Biz Beş Arkadaştık
Çocukluğunun özlemini çeken beş arkadaşın geçmişin gizem dolu anılarına dönüş öyküsüdür
"“Yazmak, düşünceleri kağıda dökmek değildir; asıl mesele, okura ‘Bu deli ne demek istedi?’ dedirtmektir.” – Franz Kafka"
"“Yazmak, düşünceleri kağıda dökmek değildir; asıl mesele, okura ‘Bu deli ne demek istedi?’ dedirtmektir.” – Franz Kafka"
Çocukluğunun özlemini çeken beş arkadaşın geçmişin gizem dolu anılarına dönüş öyküsüdür
Güzel bir temmuz sabahıydı, Topkapı’dan Şehremini’ne doğru yürüyordum. Belediyeye ait otobüs garajının oraya gelmiştim ki, onu gördüm.
O gece içki içmiş,sarhoş olmuş.Kerem bağırıyor:
'-Ulan siz birisini iki kişi beceriyorsunuz!!Gün gelecek ben ikisini kendim becereceğim!'
Onların arasından, kendimize yıldız seçip, her akşam aynı yaprakların arasından yıldızımızın bize görünmesini beklerdik. Gelmeyince ya da gecikince "başka yaprakların arkasına mı saklandılar acaba" diyerek, bu kez, onları biz aramaya çıkardık bakışlarımızla...
Anadolu'da her zaman dünyayı şaşırtacak bir hoşgörü vardır. Bu konuda Prof.Dr. Hütteroth'la yapılan bir konuşmadan yola çıkarak bir örnek anlatılmaktadır.
"başkasının hayallerini kurmak ve gerçekleştirmek için buradayım.."
Orta boylarda, boynu boğazı birleşmiş halde, oldukça besili cüssesiyle deliliğinin yaydığı korkuyu birkaç katlayacak bir görüntü sergiliyordu. Taşı sıksa suyunu çıkaracak gücü kuvvete sahipti.
'Elveda' demiyorum melek çocuk; sadece... tekrar buluşuncaya kadar 'hoşçakal'....
Başını kaldırdı kadın, dizlerinin üstünden. Güçsüz ince bileklerinin arasına aldı sonra başını. Yüzünün yarısını kapladı yıpranmış minik elleri. Acı kanatlandı uçtu ağzından. Kapkara yabansı bir hayvan. Yaralı bir çığlık. Zamanı ikiye bölen orta yerinden; bir ağıta başladı
Alacaklısına Şahin; borçlusuna Kumru takliti yapan Mihverli Papagan'lar ve Çürük Portakal'lara ithaf edilir.
aslında herkesten bir parça hatıra var kırlangıç dizisinde, hepimizin yaşamından kesitler...buda onlardan biri
Ask ne kadar aci yasanabilirki, yada cileler ne zaman vadesini doldurur, birde bakmiski gönül güllerin rengi solmus. Bir teslimiyettir gülün solusu bir son belkide .............
"Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar...
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar!.."
”Geliyorum yaa..! Durduramazsınız beni. Takip ederim, peşinizden gelirim.”
“Bilemiyorum” diyor Atakan “Akşam geri dönemeyebilirsin ama”
Benim bakış açımdan ise her şey dönüyor. Yüzümü yıkamam gerek, kendime gelmeliyim.
Ayağa kalkıyorum ama üç-boyutlu mekan kavrayışımı yitirdiğimi fark ediyorum. Atakan koluma girip fısıldıyor;