam bu kadar somut ve yalın aslında...
Tarihin hiçbir zaman geleceği olmayacaksa,eli başında sürekli kırgınlıklarıyla meşgul,buruk bir insan yerine;bugünü iyi,güzel,saygılı,olması gerektiği gibi sevgiye en layık şekliyle hatırlanacak bir insan bırakmak en erdemli olanıdır..
Hani biri gelecekmiş gibi, o pencereden bu pencereye telaş içinde koşuşturmalar içindedir insan Gözleri, aşağıdaki yokuşu arşınlar sürekli. İstem dışı bir tike uğramış gibi ayakları koşuşturup durur devasa evin kendisine dar gelen odalarında. Kulaklar kapıya dayanmış, bir tık sesinin yoğun özlemindedir. Saniyeler zamanı örerken, hep aynı kelime desenlenir
Toplulukları millet hâline getiren unsurların başında millî ve manevî değerler gelir. Bunları yaşadıkça ve yaşattıkça milletçe kenetleniriz. Nasıl ki çimento taşları sıkı sıkıya birbirine bağlarsa örf ve adetler, kültürel birikimler de değişik unsurlarda
Sorular, sorular, sorular…, yanıtlarını arıyorum da peki niye kayboldum?
Sen dikili çiçeklerin esiri, ne bilirsin ki ezilen toprakta bir çiçeği yeşertmeyi… Sen çıkmaz yolların adamı...
İzin ver doya doya ağlamak istiyorum.
İçimdeki tüm kadınlar adına
Ağlamak...
Ağıtlar yakmak...
Hoşçakal Ayışığım!
“ Geleceğinizi berbat etmemesi için, konuşmanızı bir parça düzeltin.” Shakespeare
Ne zaman ıslansa deniz bizi ağlardık, ne zaman feryat figan haykırsa rüzgar biz vurulurduk.Zamana direnç iki gölge.Geceye inat iki ak alın.Eylüle isyan iki dik baş.
Ne zaman üşüse bir çocuk biz titriyorduk.Yaşanacak bir ulu sevda kuşanmıştık.Yar yüzüne yüz seremeden toprağa sürülü yüzler belirdi aynada / ızdıraplara
ilk defa yazdığım kalem çiçek oldu,yazılan narin bir yaprak...
sen küçük gözlerle bakılan büyük bakışlar...
sen koca bir gülüş...