Arabesk Hayatlar
Düşlerimize yağdı peri tozları, kimimiz biriktirip sarıldı ruhuna, kimimiz buz tuttu ıssızlığında...
"Kitaplar, üzerinde uyuyabileceğimiz en sessiz yastıklardır; tabii eğer uyanık kalabilirsek." – Mark Twain"
"Kitaplar, üzerinde uyuyabileceğimiz en sessiz yastıklardır; tabii eğer uyanık kalabilirsek." – Mark Twain"
Düşlerimize yağdı peri tozları, kimimiz biriktirip sarıldı ruhuna, kimimiz buz tuttu ıssızlığında...
Nerdesin, ne yapmaktasın, kimlerlesin, en sevdiğin renk hangisi, en çok hangi filmde ağladın bilmiyorum.
Bu soruya en doğru cevabın ne olduğunu bütün korkaklar derinden hisseder ve bilirler. Ben de bir korkak olduğum için çok iyi biliyorum bunu. İnsan kesinlikle cesareti kadardır.
Hayattan beklentinizin,ne yapıyorum ve neden yapıyorum gibi soruların kendi içinizde muhakemesini yaptığınız zamanlar oluyorsa eğer bu da şahsıma ait bir sorgulama yazısıdır.
Bu yılki Öğretmenler Günü benim için farklıydı. 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle her ilden bir öğretmen, “81 ilden 81 Öğretmen” bulunduğu şehri temsil etmek üzere Ankara’ya çağrıldı. Trabzon’u temsilen ben Ankara’ya gönderildim. 24 Kasım günü öğleden sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bizi Çankaya Köşkü’nde kabul edecekti. 864 rakımlı Çankaya’ya
Yırtık pantolonumu, yaması kapansın diye çekerken dizlerime, ilk defa, astarlı lastiğimin parlaklığında senin için taranmıştı saçlarım. Kamyonumda taşınası bir seni bilirdi ellerim, tahtadan silahlarım kadar sahiptim sana, bilyelerim kadar sevdamdın!...
Artık karar verdim. Mütevazı olmak erdem değil bir hastalıktır. Kendimi bir değer olarak sunmayı, ben de herkes kadar özel biriyim demeyi bir türlü beceremedim. Özgüvenim eksik belki de, hatta aşağılık kompleksinden ölüp geberiyor da olabilirim. Koca bir ömrü tüketip bitirdim ama ben de rüzgâra karşı kırk metre işeyebiliyorum
Yalnızlığın kokusu bizi uğurlayıp sessizce kapanırdı, bir sonraki ziyarete kadar...
İnsanız ya, zamana ve yaşamın ritmine egemen olamıyoruz her zaman. Gün, nasıl isterse öyle yönlendiriyor bizi. Ne kadar dirensek de günün getirdiği iklime göre şekilleniyor yüreğimiz.
Eğer bir gün sende beni susturmaya kalkışırsan.................
Çevremde farkına varır, gözlerim ışıltılıdır, hayat doluyumdur bazen…
Kimi zaman yaşayan bir ölüyümdür, etrafını görmeyen ve sadece ayakları üstünde gezen…
Bir yıl daha bitiyor. Hayat yolculuğumuza bir yıl eksik olarak devam ediyoruz. Geriye dönüp baktığımızda bizde çıkan koku gül kokusu mu insanları mutlu eden, yoksa bir hiç mi?...
Çıktığımız her basamakta öğreneceğimiz çok şey var, gönüllerini kazanacağımız bir çok insan..
Çağımızın bilgi çağı olduğu söyleniyor. Bence değil ! Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolay. Eskisi gibi ciltlerce kitaplara sahip olmak gerekmiyor. Bir tuşla hertürlü bilgiye erişebiliyoruz. Günümüzde teknoloji, hamallığı ortadan kaldırmıştır ; gerek fiziksel, gerekse zihinsel hamallığı. Dünyanın bir ucuna yorulmadan gidebiliyoruz. Bir tuşla hertürlü bilgiye erişebiliyoruz. O halde,
Öncelikle sadece size ait bir zaman dilimi, bir huzur molasından geliyorsunuzdur. Kulaklarınızda sessizliğin olağanüstü melodisi, yerçekimsiz bir ortamda, ağırlıksız ve uçarcasına bir yolculuktan henüz dönmüşsünüzdür. Bu da yetmiyormuş gibi hepsi birer pandomim ustası sualtı canlılarının eşsiz harmonisi ve gösterisi size yaşam kelimesinin anlamını bir kez daha haykırmıştır, acımasızca.