Bedenim Beyrut, Kalbim İstanbul (Bölüm 3 )
"ve seni görüyorum yine
yumuşuyor adiliğin ve uçmazlığın ben bakınca,
yumuşuyor insana uyuşmazlığım sert kayada ,
...
"Yazmak, aslında ölmek için bir bahanedir; okumak ise henüz ölmemiş olmanın kanıtı." — Franz Kafka (Kurgusal)"
"Yazmak, aslında ölmek için bir bahanedir; okumak ise henüz ölmemiş olmanın kanıtı." — Franz Kafka (Kurgusal)"
"ve seni görüyorum yine
yumuşuyor adiliğin ve uçmazlığın ben bakınca,
yumuşuyor insana uyuşmazlığım sert kayada ,
...
Bazen olur..Bir düş kuruverirsin..Sonra o düşün hep düş kalacağını acı bir desturla öğreniverirsin..Bazen oluverir..Ama çok acıtır.Ama anılar çok canlılar.Deneyimsizlik en acı deneyim.Denemeyin.
Akşehir ve Çocukluğuma dair anılarda kalanlar...
Akşehir deresi suskun akar, geçmişin mayıslarından arta kalan son selleriyle, İğdeli Dede’nin güneybatı yönündeki eski kale kalıntısının altındaki Yazıcı Köprüsünde coşarak ve derenin kıyısına inen her sokak boyunca yüksünmeden devşirdiği eski ve mağrur bir tarihin izlerini de yanına katarak…
Orta boylarda, boynu boğazı birleşmiş halde, oldukça besili cüssesiyle deliliğinin yaydığı korkuyu birkaç katlayacak bir görüntü sergiliyordu. Taşı sıksa suyunu çıkaracak gücü kuvvete sahipti.
Yaşarken ölmüş bir insanın öldükten sonra yaşama hikayesi. Zor bir hayat, pişmanlıklar. Sır bir arkadaş. Ve tarihe kazınan anılar.
"başkasının hayallerini kurmak ve gerçekleştirmek için buradayım.."
"İlk günden aynı sıraları paylaşarak başladı lise hayatımız. Her yeni şeyi beraber gördük, yaşadık. Umarım hep bu şekilde de devam eder hayatımız, beraberce."
İçme suyumuzu Sucu Emir getiriyor. Cam damacasının kurşun mühürünü özenle söküyor, sonra da Kavacık Menba Suyunu boca ediyor topraktan yapılmış, toprak renkli küpümüzün içine. Ancak gün gelecek, genel naylonlaşmadan Sucu Emir'in damacanaları da paylarını alacak ve yerlerini bu günkü plastik su bidonlarına bırakacaklar, ama daha o zamanlar biz
Elif’se o güne kadar hep hayalini süsleyen üniversite sınavıyla haşır neşirdi. Evin tek kızıydı. Ailesi onun liseyi bitirip, üniversiteye gitmesine itiraz etmemişti. Ancak o, aynı zamanda ailesiyle tütün kırmak zorundaydı.
Ah otogar insanları sizler başlı başına yazılacak bir konusunuz. Yabancılaşmanın, ürkek vedaların, sıcak karşılamaların kesiştiği yer. Her zaman hüzünlü gelmiştir bir yerden ayrılmak bana.
zorlanıyorum.Kağıt ve kalem bu kez çok farklı geliyor bana…Birşeyler engel oluyor sanki,kocaman şehirde yalnızlığımı paylaşacak bir dost bir arkadaş arıyorum.Boş kaldırımlar çekilmez geliyor artık…Soğuğa aldırmadan yürüyorum caddeler boyu…Sizin hiç kalabalığın içinde yalnız kaldığınız derdinize ortak olacak bir dost bulamadığınız oldu mu?Sanırım teyzemin ölüm anını anlattığım için oluyor tüm
Gecenin sessizliğini bozan yarış motosikletinde üç kişi: kasksız orta yaşlı bir kadın, kırmızı kasklı kardeşi ve önde çocuk gibi kıvrılmış eniştesi. Rüzgârda savrulan saçlar, uykudan uyanan öfkeli mahalle sakinleri ve plakayı yakalamaya çalışan meraklılar. Issız sokakları inleten motor gürültüsü, gecenin karanlığında sıra dışı bir yolculuğun hikâyesini anlatıyor.
Şimdi başka ellerdesin. Başka gözler bakıyor sana. Başka dudaklar öpüyor o gelinciğe dokunur gibi ürkek ve çekinik dokunduğum, kendimden bile sakındığım tenini. Başka eller dokunuyor sana, başka tenler.
sevgi ve aşkı kalkan yapanların sonunu düşünmek bile istemiyorum.
"... ...benim tattığım acıyı mı merak etmiştin ? ne yaşadığımı mı? hayır sevgini alenen gösteremeyecek kadar vahşiydin ve bunun için mataryı istemiştin. demek ki vahşi olduğumuz ortak gerçek..."