Kar Tanesi
Bir kar tanesiyim ben, hiç özel olmayan. Sadece tüm taneler kadar beyaz, köşeli ve soğuk...
"Ben bugüne kadar doğru dürüst hiçbir şey başaramadım. Ama en azından, herkesin saçmalıklarını not ettim." - Mark Twain"
"Ben bugüne kadar doğru dürüst hiçbir şey başaramadım. Ama en azından, herkesin saçmalıklarını not ettim." - Mark Twain"
Bir kar tanesiyim ben, hiç özel olmayan. Sadece tüm taneler kadar beyaz, köşeli ve soğuk...
Egosu ya da nefsi kendini dünyanın merkezinde gördürtürken insana kendini, kendine benzemeyenlere, haksızlıklara, zıtlıklara hoşgörü gösterebilmek ya da kabul edebilmek bu dünyayı olduğu gibi kolay değildir herkes için...
Ders almayı öğrettiğin için teşekkür ederim!
Gözüme, burnuma sokmadığın için hatalarımı!...
Dinlenmemiş uyarılarından dolayı tavır almadığından dolayı…
Annemi… Bizleri sevdiğin… Önemsediğin… Ve de varlıklarımıza duyduğun saygıdan… Sevgiden…
Öyleyse dilediğin zaman alabilirsin beni yanına, çünkü bağlandığım yada tapındığım hiç bir şey yok buralarda, ne kadar az kalırsam dünya denen bu bataklıkta, o kadar karlı varacağım başlangıca, ''yani senin yanına'' ...
Ruh kararsızdı neyi göreceğine..Güneşi mi görseydi yoksa şu okyanusu mu?
Bugün doğdum dünyaya açtım o masmavi gözlerimi, nereden bilebilirdim bugün elaya çalacağını... Saçlarım altın sarısıyken şimdi kahverengiye çalan bir kumruyu andırıyor.
Geçtiğim her istasyonda bir şiirim var şimdi.. Hala kaybedecek bir şeylerinizin olduguna sevinmiyor da üzülüyorsanız bayım; kimsesiz şiirlerimin babası olur musunuz?
Babamı ilk kez, bana getirdiği haşlanmış tavuktan tanıdım. Fabrikada çalışırken, ona verilen öğle yemeklerini bir kenara koyar, akşam olunca bize getirirdi. O mert adamdı. Açlığa dayanırdı, yemediklerini biz yiyelim diye... Elinde yaz helvası, biraz haşlanmış tavuk ve bir kutu gazozla evden girdiğinde bayram sanır kollarına atılır, sonra da
İnsanoğlu bu dünyada yapayalnız ve her geçen gün biraz daha yalnızlaşıyor, ilerliyor ve ilerledikçe daha da yalnızlaşıyor, yalnızlığına bir türlü çare bulamıyor.
Peki niçin? Bunun cevabı çok basit aslında; insanın yalnızlığını ancak diğer insanlar giderebilir ve insanlarlar her geçen gün birbirlerinden biraz daha kopuyor, maddeten kopmasalar
Bir canın dünya sahnesindeki rolünü oynayıp sonra sonsuzluğa yol alışı değildir ölüm.
Yazı yazmak, çeliğe su vermekten güç bir iş bence.
Sözcüklerin, rengi usaresi olmadığı için onları birbiriyle kaynaştırmak ayrı bir özen emek ister...
Her şeyin haram olduğu söylenir bu dünyada ,oysa tanrı kullarına öylesine helal etmiş ki nimetlerini...Mukaddes kılmış yaşamayı ve yaşatmasını bilenleri.......
Yırtık pantolonumu, yaması kapansın diye çekerken dizlerime, ilk defa, astarlı lastiğimin parlaklığında senin için taranmıştı saçlarım. Kamyonumda taşınası bir seni bilirdi ellerim, tahtadan silahlarım kadar sahiptim sana, bilyelerim kadar sevdamdın!...
Harmanlanmadan sema ile toprak,başını kaldır da insanlığa şöyle bir bak!...
Yalan üstüne yalan söyleyenlere çok kızarım. Fakat çok geçmeden onları hoşgörürüm sonra da unuturum. Ne de olsa bu bir karakter işi, yapı işi. Bir kere girmişse kanına çıkması zordur.
Kaseti çevirdikten sonra da “play” düğmesine basıyorum. Çevirdiğim yüzdeki ilk şarkı başlamadan içime derin bir heyecan doluveriyor. Kaset dönmeye başlıyor. Ardından hışırtılı bir gürültü... Üç ya da dört saniye süren bu “şarkı öncesi hışırtı” beni adeta mest ediyor.
Kepenklerim henüz aralık, kapanma saatime fazla vakit yok, burnumdan kıl aldırmıyorum, hırslarım yenilgimin verdiği sarhoşlukla zafer çığlıkları atıyor, ben; kendimi bilmez haldeyim
Mutluluk ve dram, insanlık tarihi ile var olan, birbirine zıt iki eylemdir.
İnsanlık var oldukça da bu ikili, insanlığın hayatında var olmaya devam edecektir. Çünkü âdemoğlu bu iki karakteri de yaşayabilecek bir surette yaratılmıştır.
M. Kemal Sayar